№3: kırmızı halat.

36 6 17
                                    

....

Jisung pıtı pıtı yürüyerek kendisine iyi gelecek bir koca bardak kahve içmek için kafeye ilerliyordu. Arkasından da Felix geliyordu elini kolunu sallaya sallaya.

Net olarak kestiremediği bir yerden keman sesleri geliyordu.

Kestirmeden gitmek amacıyla hastane binasının arkasına yönelttiler adımlarını.

Keman sesi de durdu.

Ve bir anda Jisung'un neşeli yüzü, gördüğü cani manzarayla asılmıştı. Boba gözleri kocaman açılmıştı. Elleriyle ağzını kapatmıştı panik panik.

"Felix! Telefonunu aç, polisi ara çabuk!"

Arkadan geldiği için hiçbir şeyden haberi olmayan Felix, neyden bahsettiğini anlamamıştı ama Jisung'un kulağına arkadaşının kahkahaları dolmuştu.

Yaklaşık bir dakika sonra Felix de arkadaşının yanına ulaştığında anın verdiği korkuyla yere çökmüştü.

Bir kadın hemşire, vücuduna kırmızı shibari halatı sarılı biçimde yerde uzanıyordu. Üstelik hemen yanında birkaç damla kan izi, asfalta mühür gibi işlemişti. Kadının hiçbir yerinde kanama görünmemesine rağmen.

Jisung tek eliyle saçlarını tutup -kendi dnasını bırakmayı önlemek için- kadının yanına çöktü ve nabzına baktı. Atmıyordu.

"Hey! Kimsin sen?" yüzünde siyah maskesi ve güneş gözlüğü olan bir adam Jisung'a doğru geliyordu.

Adam, Jisung'a çok yakın olmasa da cebinden silahı çıkartıp "Bağırırsan vururum." diye fısıldadı. Fısıltı olmasına rağmen Jisung ve Felix mesajı almışlardı.

Jisung arkadaşına işaret diliyle kaçıp polisi aramasını söylerken, adam yerde duran demir sopayı alıp Jisung'un bacağına denk getirecek şekilde attı. Ama hasar almadan atlatmıştı neyse ki.

Adamın buna inanılmaz siniri bozulmuştu. Karşısındakine basit bir zarar bile verememişti. Güçsüz duruma düştüğünden gözleri dolmuştu ancak güneş gözlüğü onun duygularını gizliyordu.

Gözünden akan yaşlar maskesinin içini ıslatıyor ve süzüldüğü yerleri adeta yakıyordu.

Karşısındaki oğlan, siyah maskeli ve güneş gözlüklü Minho'yu sinirden ağlatmanın bedelini ödeyecekti.

Minho, bu düşüncelerinden aldığı güç ile sol elinde duran silahı tüm gücüyle kavrayıp Jisung'a doğru hızlı adımlar attı.

Bu sırada Felix korkudan yere çömelmişti. Arkadaşına hem yakın, hem de çok uzaktı; yanına gitmek ona cehennemi tatmak gibi gelmişti. Gözleri, en yakın arkadaşına bir şey olacağı korkusuyla ağlamaktan kızarmış haldeydi ve yüzü gözyaşlarıyla ıslanmıştı. Belki saçları da ıslak olsaydı, insanlar onun yağmurun altında kaldığını düşünebilirdi.

Jisung da arkadaşını taklit ederek yere oturdu. Bunun mantıklı bir karar olduğunu kendisi de düşünmemişti fakat o an işe yarar kararlar almasının mümkünatı yoktu. Hem kararları mantıklı olsa ne yazardı ki?

"Sana istediğin şeyi vermeyeceğim. Ağlamayacağım. Bir bebek gibi güçsüz kalışımı görmek sana zevk verecek." cesurca kendi kendine konuşur gibi bir ses tonu takınmıştı. Oysaki sesi inanılmaz netti.

Bunun üzerine her şey Minho'ya fazla gelmeye başlamıştı. Kendisinden küçük ve güçsüz görünen bu çelimsiz oğlanı belki bir traktörle etse aklı başına gelirdi. Bu savunmasız oğlan kimdi ki Minho'ya karşı koymaya cürret ediyordu? Diye düşündü Minho, gözlerinden akan yaşlar şiddetlenirken.

Akan yaşlar, üzüntüsünü temsil etmiyordu. Aksine öfkeyi, siniri, küçük yaştan beri güçlü olmak zorunda bırakılmayı temsil ediyordu.

Bu aptal oğlanın, kendi gözyaşlarını görmediği için şükür edecekti bu akşam Minho. Daha önceki zamanlarda yaşadığı bir olayı tekrar yaşayacağını biliyordu. İçip akşam geri dönecek, sarhoş sarhoş dua edeceği apaçık ortadaydı.

Düşüncelerini sirkeledi ve evlilik teklif eder gibi tek dizinin üstüne çöküp silahı karşısındaki oğlanın sikine doğrulttu. Şimdi aklından ne geçtiğini kendisi de bilmiyordu.

Jisung bu kadarına dayanamamış, gözlerinden iki damla yaşın akmasına izin verip tekrar eski kararlı haline bürünmüştü. Tabii o iki damla yaş, Minho'ya ne büyük bir haz vermişti!

"Ne bekliyorsun? Kaçsana. En yakın karakola gidişin bile biraz zamanını alacak, ne yazık. Al şu notu, polis amcalara verirsin."

Titreyen elleriyle notu avcunun içine alıp sıkan Jisung pes edercesine ellerini kaldırdı. Ama Minho öylece bekliyordu.

----
546 kelime ✋🏿✍

ulan cok sevdim bu bolumu

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 10 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

kvaidanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin