Andreina'nın anlatımıyla
Kaçıyordum. Hayalini bile kuramadığım şeyi sonunda gerçekleştiriyordum. Bu ekibe üye olduğumda 'Buradan kaçış yok. Öyle bir şeyi yapmayı düşündüğünüz an ölürsünüz. Kararınızı kendiniz verin. ' demişti ekipin lideri Polat Kılınç. Bu laf tam 9 yıl dolandı beynimin içinde. Hep buradan kurtulduğum günü hayal ettim. Buradaki her kes bir-birine düşman, her kes hayatta kalmak için bir-birini öldürüyor bu kanlı oyundan sadece ben ve artık kardeşim olmuş 9 yıllık arkadaşım canlı çıktık. Her kes kendi elindeki kanda boğuldu. Ve bu oyundan canlı olarak çıkmayı başaran ben ve Nival'se kaçıyorduk. Ölmemek için. Bu oyunu başarıyla bitirmiştik ancak asıl oyun buradan sonra başlıyordu. Asıl oyun Polat Kılınç'ın bu kanlı oyundan çıkanlar için kurduğu oyundu. Ve bu oyundan ikimizinde sağ çıkma ihtimali yoktu. Birimiz ölecektik. Yaşayan ben olsam bile bunu kabul edemezdim. Onsuz yaşamaktansa onunla ölmeği tercih ederdim ve öylede yapacaktım. Nival'e nazaran daha güçlü bir karaktere sahiptim ismimin hakkını veriyordum. Andreina- Güçlü karaktere sahip olan inatçı kadın. İtalyancadaki anlamı buydu. Polat bizi kaçırdığında kendinize yabancı isim seçin bu işimize daha çok yarar demişti. Hepimiz öyle yapmıştık. Nival dışında. O kendi ismine bile zor alıştığını başka bir isme asla alışamayacağını söyledi. Polat bu kararına karşı hiç bir şey söylemedi. Bu hepimizi çok şaşırtmıştı ancak zaten Polat 9 yılda ilk ve son kez bizi o zaman şaşırtdı. Kamyon arkası laflardan biri vardır tüm sokakta büyüyen çocukların bildiği.
"Çok şaşırdım ama
Hiç şaşırtmadın"
Bu lafı ilk kez 7 yıl önce kaybettiğim arkadaşım Mahsun söylemişti. Böyle şeylerden habersizdim. O zamanlar Polat Kılıç ile tam iki yıl geçirmiştim ama yinede mahalle köşelerini değilde elit sokakları tercih ediyordum ben. Oradan gelmiştim çünkü. Hem mahalledekiler bizi kendilerinden ayırmazlardı. Onlar için her kes insandı, her kes değerliydi. Ancak site çocukları öyle değildi. Aileleri öyle öğretmemişti. 'Size bir laf söyleyen olursa istediğini ver ve kaç' derlerdi aileleri onlara. Bende çok duymuştum bu lafları. Ancak dedikleri gibi kolay kaçamadım ben. Beni kaçırırlarken istedikleri para alıp bırakmakmış ancak ekip üyesi Polat Kılıç beni daha önce farketmiş. Büyüyüp bir fahişe olarak kullandırtmak istemiş beni. Her kesin isteyeceği bir güzelliğe sahipmişim. Ancak inatçılığım sayesinde benim bir fahişeden daha fazlası olduğumu anlamış. Öyle hayatta kalmışım yani ben. Abimin bana öğrettiği tekvando hareketlerinin ne işime yarayacağını düşünürdüm hep. Hayatta kalmama yarayacaklarmış meğer. Bunu geçte olsa fafketmiştim. Şimdi ise İtalya'ya gidiyorum. Polat'dan kaçıra bildiğim kadar para var cebimde. Ancak bu para sadece ikimizin tren parasını ve bir kaç ekmek almaya yetiyordu. Ne yapacağımızı bilmiyorduk. Ama bir şey yapmamız gerektiğini biliyorduk. Ve harekete geçmemiz için özgür olmamız gerekiyordu. Belki oradada zor olacaktı bizim için hayat ama en azından özgür olacaktık. Bu düşüncelerden beni kardeşim Nival uyandırdı. "Hadi ama yine dalıp gittin. Kızım kurtuluyoruz farkındamısın? Bitti 9 yıllık işkence. Artık özgür oluyoruz ve sen sevinç çığlıkları atmak yerine saatlerdir bir noktaya odaklanmış bir şeyler düşünüyorsun. Bırak artık düşünmeyi anın tadını çıkar. 9 yıldır hayal ettiğin gibi." dedi. Haklıydı. Tam 9 yıldır bunu hayal etmiştim ben ama daha farklı bir şekilde mesela cebimde daha fazla para verken. Mesela gidecek yerim varken, mesela beni koruyacak bir insan varken... Böyle hayal etmemiştim daha farklı olmalıydı. Ama olan oldu en azından artık özgürüm dedim içimden. Tam o sırada biri dokundu çiğnime. "Pardon bu koltuk boş mu?" dedi yabancı biri. Ancak bu kişi... Hiçte yabancı gelmiyordu bana. Neden? Çünkü... Tanıyordum onu. Rüyamda görmüştüm bana 'Lütfen İtalya'ya gel. Sana ihtiyacım var. Sensizlik beni öldürüyor ve sen bunu göre-göre hiç bir şey yapmıyorsun. Gel kurtar beni bu acıdan' demişti. Ve o günden sonda bizde gideceğimiz ülkenin İtalya olmasına karar vermiştik. İşte şimdi keyfim yerine gelmişti çünkü artık biliyordum. Gitmek için bir nedenim vardı. Bu çocuk her şeyin nedeniydi. Ve hissediyordum bu çocuk rüyamdaki gibi beni kurtaracak. Ve biz bir-birimizin şansı olacaktık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Baştan Başlayalım
Actionİşgenceli hayatından bıkmış Andreina sonunda en yakın arkadaşı Nival ile kaçar. Ve hayatını değiştirecek İtalyanın en zangin ailesinin oğlu olan Gerardo ile tanışır. O zaman asıl hikayesinin başladığını fark eder