Müziği dinlemenizi tavsiye ederim.
Bölüm müziği: Sıckıck/İnfected
"Herkes kendisine göre fazlasıyla masumdur. Sonuçta bir katil bile birisini öldürdüğünde etrafta daha fazla oksijen olacak der."
Bir odaya kilitlendiğimizde nerde olduğumuzu dahi bilmiyorduk. Biz dört yakın arkadaş birbirimize sırtımızı yaslamıştık. İçeri gelen mekanik sesli yaratık konuştuğunda herkes birbirinin gözüne bakmaya başladı. Herkes içindeki şeytana yenik düştü.
Aranızdan birisi hain.
Aranızdan birisi yaralı.
Aranızdan birisi nefret edilen.
Aranızdan birisi ise ateş varisi.
Ateş varisini bulana kadar buradasınız ne yazık ki.
Ama asla unutmayın birbirinize saplayacağınız kılıçlarınız her zaman keskin olsun.
Sonuçta sadece biriniz yaşayacak.Mekanik sesin sahibi bizi birbirimizin korkusuyla bıraktığında herkes birbirinden şüpheleniyordu. Doğrusu bilmediğimiz bir yerde bilmediğimiz bir yaratık tarafından denilen bu cümlelere inanmamalıyız diye düşünüyordum.
Saçmalık
Delirmiş gibi hissediyorum. Aslında buraya ait değildik ama içimden bir ses beni buraya itiyordu. Sesini çıkartan Nixie olmuştu. Aramızdaki en konuşkan da o olmuştu her zaman.
"Hadi ama bilmediğimiz bir yerdeki bir yaratığın dediğine mi inanacaksınız. Korkmayın."
Dayanamadım ve ağzımı açıp gözümü yumdum.
"Yok canım biz neyden korkacağız. Altı üstü bilmediğimiz bir yerde mekanik sesli bir yaratık veya canavar her neyse onun sesiyle aramızdan birimizin hain olduğunu öğrendik. Daha güzel bir güne uyanamazdık."
Boğazım düğümlenmiş gibi hissediyorum. Çoğu kitap mutlu sonla biter. Ama hayat için aynısını söyleyemem. Aslında hayat kitaptır düşüncesini savunuyorum fakat
Karantina Onur Zorlu (Boysan) gibi benim için endişelenen
No 26 Efe gibi bana şarkılarıyla seslenen
Lordlar ve Varisler Daren gibi bana oldukça uzak ama en yakınımda olmayı başaran beni benden daha iyi tanıyıp beni kollayan
Bul beni Mavi gibi beni arayan
3391 kilometre Ege gibi beni 3391 km öteden sinemaya çağıran
kimse olmadı. Bu yüzden hayatım ve okuduğum kitaplar arasında olan fark bu. Ben tekim. Veya yalnızım desek daha doğru olur. En yakın arkadaşlarımı dahi sorguluyorum. Kitapta olsam ne yapardım.
Zeynep Akay gibi pes etmeyemecek miydim
Mine gibi meraklı mı olacaktım
Nova gibi güçlü mü kalacaktım
Kumru gibi yarışmayı yaşayan mı
Mavi gibi dışlanan mı
İzmir gibi özgürlüğü ile bilinen bir şehirde kendi düşüncelerime tutsak
mı olacaktım?Günlük kitap düşünme kotamı dolduğuma göre gerçeğe dönelim.
Aranızdan birisi katil. Gece uyuyamıyacağım. Hep ihanet edenin kim olduğunu düşünelim."Abi hadi oyun oynayalım."
"Ne oyunu Faylinn. Durumun ciddiliğinin farkında mısın?"
"Ayyy korkmuş mu güzelim."
"Başka bir boyuttayız Faylinn."
"Başka bir boyutta olmamız hiç umrumda değil. Biz dünyada dört yakın arkadaştık. Hatta yakın arkadaştan öte birbirimizin koruyucu meleğiydik. Şimdi bir pis canavarımsı insanımsı yaratık bize bu sözleri söylüyor ve çat herkes birbirinden şüphelenmeye başlıyor. Hani biz ölene kadar dost olacağımıza yemin etmiştik. Hani biz küssek bile 1 saat sonra barışacağız diye ant içmiştik. Bizi kimse birbirimize düşürmemeli kızlar. Biz küçüklükten beri arkadaşız. Sadece bizi birbirimize düşürmek istiyorlar. Ve bizde buna izin veriyoruz. Sizce bu doğru mu? Sizce de doğru değildir umarım. Ben en yakın arkadaşlarımı özledim. Küçükken kardan adam yapsak senle söyleyen arkadaşlarımı özledim."
Faylinn vurdu ve gol oldu. Kalbimi kazandı bu kız yaa. Benim minnoş kankim. Aramızdan en büyük Faylinn ve bizi toparlayan da Faylinn. Benim ailem öldükten sonra bana annelik babalık ve ablalık yapan o.
"Aynen ben Nixie isem senin ardındayım. Sen bizim ailemizden bile ötesin Faylinn. Sen bizim baş tacımızsın."
Şakaklarımın üzerinde bir ağrı hissetmeye başladım. Şakaklarım yerinden çıkacak gibi hissediyordum. Bunu fark eden Lin bana endişe ile bakmaya başladı.
"İyi misin Victoria. "
"İyiyim başka bir boyutta olmak beni biraz sarstı."
"İlaç isteyelim mi?"
"İçinde ne olduğunu bilmediğim ilaçları içmeyi istemiyorum."
"Sen de haklısın."
"Su getirelim. Lin su getirir misin." dedi Nixie.
"Su mu hemen getireyim. Ama burada su yok gibi gözüküyor."
"Nereden bulursan bul. Nixie sen dengede durmasını sağla ben de Lin'e su bulmasında yardım edeyim."
"Hiç bir şey istemiyorum. Sadece beni yalnız bırakmanız yeterli."
Üçü birbirine kısa bir bakış attı. Faylinn başını sağa sola hayır anlamında sallamaya başladı. Nixie dudaklarını kemirirken Lin benim gözlerimin içine bakıyordu.
"Lütfen." diye mırıldandım.
Faylinn ablalık görevinden falan bahsetti. Sadece başımı ağrıttı. Kısa bir süre sonra pes edip odanın diğer köşesine gittiler.
Şakaklarıma masaj yapmaya başladım. Annem ben küçükken bana elimin sağlığım hakkında her şeyi anlattığını söylerdi. Her zaman ki gibi ben de sadece göz devirmiştim. Keşke o gün anneme göz devirmeseydim.
Hadi ama Victoria göz devirdiğin için annen ölmedi.
Annen kalp krizi geçirip öldü.Ben bunları düşünürken kapı açıldı. İçeri bizi tehdit eden ses ile doldu. Yine aynı Mekanik ses. Ve bu sefer tehlike çanlarını da yanında getirmişti.
"Ne oldu korktunuz mu?"
Sessizlik...
"Sizle de hiç sohbet edilmiyor."
Sessizlik...
"Sadece size bir haberi vermeyi geldim. Öldürmeyeğim sizi."
Üçüncü ve son sessizlik...
"Sadece katilimiz işine başlamış demeye geldim. Bu arada hastalık yayarak da öldürebilir sizi. "
Boğazım düğümlendi. Beynimde yankılanan iğrenç ses beni sarsmaya yetmişti.
Hastalık yayarak da öldürebilir sizi.
Hastalık yayarak da öldürebilir sizi.
Hastalık yayarak da öldürebilir sizi.Bu günlük bu kadar. Alelacele yazdım. Bu yüzden biraz kötü olmuş olabilir. Ayrıca baya kısa. Beyza alkoç ve N.G Kabal okuduğum baya belli oluyor herhalde. Gshgdhevwbis
Kelime sayısı: 794