Jimin için, bu sabah tam bir felaketti. Balkonda uyuduğu için uzuvları donmuştu, ve hareket ederken acıyordu.
Uzun zamandır beraber uyuduğu sevgilisi olmadan uyumakta iyi gelmemişti ona. Ayrıca kızarttığı ekmeğini yakmış, kahvesini fark etmeden ekstra acı yapmış ve banyoya girerken kayıp dizlerinin üstüne düşmüştü.
Tüm bunları daha fazla kaldıramayan ve zaten dolu olan Jimin, banyonun ortasında hıçkırarak ağlamaya hbaşlamıştı.
Dün için kendini suçlu hissediyordu fakat, Jungkook ona güvenmediğini daha ilk kavgalarında yüzüne çarpar gibi söylemişti.
Gözlerindeki yaşlar kuruyana kadar ağladıktan sonra, çalan kapıyı duyunca yavaşça ayağa kalktı. Aynadan kendine olabildiğince çeki düzen verip, kapıyı açmaya gitti.
Aslında Jungkook'un geldiğini düşünüyordu. Ama gelen kişi, Jungkook'un annesiydi. Jimin onu hastanede ve karakolda görmüştü.
Sorgularcasına bir bakış atıp, konuşmasını bekledi kadının. Gözlüğünü gözünden çıkaran kadın, Jimin'i baştan aşağı süzdü.
"Beni içeri almayacak mısın?"
Jimin her ne kadar istemese de, içeri girmesi için kenara çekildi. Hiç yabancılık çekmeden, içeri girip koltuğa oturan kadınla iyice sinirlenmiş ve gerilmişti.
Karşısına oturup, konuşması için gözünün içine baktı.
"Sen Park Jimin misin? Oğlumun sevgilisi?"
Jimin sesinin altında yatan iğnelemeyi fark etmişti. Hiçbir zaman, hiç kimseye lafını esirgemeyen Jimin'in sabrı sınanıyordu.
"Evet, benim. Beğenemediniz mi?"
"Çokta beğendiğim söylenemez."
"Pekâlâ, sizin değil, sevgilimin beğenmesi önemli zaten."
Rahatça verdiği cevaplar, karşısındaki kadını sinirlendiriyordu. Bunun farkında olarak keyifle gülümsedi Jimin.
"Her neyse, ben Jeon Jiwoo. Seninle konuşmam gerekiyor Jimin."
Jimin dinlediğimi belli edercesine kafasını salladı.
"Oğlumdan uzak durmanı istiyorum Jimin. Ayrıca Jungkook'un şikayetini geri çekmesini sağlamanı. Siz birlikte olamazsınız, Jungkook'un YunJin ile evlenmesi gerekiyor."
"Yapma ya? Öyle mi olması gerekiyor?"
Jiwoo sinirle ayağa kalkıp, bağırmaya başladı.
"Evet, öyle olması gerekiyor! Jungkook benim oğlum! Seni onun yanında görmek istemiyorum! Yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."
Jimin'de ayağa kalktığında , karşı karşıya geldiler.
"Sizin istekleriniz ve düşünceleriniz benim için hiçbir önem taşımıyor. Bu saatten sonra yapacağınız hiçbir şey bizim canımızı yakamaz."
Kafasını daha fazla yaklaştırıp, dişlerini sıkarak konuştu;
"Jungkook, benim."
Kendisine cevap verilmesini beklemeyen Jiwoo'nun, tokat atmak için kaldırdığı eli, havada kalmıştı. Kafasını çevirdiğinde, Jungkook'un delici bakışları ile kendisine baktığını gördü.
"Sakın. Bir daha sakın, bunu yapmaya kalkışma."
Jungkook annesinin elini arkaya doğru savurduğunda, afallamıştı kadın. Jimin ne kadar kavgalı olsalar da, karşısındaki kadına belli etmiyor, arkasında Jungkook'la dimdik duruyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lousanne Love~Jikook
FanfictionLozan'a yaşamak için gelip, teleferikte fenalaşan Jimin; On yıldır burada yaşayıp,kafasını dağıtmak için gezmeye çıkan Jungkook.