7

125 11 0
                                    

iyi okumalar ☘️

Dizlerini kendine çekmiş çardağın tahtasına sırtını yaslamış yerde oturuyordu. Yutkundu sertçe birkaç kere ardından sertçe saldı göğsünü sıkıştıran nefesini.

Neden boyle oldugunu, ilişkilerinin nasıl bu raddeye geldiğini düşündü hyunjin. Başlarda güzellerdi, mingi ilgili davranıyordu aynı şekilde hyunjin de. Gerçi hyunjin son aşamaya kadar hep öyleydi ne kadar mingi bunu görmek istemese bile. 1. aylarının sonuna kadar her sey kusursuz denebilecek derecede güzel ilerlemişti. Sonra mingi daha birbirlerini yeteri kadar tanımamalarına rağmen sürekli hyunjinin davranışlarında bir kusur bulmaya başlamıştı. Bu bazen basitçe söylediği bir kelime olabiliyordu ya da günlük hayatındaki bir aktivitesi ya da alışkanlık edindiği herhangi bir şey. Kısaca mingi onu kendi istediği gibi değiştirmeye çalışıyordu. Hyunjin ilk zamanlar bunu anlamamıştı aksine ılımlı yaklaşmaya çalışıp sorun onda olmamasına rağmen her seferinde dikkat edeceğine dair açıklamalar yapmıştı. Etmişti de. Bir süre sonra mingi bu tutumunu bırakmış ve hyunjine ilk zamanki gibi güzel hissettirmişti. Ancak son 1 aya yakındır yine eski tavrına geri dönmüş bu sefer hyunjinin okulunın ne kadar yoğun olduğunu bilmesine rağmen ders saatinde bile neden ona geri dönmediği hakkında bir sürü sert sözler içeren kelimelerle sıkıltırıyordu. Son olarak da Hyunjin'in duygularının önemini hiçe sayarak öpmesiyle onu başından beri yavaşça içene çektiği dalgalı denizin dibine doğru itmişti.

Ağlıyordu. Belki de en başından beri o denizde yuttuklarıydı birer birer akan gözyaşları.

İyi hissetmiyordu. Bazen derdini anlatmak bile zor geliyordu birine onun için. Korkuları vardı her anlamda. Mesela bunalrı birine anlatsa "Bu muydu?" "Bu kadarcık mıydı?" "Bunda ne var abartmışsın" gibi kelimeler duymak istemiyordu. Hyunjin buydu ve değişmezdi. Değişmekte istemiyordu.

Bazı şeyleri kafasında şuan oturtuyordu. Mingi onu en başından beri sevmemişti ki. Sevseydi biraz da o çabaları değil mi? Hyunjin'i değiştirmek yerine onu olduğu gibi severdi, olduğu kişiyi severdi. Ama yapmamıştı. Belki de yapamamıştı. Bir yere kadar hyunjin onu anlamaya çalışabilirdi ancak madem hyunjini olduğu gibi sevememişti neden 4 ay kadar uzatmıştı bu ilişkiyi. Kullanılmış hissetmişti.

Yine mi abartıyordu?

Bilmiyordu.

Boğazından kaçan ufak bir hıçkırık ve gözyaşlarının sıcaklığıyla ıslanan yanakları tek hissedebilği şey değildi. Canı yanıyordu. Mingiye aşık değildi bunu biliyordu ama ona değer verip sevmişti. Ağlamak istiyordu sadece.

"Hyunjin!"

Jeongin'in sesini duymasıyla dizlerine gömdüğü yaşlı yüzünü olduğu yerden kaldırıp çardağın diğer tarafına, ona seslenen arkadaşına, dönerek oradaki varlığını belli etti.

Jeongin, ağlamaktan gözleri ve yüzü kızaran arkadaşının yanına doğru adımlamaya başladı içinden diğer çocuğa söverek.

"Hyunjin neden yere oturdun hasta mı olmak istiyorsun kalk düzgünce oturalım" çardağın arka kısmına kendini saklamak istercesine küçülen arkadaşının kolumdan nazikçe tutarak çardağa oturttu. kendisi de yanına oturduğunda Hyunjin kafasını hemen onun omzuna yasladı.

"Niye böyle oldu ki Jeongin" çatallaşan sesiyle yavaş bir tonda sorduğu soruya bir cevap beklemiyordu aslında ama yine de sormuştu.

Jeongin de cevap vermeden önce bir süre bekledi. Hyunjinin kucağındaki elini tuttu destek olmak istercesine.

"Tek bir hatan yok Hyunjin tamam mı? Kendini suçlamayacağına söz verir misin?" Hyunjin tekrar dolan gözleriyle ve boğazına takılan hıçkırıkla baş etmeye çalıştı. Arkadaşının omzunda olan kafasını salladı ufakça. Konusmak istiyordu aslında, bağırıp çağırmak, içindekileri dökmek ama gücü yoktu. Haftaya finalleri başlıyordu mesela iki kelime etmeye güç bulamıyorken onlara nasıl çalışacaktı. Bir de changbin hyunga söz vermişti tasarımlar için onları ne yapacaktı. Bir çok duyguyu aynı anda yaşıyordu şuanda ve cümle kurmaya kalksa başarılı olamayacağının farkındaydı.

main char | changjin Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin