Herkese merhaba bu benim bir kaç kurgumdan biri. Sizlere sunmak ayrı heyecan veriyor bana. Anlatımım biraz kötü olabilir ama sizi hikayenin içine çekmeye çalışacağımdan emin olabilirsiniz. Yorum ve yıldızlarınızı bekliyorum. İyi okumalar...
Bölüm şarkıları:
When The Long Night Ended
Nightwish- While Your Lips Are Still Red
"Savaşa hazırdım. Herkesi yenip o tahtı alacağım. Herkes en güçlü olan kişiyi görecek." Agir'in bu sözlerini takmadan hırsla kapıya bakıyordum. Kapının ardında beni bekleyen bir savaş var. Dört element savaşı. Bir gelenekti. En güçlü kim ise tüm kralığı yöneten, halkı koruyan hep o olacaktı –taki diğer savaşa kadar-. Ve bu benim geleneğimdi. Bir prenses olarak bile burada olmam gerekirken ben burada savaşa çıkacaktım. Zor iknalar sonucunda katılmaya hak kazandım. Aksi halde beni Agir ile evlendirip ona hizmet etmemi söylüyorlardı.
Sinirle Agir'e döndüm. "Ben yaşadığım sürece asla en güçlü olamayacaksın Agir." Agir'in yüzünde bir sırıtış soldu ve önüne dönüp cevap verdi. "Benim kraliçem olmaya hazır ol." Elimdeki kılıcı o kadar çok sıktım ki kılıç alev almaya başladı şimdiden.
"Ov biri sinirlendi. Kızdırdım mı seni kraliçem?" Ona gözlerimdeki ateşle döndüm. Ateşim onu korkutmuş olacak ki hemen gözlerini kaçırıp kapıya baktı. Bende onun gibi yapıp kapıya baktım gözlerimi yumdum. Kapının açılma sesini işittikten sonra yavaşça gözlerimi açtım.
"Karşınızda savaşçılar!"
Arenayı sunan babamın sesini duymamla 5 kişilik olan savaşçılar aynı anda dışarı çıktı. Bende dahil. Kalkanı iyice kavradım. Bu benim son çıkışımdı.
"Kendinizi tanıtın savaşçılar!"
"Ben Agir Boomer! Ateş kralığından geliyorum!"
"Ben Asel Green! Toprak kralığından geliyorum!"
"Ben Delfin Wade! Su kralığından geliyorum!"
"Ben Erem Harris! Hava kralığından geliyorum!"
Herkes kendilerini tanıtınca sıra bana geldi. 2 kız 2 erkek de şuan gözlerini bana dikmiş bakıyorlardı. Onlardan daha korkunç bakmaya çalıştım ama olmamıştı. Başımı dikleştirdim babama baktım. Kılıcımı yine sıktım.
"Ben de Adena Azarnoosh! Ateş kralığından geliyorum!"
Babam gururlu gözlerle bana baktı gülümsedi selamını verdi hafiften geri çekildi. Savaşçılar olarak onun önünde dizilmemiz ve eğilmemiz gerekliydi. Dizildiğimizde elini ateşe çevirip yere attı ateş topunu onun atması ile çember şeklinde yanmaya başladı etrafımız.
"Savaş başlasın!"
Dört savaşçıca birbirleri ile savaşmaya başladı ben sadece izledim. Anı koladım. En güçlü olanı yıkmam gerekliydi yani Agir'i. Agir'i gözüme kestirmiştim ki Erem bana koşarak geldiğini hissettim. O bana saldıramadan kenara çekilince yana düştü anında kılıcımı kaldırdım ve onun kılıç darbelerini engelledim. Onu zor bela ateş çemberinden dışarı çıkardım. Güçleri kullanmak serbestti bu yüzden yanmadan havayla söndürdü onu. Arkamı döndüm. Erem'le o kadar ilgilenmiştim ki zaman nasıl geçtiğini anlamamıştım. Başta da dediğim gibi hedefim Agir olmalıydı çünkü şuan kalan sadece ben ve o idi. Onun karşısına dikildiğimde yavaşça etrafımızda dönüyorduk. Yüzündeki salak sırıtışla bana bakıyordu.
"Yorma beni güzelim pes et."
"Asla."
"Benim olacaksın prensesim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Alpod Kralığı (+18)
RandomFantastik bir evren ve bu evrende her an her şey olabilir. Kralıkların savaşlarından tutun vampirlere kadar gidebilecek bir evren. Aşka, sexse, savaşa hazırsanız başlayalım...