Taş Kafa

2. Azerbaycandayız artık ;)

Arkadaşlar medyada Yağızgilin evi var :)
Abimle yan-yana oturduk .Kulaklıklarımı takıb müzik dinlemeye başladım. Hala inanmıyorum ya Azerbaycana gidiyoruz... Acaba nasıl bir yerdir? İnsanları nasıldır? Kafamda o kadar soru vardıki!? Kafam şuan alak bullak olmuşdu.
-Selinn. Birden abimin seslenmesiyle ona döndüm ...
+ Hıh abi
-Bir şey istermisin? Daldın gitdin be kızım.
+Yok.İyiyim böyle. Sadece gideceğimiz yeri merak ediyorum yaa...
-Biliyorsun ben gittim daha önce.Çok güzel bir yerr. Bayılacaksın.
+Sabırsızlanıyorum.

*********

-Selin!!heyoo?!ya geldik kalksana kış uykusunamı uyudun?;))

+Ya abi kulağımın dibinde ne bağırıyon! İçim geçmiş işte!?

-Lan horluyodun ne için geçmiş.

+Bir ben horlamam!!! iki öküz olma bir kıza lan söylemezler!!

-Tmm inelim yoksa geri dönüceğiz bak.

-Tmm ya indim.

Uçakdan indik. Görevliden bavulları alıb çıkışa doğru ilerledik. Etrafa bakındım.

Artık Azerbaycandaydıkk. Yuuppii!! diye bağıra bilirim. Tabiiki de deli değilim. İç sesle bağırdım ;) buralar cok güzeldi. Eh abimle gezeriz artik buralari...

-Gel selin şu taraftan diye söyledi abim.

+Tamam abi.

Karşımızdaki arabayı görünce gözlerim fal taşı gibi açıldı.

"Abi bu Porsche Panamera 4S mi ?" diye sorduğum sırada arabadan biri düştü.

+Selin ve Selim sizmisiniz? diye takım elbiseli biri bize yaklaştı.

-Evet biziz. Ne oldu ?diye abim cevabladı.

+Sizi eve götüreceğim. Talimat var.

-Babamın arkadaşının evi. Anladım. dedi abim. Adam bizi arabaya yönlendirdi. Bavulları da bagaja yerleşdirib sürücü koltuğuna bindi. Bizse arka koltukda oturduk.

Bir dakika ben şimdi Porscheye mi bindim ? İnanmıyorum yaa en sevdiğim arabalardan birine bindim. Araba çok pahalıydı. Araba böyleyse ev nasıldır. Evi baya merak ediyorum doğrusu. Acaba nasıl bir yer? Babamın arkadaşını bile tanımıyorum daha ya.

Yarım saat sonra gibi bir evin - yani sarayın - önüne geldik. Kapıda korumalar vardı. Arabadan düştük. Ama ben daha evden gözlerimi alamamışdım. burası muazzamdı. Abimle hala eve bakıyorduk. Birden evden çok yakışıklı biri çıktı.

"-Oooo kardeşim.senmisin bu! Kimleri görüyorum." diye abim çocuğa seslendi.

" +Ah kardeşim .Ne zamandır yoksun ortalıkta. Özlettin kendini." dedi meteor. Bizim mahalledekiler yakışıklıysa bu taşş laannn.

-Senin Amerikada olduğunu sanıyordum.

+Amerikadaydım da senin geleceğini öyrenince geri geldim.

-İyi yapmışsın ben de sıkılıcam diyordum. Bu yaz baya eğlenceli geçecek galiba.

+Evet kardeşim.bu yanındakı ufaklık kim?

"-Ben ufaklık değilim bir kere 19 yaşındayım taş kafaa!!!" dedim sinirle. Salak yaa kendini ne sanıyor bu ? Bi yumruğu geçirirdim ağzına o zaman görürdü ufaklığı.

"Selin düzgün konuş. Senden büyük o. Hem de Ahmet amcanın oğlu. İsmi de Yağız." dedi abim. Annemin yerine mi geldi bu ? Senden büyükmüş.

"Büyükse büyük napayım. Bana ufaklık deme hakkını kim verdi ona ? " dedim abime. Yağız . Imm güzel isimmiş aslında. Tam abim ağzını açmışdı ki

"-Selim kardeşin de baya atarlıymış haa... Memnun oldum. " dedi taş kafa bana elini uzatarak. Yüzüne sinirli sinirli baktım.

"Ama ben hiç memnun olmadım" dedim elini tutarak. Piç smile yaptım :) Tabi kızardı bozardı falan ama iyi de oldu yani.

"Neyse hadi geçelim eve. Bu arada ben de memnun olmamışdım zaten . Üzülürsün falan dırdırını çekemem diye öyle söyledim" dedi salak. "yeme beni yaa" bakışı atdım. Hı hı sen diyenden evet evet. Sanki kimse bilmiyor bozuldun diye öyle söylediyini.

Abimgil eve doğru ilerleyince abime seslendim.

-Abiii ben birazcık havuzun yanında durayım gelicem. dedim .Abim bana dönüb kafasını sallayarak geç kalma deyib eve girdi taş kafayla...

Havuzun yanına taa ucuna doğru geldimm birazcık oturdum. Baya güzellmiş buralar. İyiki de gelmişim.Tam ayağa kalkdığım sırada arkamda birinin nefesini hiss etdim. Bağırarak arkaya çevrilicektim ki havuza düştüm...