veda dansı

81 6 11
                                    

Seninleyken varsın her şey sonraya kalsın. Ayrılık şiirimi ben gittikten sonra oku. Gözlerime bakıpta gitme deme bana. Ayrılık baştan belliydi. Dünyanın sonundayken tanışmıştık biz seninle. Şimdi bana o kırgın gözlerinle bakma. Ayrılışımın şerefine son kez dansa kalkalım. Bir veda dansıdır bu öykümüzün son satırları, bugünün son yarınları. Gücün yeterse sen devam et benim yerime, sen yaşa öykümüzün matemlerini, yaşat ölü adamını ve onun tek gerçeği; sevdiğini.

 Gücün yeterse sen devam et benim yerime, sen yaşa öykümüzün matemlerini, yaşat ölü adamını ve onun tek gerçeği; sevdiğini

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Hyunjin

        Ben; atan bir kalp, gören bir çift göz, etten kemikten nefes alan bir beden olabilsemde; annesinin göz bebeği, birinin birinin hayatında nokta, kaybedilmeye korkulan biri ise asla olamayacağım. Fısıltılar "Hiç kimse" diye gürler şimdi bana. Sesleriyse ruhumda birikir, bugünüme taşar. Kirletir berrak görüşümü, bulanıklaşır yavaş yavaş. Kolayca aşılmıyor taşkınlar. İhtiyaç duyuyorsun birine daha. İşte o zaman kulaklarımda yine o ses "Hiç kimse" diye seslenir bana.

Gitme saati geldi çattı, ben ölmeye gidiyorum, sizse yaşamaya. Ancak hangisinin daha iyi olacağını kimse bilemez, tabii ki Tanrı dışında** Gecenin mavisi, denizin melodisi, uzaktan gelen keman sesi belkide çalanın kendi bestesi. Veda edecek kimsem var mıdır ki ayrılışım acı versin. Anneme oğlun öldü deseler yüreği sızlar mı dersin? Gökyüzü bile bihaber benden, doğmadı hiç bir gün sabahıma. Lakin şimdi tanık olsun ayrılışıma, sessiz ağıtlar taşısın rüzgarında, güzel günlerin meltemi olsun. Dilerim her şey bir anda son bulsun.

Ayazın soğuğu işliyor ciğerime. Adımlarım geliyor peşi peşine. Soğuk su içimdeki alevi söndürsün. Bırakayım kendimi dalgaların koynuna,sürüklesinler beni gönüllerince. Buz kesilsin bedenim. Yarınlarımı ayın huzurunda denize satmadan bir çift ayakkabı ilişti gözüme. Kendiminkini özenle yanına koydum. Semada yıldızlardan, yerdeki çakıl taşlarından başka kimse, yaşayıp öldüğümü bilmeyeceksede; adımlarım kıyıya vuran buzdan dalgalarla buluşunca dilerim deniz beni kabul etsin.

Akşamın acı su karanlığı içinden, belkide en büyük yanılgıma adımladım. Su titretti bedenimi. Soğuk bir intihar ki ömrümün son hatırası, gözlerimi kapatıp zihnime kazıdım. Ben ilerledikçe deniz boyumu geçti. Bu dünyadaki her yanlışa meraklı ruhuma belkide böyle bir son lazım.

Karanlığın içinde beliren bir silüetti anın büyüsünü bozan, ölüm uykusundan uyandıran. Öylesine tanıdık öylesine sessiz. Bir dalga alabora etti güçsüz bedenini, mavilere gömülmüş bedeni aradım. Dalgalar geçti üstünden. Onun acılarını sürüklediler, belkide ruhunu? Naifçe benim ruhuma dokundu, göçmen kuşlar gibi gelip geçtiler, parçaladılar donmuş kalbimin buzunu.

Bazen hissedersin, bu bilmekten öte bir şeydir** belkide Tanrıdan sana bir hediyedir. Umut olur yarınına, karanlığını aydınlatacak şafak olur sabahına. Hissedersin. Yaşamak nedir bilmez cansız dalgalar nasıl da dinginleşir şimdi, sanki ona yetişmemi kolaylaştırsın ister. Ayın ışığına engel bulutlar çekilir, aydınlığın onu bana göstermesini sağlar. Tanrı fısıldar kulağıma, ona geç kalmayayım diye kaderi kullanır. Hissedersin. Ve bazı insanlar bir an için yaratılır, o an için ölür. Belkide gayesiz bedenim mavilere kendini teslim edeni yaşatmak için yaratılmış, sadece ona özel bir ruhtan ibarettir.

Uçsuz bucaksız görünen deniz evim olmuş şimdi, belki bir yatak belki de bir anne kucağı olur üşümüş bedenime. Kendine çektiği güçsüz bedeni bana geri versin diye dağıtıyorum, köşe bucak arıyorum, dalgalarını yırtıyorum; dağılırsa da benim yerim yerime son kez toplar annem. Hem ağlamayı görerek öğrenmiş beni hem de soğuk evimizi elbet toplayacaktır annem.

Dünden uykulu dalgaların arasında buluyorum onu, deniz bizim gelişimizi beklemiş gibi. Çekip kolundan çıkarıyorum. Soluğu tıkanıyor. Sırtını sıvazlıyorum. Biz sabaha sağ çıkmayı beklemeyen iki günahkar insandık, kaderlerimiz bizden habersiz birbirlerine aşık olana kadar.

Öylesine bir çocuk ki karşımdaki, güzelliğiyse aklıma zarar. Bu yüzdendir ki öldüğümü düşünüyorum bir anlığına. Cennetteki yerimi sorguluyorum. Sonra fark edince istesem de Tanrı'nın beni cennetine almayacağını, güzelliğine gidiyor aklım. Ecdadımın talihsiz satırlarını okumasam, Tanrının onu beni kurtarması için gönderdiği bir melek olduğuna inanırdım. Sanki bir melekmiş gibi.

Eskiden bir yıldızmış da, göğünü yitirmiş gibi.

oylar ve yorumlarınızı belirtirseniz çok sevinirim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

oylar ve yorumlarınızı belirtirseniz çok sevinirim. en beğendiğiniz yer neresiydi?
(evet en sevdiğim soru bu)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 27 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Veda dansı, hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin