Sabahın kimsesinin olmadığı saatlerinde sakince açıldı gözlerim. Kuşlar uyan diye bağırıyordu sanki. Yavaşça doğruldum yatağımdan. Güzel bir gün olacaktı sanki ama hayır hayır hayır.
Kafamdaki sesler: Günaydın hastalıklı, bakalım bugün neyin varmış. Koş çabuk aynaya.
Ben: Bugün aynaya bakmasam lütfen daha yeni uyandım.
Kafamdaki sesler: Aaa kızıyorum ama ya vücudunda sana savaş açan serseri bir hastalık belirtesi varsa! Unutma hayat çok kısa ve şu an ölmek için erken. Ben seni düşünüyorum. Kalk hadi!
Ben: Tamam kızma kalkıyorum. (Kalktı ve aynaya doğru yürüdü)
Kafamdaki sesler: Aman Allahım şimdi hapı yuttun işte. Şakağında uç vermeyen bir şişlik var. Üstelik kıpkırmızı. Acaba kökleri nereye kadar gidiyor? Cilt kanseri olabilir mi? Bulaşıcı bir hastalık habercimi yoksa.
Ben: Sus artık sus nabzımı kontrol edemiyorum. Nefesim neden hızlanıyor. Allahım neyim var benim. Neden bende normal insanlar gibi sağlıklı bir yaşam süremiyorum? Neden.
Kafamdaki sesler: Kes artık ağlanmayıda çabuk kalk doktora gidiyoruz. Bu hastalıklarınla yüzleşmelisin. Erken teşhis önemli. Hemen tedaviye başlayalımki bu veba tüm vücudunu sarmasın.
(Koşarak en yakın hastahaneye varır. Telaşlıca kan verir ve bir ton tahlil yaptırır. Tüm sonuçlarıyla doktorun karşısındadır artık.Doktor: Buyrun şikayetiniz nedir.
Ben: Doktor şakağımda aniden bir şişlik oluştu. Bakın tüm tahlillerimi yaptırdım. Buyrun.
Doktor: Yaklaşın biraz. Biraz daha. Hmm Sivilce bu. Bütün tahlillerinizde normal görünüyor. Gayet iyisiniz. Sivilceyede 2 gün dokunmayın geçicektir.
Kafamdaki ses: Ahahaha. Doktor diye baytara gelmişiz. Tahlillere göz ucuyla bakıyor. Hele tümörüne bakmadı bile. Çabuk gidiyoruz burdan.
Ben: Doktor bey, tanıdığınız sağlam bir psikiyatri var mı?