Giydiği kabarık elbisesini düzelterek kapıya doğru yürümeye başladı, karşılaştığı korumalara gülümseyip sesini incelterek ismini söyledi ve eğilip balonun olduğu salona yürüdü. Oldukça gösterişli olan bu salonda sadece görevi için bulunuyordu. Felix Avusturya ajanıydı. Ülkesini işgal eden bu ülkeden tüm varlığıyla nefret ediyor ve intikam almak istiyordu. Çocukluğundan beri intikam duygusu aşılanmış olan çocuk bu göreve layık görülmek için elinden gelenin fazlasını yapmıştı. Günlerce uykusuz kalmış, varını yoğunu ortaya koyarak çalışmış, çeşitli işkencelere maruz kalmıştı. En sonunda bu görev ona verildiğinde başarılı olacağına namusu üzerine yemin etmişti. Bu görev için kadın kılığına girmekten bile utanmamıștı, vatanı onun gururundan bile önemliydi.
"Hoşgeldiniz efendim,isminizi alabilir miyim?" dedi garsonlardan biri.
"Amon, Ri Amon."
"Buyrunuz Amon Hanım, masanız şu tarafta" diyerek yolu gösterdi, genç adama. Felix hafif öne eğilerek teşekkür ettikten sonra yerine oturup insanları izlemeye başladı. Oldukça lüks olan bu mekanda bulunmak bile midesini bulandırıyor, kusmak istemesine neden oluyordu. Burada bulunanların umrunda olmayan savaş yüzünden, bir hiç uğruna olan savaşta binlerce masum insan ölüyor; binlercesi de evsiz hatta yetim kalıyordu. Geçimlerini sağladıkları yollar yüzünden geri kalanın çektiği acı umurlarında değildi. Aynı bugün olduğu gibi her boş zamanlarında bir eğlence düzenleyip eğleniyorlardı askerleri herbir dakika da yeni bir can alırken.
"Merhaba güzel bayan. Yalnızsınız sanırım, bu geceyi bana lütfeder misiniz lütfen?"
Felix, konuşan adam ile düşüncelerinden kurtulmuş ve ne olduğunu anlamayan bir şekilde adama bakmaya başlamıştı.
"Ah, sanırım hızlı davrandım. İzin vereyim kendimi tanıtayım." diyerek söze başladı siyah saçlı adam. Fakat Felix bugün dikkatinin dağılmasına izin veremezdi. Görevinin önemli bir parçası olan bu baloda hedefine giden yolda kimsenin önüne çıkmasına izin veremezdi.
".... Hwang Hyunjin ismim, güzel bayan. Balonun sahibi benim."
Felix duyduğu isim ile bütün odağını önündeki adama verdi. Devlet işlerinde önemli bir yeri olan bu zengin adam Felixin elbet göreviydi. Yüzüne küçük bir gülümseme yerleştirdi ve konuşmaya başladı. Avı kendi isteği ile ayağına gelmişti, bu fırsatı kaçıramazdı.
"Ri Amon bende, beyefendi. Tanıştığıma memnun oldum."
"Amon, tanrıların tanrısı. Ne kadar güzel bir isminiz var, aynı yüzünüz gibi. Sizinle tanışmak bir şereftir benim için."
Felix ortaya bir kıkırdama bıraktı, karşısındaki adam ise çocuğun kıkırdamasına karşılık bir şırıtış yerleştirdi yüzüne. Hemen ardından konuşmasına devam etti;
"Șimdi tanıştığımıza göre bana bu dansı lütfeder misiniz güzel bayan?"
Eğilerek elini uzattı siyah saçlı adam, bir karşılık gelmesini bekledi. Ellerinin üstünde hissettiği sıcaklık ile gülümsedi ve insanların arasına doğru yürümeye başladı arkasından elbisesinin eteğini tutarak yürüyen kadın ile.
Felix adamın omzuna kollatını koydu, belinde hissettiği eller ile biraz ürpermişti. Aralarına karıştıkları insanlara ayak uydurmaya başladılar, dans ettiği adama baktı Felix. Güzel bir yüzü vardı, siyah saçları yüzüne oldukça yakışıyordu. Normalde görmüş olsaydı dikkatini çekebilecek bir adamdı, peşine düştüğü adamın böyle olacağını hiç düşünmemişti.
"Çalan şarkıyı çok severim güzel hanımefendi, bana hep Van Gogh'un resimlerini anımsatır, böyle bir insanla tanışabilecek miyim diye düşündürürdü. Ama şimdi dans ettiğim kadın bunların hepsinden daha güzelmiş."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dangerously yours, hyunlix
Fanfiction"Çalan şarkıyı çok severim güzel hanımefendi, bana hep Van Gogh'un resimlerini anımsatır, böyle bir insanla tanışabilecek miyim diye düşündürürdü. Ama şimdi dans ettiğim kadın bunların hepsinden daha güzelmiş." by, @rmsfoad
