4.BÖLÜM
Red - Pieces
Neyse ki çabucak kendime gelebilmiştim. Yağmur'la Aksan'ın sevgili olduklarını anlamam birkaç saniyemi almıştı. Masada ikisini yan yana görmemin başka bir açıklaması olamazdı zaten. Yine de olayı kavramış olmama rağmen adımlarımı sakince masaya yönelttim ve Yağmur'un karşısındaki koltuğa oturdum. Yanımdaysa Aksan'ın arkadaşı olabileceğini tahmin ettiğim bir çocuk vardı. Yani en fazla yirmili yaşlarda olabilirdi herhalde. Masadakilere hızla selam verdikten sonra açıklama yapılması için bir süre sessiz kaldım. Ki o zaman dilimi yalnızca birkaç saniyeden ibaretti çünkü Yağmur konuşmaya başlamıştı.
"Buraya çağrılmanızın nedeni önemli bir konuyu sizinle paylaşmak istememizdi. Ah, bu arada, Dicle bu Ömür. Aksan'ın yakın arkadaşıymış, bende geldiğimde tanıştım ve Ömür buda Dicle. Kardeşimden farksızdır." Adının Ömür olduğunu öğrendiğim çocuğa dönerek gülümsedim ve tekrar kafamı Yağmur'a çevirdim. Her ne kadar belli etmesem de hayli gergindim ve bir an önce ne olup bittiğini öğrenmek istiyordum.
"Zaten anlamışsınızdır ama yine de ben söyleyeyim. Aksan'la sevgiliyiz," dediğinde içime anlam veremediğim bir duygu hızlıca yayılmıştı. Bu hisse engel olmaya çalışmadım ama dışarı yansımasına da müsaade etmedim. Yüzüme büyük bir gülümseme yerleştirip Aksan'la Yağmur'a baktım ve oturduğum yerden kalkıp Yağmur'un yanına gittim. Kollarımı sıkıca ona doladım.
"Çok sevindim," Aynı şekilde bana karşılık verdiğinde bir süre sonra ayrıldık ve gözlerimi yakıcı maviliğe çevirdim. O da mavilerini kahverengilerime dikmişti. Kendini beğenmiş sırıtışıyla bana baktığında onu gülümsememden mahrum bırakarak:
"Arkadaşımı üzersen yapacaklarımı tahmin edemezsin ukala," Tehdidimi pek ciddiye almayarak Yağmur'a uzandı ve yanağına bir öpücük kondurdu.
"Öyle bir şey olmayacağına emin olabilirsin," Göz kırparak arkasına yaslandı. Ahh. Dudağımın içini olabildiğince sert ısırıp bu görüntüye katlanmaya çalıştım ve yerime oturdum. Niye böyle saçma sapan tepkiler verdiğimi bilmiyordum. Sadece bu yabancı hislere alışık olmadığımdan afallamıştım ve adlandırmak da istemiyordum. Adlandırılacak bir şey yoktu zaten ortada. Aptalca birkaç hareket işte, annem yeni gitmişti yurtdışına ve sevgilimden yeni ayrılmıştım. Bu hareketleri yapmamın nedeni aniden yaşamış olduğum değişikliklerdi. Başka bir açıklaması olamazdı zaten.
Yavaşça soluma bakıp yeni tanıştığım Ömür'ü incelediğimde esmer bir teni ve pürüzsüz yüzüyle karşılaşmıştım. Göze batan bir yakışıklılığı vardı ama bunun üzerinde pek durmadan önüme tekrar döndüm.
Olaylar açığa çıktıktan hemen sonra kutlamak için bir barda geceye devam etmiştik. Ve pekte önemli bir şey olmamıştı. Ömür sevgilisinin yanına gitmişti, ben sap gibi takılmıştım -Yağmur'la Aksan'ın arada bana katılmaları bu gerçeği değiştirmezdi-, yeni çiftimizde dans edip gecenin tadını çıkarmıştı. Ne hoş. Barmen bana dönüp yaklaşık yarım saat önce tekrarladığı soruyu yineledi.
"Bir şey almak istemediğinden emin misin?" Ne diye üsteliyordu, bir şey içmek istemiyordum işte. Beynimin etrafa kapalı ve bulanık olması hoşuma gitmemişti. Bunu tekrarlamak istemezdim.
"Hayırın neresini anlamıyorsun!" Gözlerini kısıp müşterilerle ilgilenmeye geri döndüğünde gözlerimi devirdim. Bakışlarımı karşıya çevirip bu tarafa yaklaşan Yağmur'la Aksan'ı gördüğümde yüz ifademi bozmayarak tabureden kalktım ve üzerimi düzelttim. Bu zaman diliminde yanıma ulaşmışlardı.
"Gidiyor muyuz?"
"Öyle görünüyor, baban eve gelmek üzeredir Dicle bu saatte eve dönmeni hoş karşılamayacaktır," Her ne kadar beni düşünerek bu cümleleri kurduğunu bilsem de bir başkasının yanında babamın huyunu dile getirmesi dişlerimi birbirine bastırmama neden olmuştu. O hala benim için bir yabancıydı, Yağmur'un sevgilisi olabilirdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
FISILDA HAYATI
JugendliteraturDuygularınızı kullanarak hayatınızı aniden sarsabilir veya hızla değiştirebilirsiniz. Ben sanırım bu cümleyi hayatımın prensibi haline getirmiştim. Çünkü hayatımın kökünden değişmesinin başka açıklaması olamazdı. Duygular hızla bir şeyleri değiştire...