14

376 89 35
                                    

"Nereye gidiyorsun? Seungmin dur!" Seungmin'e yetişmek için koşuyordum ve o beni duymuyor gibi yapıyordu.

Ona yaklaştığım zaman kolundan çekerek kendime doğru döndürmüştüm ama şaşırmaktan kendimi alı koyamamıştım çünkü ağlıyordu.

"Seungmin neden ağlıyorsun, ne oldu?" Başını eğerek gözlerini kaçırmıştı. "Bana bakar mısın?"

"İstemiyorum..." Fısıldayarak konuştuğundaysa bir elimi çenesine koyarak hafifçe kaldırdım.

"Bu meseleyi niye bu kadar uzattığını anlayamıyorum, gerçekten aklım karışıyor Seungmin." Omuzlarını silkerek dudaklarını büzdü.

"Çünkü hazır değildim." Başımı yana eğerek sessiz kalmıştım.

"Bir gün elbette birisini sevecektin, bunu biliyordum ama hazır değildim işte." Aldığım cevap beklediğim yerden gelmemişti.

"Birisini sevmem seni niye bu kadar endişelendiriyor, anlayamıyorum."

Bu defa kaşlarını çattı. "Ne demek niye bu kadar endişelendiriyor? Çünkü bir başkasını seversen hatta sevmeyi geç onunla bir ilişkiye başlarsan ne olur biliyor musun? Artık hep onunla birlikte olmak istersin, fark etmesen bile benden uzaklaşırsın. En çok onu seversin. Ben bunu istemiyorum kıskançlık mı ne dersen de fark etmez." Gözleri tekrardan dolmaya başladığında derince yutkundum.

"Öyle bir şey asla olmayacak, bunu kaç defa konuştuk." Öfkelenmiş gibi görünüyordu.

"Ama bu yaşanacak bir senaryo! Ne dersen de arkadaşını, sevgiline tercih edecek halin yok Jeongin."

Elimi çenesinden çekerek bir - iki adım geriledim.

"Bak demiştim sana, benim ve sevdiğin kişi arasında bir seçim yapacak olma düşüncesi bile seni benden uzaklaştırıyor." Gerilen taraf bu sefer bendim, kendi kendine kafasında kuruyordu.

"Ne dediğini bilmiyorsun şu an, sonra konuşalım insanlar bakıyor." Olur da olayın gazıyla bir şeyleri mahvedecek olursam diye korkuyordum.

"Baksınlar! Umurumda değil, ben sana ne diyorum sen bana ne diyorsun?"

"Peki, şu an gerçekten saçmaladığının farkında mısın? Sevdiğimi, sana tercih edermişim kulağa bile o kadar komik geliyor ki... Sence benim sana verdiğim değer bu kadar mı? Hem kendime hem de bana saygısızlık yapıyorsun."

"Nesi komik bunun?" Sorduğu soruya karşılık artık bir şeyleri kendi içimde tutmamam gerektiğini hissetmiştim.

"Komik olan şey... Bak Seungmin, her şeyi ortaya dökerek mahvetmek istemiyorum gerçekten." Başını iki yana salladı.

"Hayır, bana karşı şeffaf ol artık. Lafı dolandırman beni daha fazla kırmaktan başka bir şeye yaramıyor."

"Niye her şeyi benim üzerime atıyorsun. ne kadar zorlandığımı göremiyor musun?" Konu gittikçe garip yerlere çekiliyordu ama madem şeffaf olmamı istiyordu, o halde ben de öyle yapardım.

"Neyi senin üzerine yıkıyorum?"

Dudaklarım yavaşça titremeye başladığında kendimi sıkmaya başlamıştım. "Sürekli ondan, bundan bahsediyorsun. Yok gidersen, bir başkasını seversen... Beni niye görmüyorsun Seungmin? Benim, seni sevebileceğimi niye hiç düşünmüyorsun? Ben artık parkta diğerleri hırpalarken kurtardığın küçük çocuk değilim. Sana her zaman büyüğüm gözüyle bakamayacağım ihtimalini niye hiç düşünmedin? Beni, senin yanına niye yakıştırmak istemedin; ben de bunu anlayamıyorum."

Gözleri büyümüştü, dudakları ara sıra bir şey diyecekmiş gibi aralanıyordu ama hemen kapanıyordu. Sanırım verecek bir cevabı yoktu.

Omuzlarımın düşmesi kaçınılmaz olmuştu. Gözlerimin yandığını hisettiğimde ceketimin koluna sertçe silip çekmiştim.

"Seni mi seçermişim, sevdiğim kişiyi mi? Bu gerçekten çok ironik çünkü sevdiğim kişi sensin Seungmin. Hiçbir zaman seni sevmesini kendine konduramadığın en yakın arkadaşın seni seviyor işte, komik değil mi?" Hâlâ sessiz kaldığındaysa gerçekten batırdığımın kesinleşmeye başladığını anlamıştım.

"Durumu bu kadar mı batırdım yani? Hiçbir şey söyleyemeyeceğin kadar." Sıkıntılı bir nefes vererek iyice geriledim.

"Neyse sonra konuşuruz." Arkamı dönerek uzaklaşmaya başladım.

"Jeongin!" Seslenmesiyle arkama döndüğümde bana doğru koşmaya başlamıştı.

Boynuma atladığında bunu beklemediğim için geriye doğru sendeledim. Boynumdaki kollarını sıkılaştırarak başını boynuma gömmüştü.

"Seni kendime yakıştıramadım ya da konduramadım diye bir şey hiçbir zaman olmadı. Sadece fazla uçuk bir hayal gibi geliyordu; bana o gözle bakabileceğini, benden hoşlanabileceğini düşünerek kendimi olmayacak bir şeye kaptırmak istemedim."

Hâlâ bir şey yapmadan kaskatı durduğumda kollarını çözerek geriye çekildi. Üniformamın yakalarından tutarak beni dibine kadar çekip dudaklarını dudaklarıma bastırdığındaysa gözlerim büyümüş ve kalp atışlarım hızlanmıştı.

Karşılık vermeme izin veremeden tekrardan uzaklaştığında direkt gözlerime baktı. "Bu yüz ifadenle ilk defa karşılaşıyorum, hoşuma gitti."

"Seungmin ben..." Cümlemi tamamlayamadığım için duraksarken gülümsedi.

"Hiçbir şey demene gerek yok, ben şu an seni anlayabiliyorum. Zamanında anlayamadığım için özür dilerim Jeongin."

Gözlerim bu sefer sevinçten dolarken bir elimle ensesini tutarak dudaklarını öpmüştüm.

Dudaklarımın üzerinde onun dudaklarını hissetmek çok fena bir şekilde garip geliyordu ve hoşuma gidiyordu.

-

-

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


—

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

olmus gibi yapalım bai

070424

eküri, seunginHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin