1☆

35 4 2
                                    

Merhabalar, bu fic'te geçen kişilere karşı herhangi bir nefret besleme vb. kötü duygular yoktur. Yazım yanlışları için özür dilerim.
Umarım beğenirsiniz, iyi okumalar☆
____________________________

Merhaba ben Jungkook, Jeon Jungkook. 19 yaşındayım ve bu yıl üniversitedeki ilk yılım. Okuldan yeni çıktım ve parka doğru yürüyorum. Şuan eve gidersem babam yine sinirini benden çıkartacak çünkü bu saatlerde babam alkol almış oluyor. Tek huzurlu olduğum yer burası. Bunları düşünürken parka geldim. Bir tane banka geçip oturdum. Karşımda bir sürü çocuk oynuyordu. Onlara baktıkça mutlu oluyorum. Benim yaşayamadığım çocukluğu onlar  yaşıyor, onlara bakıp kendimi çocuk olarak düşünüyordum.

Ben böyle düşünürken yanıma sarı ve beyaz tüylü bir kedi geldi. Bu kediyi bu parkta çok kez gördüm, galiba onun evi bu park. Onun gözlerine baktığımda o da bana baktı ve gelip kucağıma oturdu. Sevmeye başladığımda  galiba keyfi yerine gelmeye başladı bu yüzden kucağımda yatar pozisyona geçti. Görünüşü bana tavuk pilavı andırdı bu yüzden adını Tavuk Pilav koydum ama kısaca Tavuk demek daha kolay geliyor. Tavuğu severken ve çocukları izlerken düşüncelerime daldım. Kimsenin istemeyeceği kadar berbat bir geçmişim var.

Annem babamın onu aldatmaya başladığını öğrendiğinden beri bana kötü davranıyor. Boşanmak istemiyorlar çünkü bu aile ilişkilerini daha da kötüleştirmekten başka bir işe yaramayacak. Evdeyken herkes birbirini tanımıyor gibi yaparız çünkü kimsenin kimseye laf etme hakkı yoktur.

Ama bu sadece 'sözde' bir kural.

Her akşam annemle babamın kavgalarını dinliyorum. Çoğunlukla aldatma konusunda ya da evi geçindirmeyle alakalı kavga ediyorlar. Konularla alakam olmasada bazen bende kavgaya karışıyorum ama hiç normal bir şekilde o kavgalardan çıkamam. Evde annem ve babamın sinirlendiğinde saldırdıkları kişi genellikle ben olurum. Vücudumun her yerinde yaralar var ve bunların bazıları 2 hafta öncesi belki de daha öncesinden ve bazıları ise daha dün olanlar. Babam hem fiziksel hem psikolojik şiddet uyguluyor. Bu vuruşlar hiç bir zaman şaka amaçlı olmamıştı. Hepsi sinirini atmak için beni kullanmasıydı. Annemin bana uyguladığı şiddet fiziksel değil psikolojikti. Annem hiç bir zaman benim normal bir çocuk olduğumu söylemezdi. Anneme göre ben sadece para yiyen ve boş yere okula giden bir çocuktum. Annemin beklentileri ilkokuldan beri çok yüksekti. Annem bana ilk defa ben ilkokuldayken sınavdan 100 alamadığım için vurmuştu. Ama o zamanlarda ben hala küçük bir çocuktum ve notların değerini bilmiyordum. Zaten ilkokulda da notların pek bir önemi yok. O zamanlar babam bana biraz da olsa değer veriyordu. O gün annem bana vurduğu için gelip bir kaç kelime de olsa teselli etmeye çalışmıştı.

Ama o gün ilk ve son gündü.

Bir daha babamın bana vurmak veya bağırmak dışında yanıma geldiğini hatırlamıyorum. O gün odama kapanmıştım ama kimse bana sormamıştı 'İyi misin?' diye.

O gün annemi ve babamı kaybettiğimi anlamıştım.

Ailem yanımda değilken tek başımaydım hep. Arkadaşlarım diye bir kelimeyi hiç kullanmadım zaten çünkü bir tane bile arkadaşım olmamıştı. Herkes sadece paraya ve dış görünüşe önem veriyordu. Benim de ailemle aram bozuk olduğu için para alamıyordum bunun yanında güzel de değildim. En önemli iki etkenimde olmayınca arkadaşım hiç olmadı. Ben okullarda hep zorbalığa uğrayan tip oldum. Hatta okuduğum üniversitede bile liseden beri zorbam olan kişiler var ve hala zorbalığa devam ediyorlar. Bense içime kapanık ve karşılık vermeye çekinen biri olduğum için onlara fırsat verir gibi oluyorum. Ki onlara karşılık veremem zaten. Benim hakkımda igrenç olan bazı gerçekleri biliyorlar. Babamın beni her gün dövdüğü için hastanelik olmam, küçükken hem toplum içinde hem ara sokaklarda bir çok kez tacize uğramış olmam gibi dahası. Bunları nasıl öğrendiklerini bilmiyorum ama hayatımı daha da berbat yapabilecek kozları var.

Ben düşüncelerime dalmışken yanıma gelen farklı bir köpekle düşüncelerimden ayrıldım. Bu köpekte aynı tavuk gibi sarı ve beyazdı. Galiba Tavukla birlikte yakın arkadaşlar çünkü ikiside yan yanayken sorun olmadı. Bu köpeği de bu parkta çok kez görmüştüm ama yaklaşmamıştım. İnsanlar benden kaçarken Tavuk ve bu köpek benim yanıma gelip benimle vakit geçirdi. Doğru ya, bu köpeğin adı da yok. Artık Gofret olsun. Bence ikiside çok tatlı oldular. Artık 2 tane arkadaşım var en azından beni azarlamıyorlar ya da benden kaçmıyorlar. Aklıma saate bakmak geldi. Saate baktığımda çoktan saatin 18.30 olduğunu gördüm ayrıca hava çoktan kararmaya başlamıştı. Babamın bana verdiği saat sınırını tam 1 saat geçmiştim.

Bu yüzden gitmeden önce Tavuk ve Gofret'in fotoğraflarını çektim anı kalsın diye. Sonrasında Tavuğu korkutmayacak şekilde kucağımdan indirip öptüm. Sonrasında Gofret'i de öpüp eve doğru koşmaya başladım. Ne kadar geç kalırsam o kadar kötü olurdu.

Eve doğru koşarken ayağım bir anda bir taşa takıldı ve yere düştüm ama biraz sert düşmüş olmalıyım ki yerde sürüklendim biraz ve başımı yere çarptım. Canım acısa da bunu düşünecek zamanım yoktu. O yüzden zorda olsa yerden kalkıp koşmaya devam ettim.

Eve geldiğimde belki babam uyumuştur diye kapıyı ses çıkartmadan açmaya çalıştım. İçeri girdiğimde salonda televizyon açıktı ve sehpanın üzerinde alkol şişeleri vardı, her zamanki gibi. Babamın uyuduğunu sandığım için direkt üst kat merdivenlerine yöneldim. Ama tam merdivenlerden çıkacağım sırada başımda kırılan şişeyle birlikte yere düştüm. Zaten eve gelirken başımı çarptığım için acıyordu üstüne babam şişe kırınca kanamaya başladı. Ama babam beni yakamdan tutup koridorun sonuna doğru sürüklemeye başladı. Zayıf bir çocuk olduğum için onu engellemeye çalışsam da beni çok rahat sürükleyebiliyordu. Koridorun sonuna geldiğimizde beni duvara doğru sertçe ittirdi. Çarpmanın etkisiyle tekrardan yere yığıldım. Yüzüne bakamazdım çünkü bakarsam bu evden canlı çıkamazdım. Sadece vurmasını ve hevesini atmasını bekliyordum ama belindeki kemeri çıkarmaya başlamasıyla gözlerimin büyümesi bir oldu. Zaten vücudum yarlarla kaplıydı üstüne kemerle vurması kelimelerle anlatılamayacak kadar acıtırdı. Babamın arkasından annemin diğer odaya geçtiğini gördüm. Bana baktı ama sesini çıkarmadan önüne dönüp gitti.
O an kurtulamayacağımı anladım ve bununla birlikte gözlerim dolmaya başladı. Babam kemerini çıkardıktan sonra kemeri ikiye katlayıp havaya kaldırdı. Sonrası zaten benim için işkenceden farksızdı.
Bağırsamda annem yardıma gelmiyordu. Bu işkence en az 1 saat sürmüştür. Ki zaten bir süre sonra bilincim gitmeye başladı o yüzden daha ne kadar bana vurduğunu hatırlamıyorum.

Bilincim yavaş yavaş gelmeye başladığında ışıklar kaplıydı, televizyon açıktı. Önüme baktığımda babamın kemeri ve kırılan cam parçaları vardı. Hevesini alamayıp yine şişe kırdığını anlamış oldum. Bir anda gözümün kararmasıyla başımı tekrardan yere koydum. Başımı yere koyduğum gibi yüzümde bir ıslaklık hissettim. Başımı zor da olsa kaldırıp baktığımda koyu kırmızı gibi bir sıvı vardı. O an aklıma başımın kanadığı geldi. Kendimi zorlayarak ayağa kalktım, çantamı elime alıp yalpalayarak üst kat merdivenlerine yöneldim. Merdivenleri çıkıp odama yürüdüm. İçeri girdiğim gibi, babamın odama gelme ihtimali olduğu için kapıyı arkamdan kilitledim. Çantamı yere bırakıp banyoya yöneldim. Aynaya baktığımda başımdan boynuma kadar yoğun bir kırmızı çizgi vardı ve kıyafetlerim artık kan rengine bürünmüştü. Kıyafetlerimi çıkardım ve küvete doğru ilerledim. Her ne kadar kış mevsimi de olsa soğuk suyu açtım ve küvete girdim. Kaç saat orda kaldığımı bilmiyorum ama çıktığım gibi vücuduma krem sürüp giyindim. Saate baktığımda gece 2.40'tı. Geç olduğu için yatağıma geçip uykuya daldım.

_____________________________

İlk bölüm böyleydi umarım beğenirsiniz. Yazılar birwz fazla iç içe oldu kusura bakmayın, düzeltemiyorum. Paragrafları da bölmek istemedim o yüzden böyleydi
Okuduğunuz için teşekkürler .

🦋 Kelebek kaçar..

New BeginningHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin