Dershaneden çıkmış ve evin yolunu tutmuştum. Bu gün cidden çok yorucuydu önce okul , ardından boks antrenmanı, ve son olarak dershane. Yeterince yoruluyordum zaten .Fakat abim -abi denilen varlık- yakın dövüş ve kendini savunma antremanlarında ısrarcıydı. Yeterince iyiydim. Kahrolası Kuzey her zaman -yani küçüklüğünden beri- inatçı bir kişiliğe sahip olmuştu. Karşısında eski masum ve saf Alisa yoktu. O küçük ve de korkak Alisa, annesinin ölümüyle yıkılan Alisa... O küçük kız artık büyümüş ve dövüş sanatlarında birçok madalyaya sahipti. Ben 1 abim 3 yaşındayken babamız bir trafik kazası geçirerek hayatını kaybetmişti. Ben o zamanları hatırla
mıyordum ve abimin de pek hatırladığı söylenemezdi. Ben 5 ve abim 7 yaşına kadar annemizleydik fakat annemizde ansızın vefaat edince en yakınımız olan teyzemizin yanıa taşınmıştık . Şu an ben 19 abim ise 21 yaşı
ndaydık. Yıllarca bize teyzem bakmıştı. Kuzeyle farklı ünüversitelerde okuyorduk o oklunu bitirince yetenekli bir avukat olacaktı bense Güzel Sanatlar Fakültesi okuyordum ve resim öğretmenliği planlıyordum... Düşüncelere
dalmış yolda yürürken ağır küfürler içeren bağırışmaları duydum iki kişi kavga ediyormuş gibi görünüyordu. Seslerin geldiği yöne doğru ilerledim, bir ara sokaktan geliyordu. Ara sokağa adımımı atar atmaz bir adamın benim
yaşlarımda bir çocuğa yumruk attığını gördüm -adam dediğime bakmayın benden en fazla 5 yaş büyük gösteriyordu- adamın yumruk atmasıyla beraber çoçuk yere düstü . O sırada hiç düşünmeden çocuğun önüne geçtim.
Bağırarak;"Ne yaptığını sanıyorsun sen!" dedim. Adam"Sen bu işe karışma!" diyerek tam beni iteleyecekken elini tutup onu tek hamlede yere serdim. Hemen toparlanıp yumruklarını sıktı bense gayet rahattım.
Adamın yüzüne baktığımda ağzı burnu kan içerisindeydi. Omuzlarımın üzerinden arkadaki çocuğa baktım cidden yakışıklıydı. Ve pek bir hasar almışa benzemiyordu. Bana hayretle baktığını hissedebiliyordum. Adam tam
yüzüme yumruk aterken yumruğundan sıyrıldım ve karnına tüm gücümle bir yumruk attım. Bir an sendeledi bende bunu fırsat bilerek yüzüne bir tane tekme attım. Adam yere düştü arkamdan bir ses; " sen..." dedi. sesinde
ve ifadesinde şaşkınlık vardı o sırada da ayağa kalktı. Yerdeki adamın kalkmaya yeltendiğini görünce çocuğun elinden tutup " Koş!" dedim ve koşmaya başladım - tabi arkamdan onuda sürüklüyordum- . Kesintisiz koştuk taki
nefes nefese kalıncaya kadar.O zaman durdum etrafı kolaçan ettim, adam ortalıkta gözükmüyordu. Birden kalın bir ses; "Artık elimi bırakabilirsin." dedi alaycı bir sesle. Elimi bıraktım ve çocuğu süzdüm. Gece kadar karanlık hafif
dalgalı saçları yüzüne ve koyu kahve gözlerinin önüne dökülmüştü. Siyah bol bir kargo pantolon ,oversıze bir kazak ve siyah ayakkabılar kişiliğini tamamlıyordu. Açıkça söylemek gerekirse konbinlerimiz ve tarzımız benziyordu.
Ben de siyah bir kargo pantolon giymiştim fakat konbinimi siyah ve kırmızı çizgileri olan bir sweatshirt ile tamamlamıştım. Ayakkabı ise hafif yüyksek tabanlı siyah bir spor ayakkabıydı. Çocuğun elini bıraktıktan sonra
yaklaşık bir iki dakika beni süzdü , hala nefes nefeseydik. bana doğru bir adım atarak "Çok iyi dövüşüyorsun,ama bunu kendimde halledebilirdim." dedi bana hafif alaycı bir şekilde " Bunu daha demin gözümün önünde
yumruk yedikten sonramı söylüyorsun? " dedim onun bana yaptığı şekilde. Sanırım ona onun tarzıyla karşılık vermem hoşuna gitmiş olsa gerek . Çünkü dudaklarının kenarı yukarı alaycı bir şekilde kıvrılmıştı. Tam bana
bir şey söylemek üzereyken telefonu çaldı. Birkaç adım ileri gitti ve biriyle konuşmaya başladı. Tam olarak ne konuştuklarını duyamadım sonra yanıma tekrardan geldi;
"Bir kıza göre iyi dövüşüyorsun"
"Sende bir oğlana göre fena yumruk yiyorsun" diye karşılık verdim ve yüzüme buruşuk bir gülümseme yerleştirdim. Ellerini saçlarının arasında gezdirdi ve;
"Bakıyorumda iyi dövüştüğün kadar hazır cevapsında, fakat şunu bil sen gelsende gelmesende o adamın işini bitirecektim." bu zaten aşikardı, adam dünyanın dayağını yemişti.
"Peki öyle olsun" dedim. Gözümü onun gözlerine götürdüğümde onunda bana baktığını fark ettim. Resmen gözlerimiz çarpışmıştı. O an birden Kuzeyin bağırışını duydum. "Asila!". Yanımıza öfkeyle geldiğini gördüm
sanırım yanımdaki çocuğu sevgilim sanmıştı. Yanımıza geldi;
"Noluyor burda küçük hanım!"
"Ne arıyorsun sen burada abi?"
"Seni!"
"Nasıl yani?"
"Seni kaçkez aradım haberin varmı, o kadar endişelendimki..." Hemen telefonumu açıp kontrol ettim. Tam olarak 61 kez aramıştı! Lafına devam etti;
"Eminimki bir mazeretin vardır" dedi rahatlamış sesiyle. "Noldu bu sefer bir kediyimi kurtardın, yoksa bir kadına tecavüz etmeye çalışan birinimi dövdün?" O sırada gözleri burnuda pıhtılaşmış kan olan çocuğa kaydı;
"Pfff şimdi anlaşıldı , hadi yürü bakalım hemen eve." Diyip beni çekiştirdi. Yürürken arkama döndüm çocuk hala bizi izliyordu. Ona baktığımı fark edince bana gülümseyerek göz kırptı. Ardından arkasını dönüp gitti.
Ciddeen çok güzel bir gülümsemesi vardı. Bana attığı o bakış ve göz kırpışı... Bunları düşürken abimin "Bin." diyişiyle irkildim. Motorun önüne gelmiştik bile. Bana kaskımı verdi.- Normelde benimde motorum vardı
fakat abimin artçısı olarak binmek ayrı bir hoşuma gidiyordu.- Kaskımı taktım ve motora bindim.
Ertesi sabah güneşin yatağıma vurduğu ışık ve balkonuma konmuş serçelerin melodik sesleriyle uyandım. Dün gece neredeyse hiç uyuyamamıştım.Aklımda nedensizce dün olanlar ve o çocuk vardı.
Elimi yüzümü yıkayıp kendime geldim. Mutfağa doğru yöneldiğimde Kuzeyin kahvaltıyı hazırlamış beni beklediğini gördüm;
"Canım abim!"
"Ooo sonunda kalkmışsın, bende seni ölüm uykusuna falan yattığını sanmıştım."
"Abart, saat daha 12:00!"
"Peki öyle olsun gel birşeyler ye."
Masaya oturdum ve kızarmış ekmeğime yağ sürüp yemeğe başladım, abimse her zamanki gibi yumurtadan başlamıştı. Yemeğimizi yedikten sonra abim;
"Sen Ayça ile küs müsün hala" dedi. Ayça benim en yakın arkadaşımdı, yani eskiden öyleydi.
"Neden küsmüştünüz?" dedi Kuzey.
"İki ay önce tanıştığı bir kız için. Sırf kızın yüzünü güldürebilmek için annemle dalga geçti. Onu neşelelendirmek için beni üzdü, onla takılabilmek için beni sattı. Bende arkadaşlığımızı bitirdim."
"Kahbenin tekiydi zaten boşver."
"Sen yanımdayken kimseye ihtiyacım yok zaten" dedim abime hayranlıkla bakarken. Hafif dalgalı,kabarık ve bol kesim saçlarını yukarıdan bağlamıştı aslında baya komik bir modeldi, o bu modele "ev erkeği"
modeli diyordu. Dudakları yukarı doğru kıvrıldı.
"Bende seni seviyorum.Bu gün kız arkadaşımla alışveriş merkezine gidiyorum, sende gelmek istermisin? Eğer bizi skıcı buluyorsan bir buluşma noktası belirler, birkaç saat gezdikten sonra orada buluşuruz"
"ikinci seçenek daha makul görünüyor, öbür türlü sizin yapış yapışlığınızdan insanın kusası geliyor."
"1 saatin var çabuk hazırlan" dedi Kuzey. Başımı olumlu anlamda salladım ve odama geçtim. Altıma koyu mor ve siyah renkli rahat bir kargo pantolon, üstüme ise mor siyah çizgili bir uzun kollu giydim. Ardından
saçıma doğal bukleler yapıp makyajıma geçtim.Yüzüme sadece krem, dudağıma kahverengi duğal bir ruj ve kirpiklerime ise rimel sürdüm. Abimin yanına gittim;
"Motorla gideceğiz, kendi motorunun anahtarını ve kaskını al."
"sakın benle yarış yapayım deme" dedim alaycı bir şekilde. Fakat kuzey birden ciddileşti;
"Fazla hız yapma." Başımı umursamazca salladım.
"Hadi çıkıyoruz" dedi . Bende anahtarımı ve kaskımı alıp çıktım. Kapını önünde bizi Beren bekliyordu -siz ona yılan karı diyebilirsiniz-. Abime sarıldı, cidden iğrenç bir görüntüydü. Bu kızı oldum olası hiç
sevmedim vede sevmeyeceğim. Abim motora bindikten sonra oda arkasına bindi. Bende kaskımı takıp motoruma bindim. Abimin motoru mavi benimkisi ise siyahtı. Motorları çalıştırıp yola çıktık. Abimle yan yana
sürüyorduk. Sonunda alış veriş merkezine vardık ve motorlarımız park yerine park ettik.Kasklarımızıda üzerinde bıraktık. Abim;
"Bizlemi geliceksi yoksa.." tam lafının gerisini tamamlıyacakken sözünü kestim.
"Yanlız daha iyiyim."
"Peki iki saat sonra burada ol." dedi ve Berenin elini tutarak gitti. Fakat ben alış veriş merkezlerini pek sevmezdim. Ve önümde iki koca saat vardı. Motorumu çalıştırdım, biraz gezecektim. Buranın yollarını
bilmiyordum ama sorun değildi. Dediğim gibi alış veriş merkezlerini sevmiyordum. Evden okul dışında nadiren çıkıyordum .Alacağım şeyleri internetten sipariş ediyordum. Kaskımı taktım ve derin düşünceler içinde yola koyuldun Aradan 30 dakika geçti ve kaybolduğumu anladım.
Alış veriş merkezinden çok uzakta bir ara sokaktaydım. Telefonumu çıkardım şarjı bitmişti. İçimden okkalı bir küfür savurdum. Motordan indim. Anahtarımı ve telefonumu cebime koydum, kaskıda motorun üzerine.
Yürümeyen başladım fakat gittikçe kayıpolmuştum. Motordanda uzaktaydım. Boş boş yürürken arkamda ayak sesi dutdum. Arkamı dödüm simsiyah giyinmiş ve maske takmış iki adam vardı. Nedensizce içimde beni
takip ettiklerine dair bir fikre kapıldım. Bir o aralığa bir bu aralığa girdim. Hala arkamdalardıayak sesini duyuyordum. Sinirlenmiştim, birden hışınla arkamı döndüm. Ben döner dönmez adam durdu. Karşı karşıyaydık ellerimi yumruk
yapıp dövüş pozisyonumu aldım. O an şaşırdım çünkü iki dakka öncesine kadar iki kişiydiler. Tam öbür arkadaşın nerede diyecekken arkamdan biri bir bezle ağzımı ve burnumu kapattı. Gözlerim yavaşca kapanıyor, kendimden geciyordum...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gecenin Işığı
AdventureKüçük yaşta önce babasını sonra dört yıl arayla annesini kaybeden Alisa abisi Kuzey ile teyzesinde kalmaktadır. Fakat bir gün fark etmeden bir çete liderini kurtardıktan sonra aşk hayatı abisininki ile tamamen değişir