Slump | Mınsung

1. Slump'ı Kim Yazdı

Jisung

Güneşin parıl parıl parladığı günlerden biriydi yine ben ise hikayemin geri kalanını yazmak için erkenden uyanmıştım. Aklımda hikayenin seyrine güç katacak mükemmel şeyler oluşmuştu ama onları yazmayı beynim istese de ellerim izin vermiyordu.

Ah evet hikaye yazıyordum. Bundan kimsenin haberi yoktu en yakın arkadaşlarımın bile Felix dışında tabi.
Aslında bana kalsa ona da söylemeyecektim çünkü birinin öğrenmesinden çekiniyordum.
İki hafta önce okul kütüphanesinde oturmuş yazarken o kadar dalmışım ki geldiğini farketmemiştim, o da dalgınlığımı merak edip gizlice ne yaptığıma bakmış ve öyle bir çığlık atmıştı ki kütüphaneden kovulmuştuk sonrası zaten malum niye bize söylemedin diye diye tüm gün başımın etini yemiş ayrıca çok beğenerek okuduğunu söylemişti. Ona bir söz verdirdim ne olursa olsun kimseye söylemeyecekti çünkü söylerse hikaye ile beraber ruhum tüm çıplaklığıyla ortaya çıkacaktı ve ben bunu istemiyordum.
Hikayeyi yayınlayalı 20 bölüm geçmişti. Ve ben kendimden milyon tane duygu katarak yazmıştım.

Yayınladığım platform gençler arasında baya meşhurdu okulda bu platformu kullanmayan tek tük kişi vardı onlardan biri de Minho'ydu. Gündüz gece demeden hayallerimi süsleyen, yanında yüreğimin ağzına geldiği, yakışıklı prensim ve çocukluk aşkım Minho.

Zaten o kullanmıyor diye cesaret edip yazmaya başlamıştım. Nerden bilebilirdim ki hikayemin tüm okul arasında popüler olacağını. Yayınladığım ilk bölümden itibaren hikayem okula bomba gibi düşmüştü. Herkes birbirine önerirken yayılıp gitti bana bile önerdiler ki bu benim gururumu okşamıştı. Mahlasım j-one üzerine bir fan hesabı bile kurmuşlardı. Hikayemin editleri yapılıyordu. Baya da tutulmuştu.

Bizim arkadaş grubumuz tam 8 kişi ben, Felix, Minho Hyunjin, Seungmin, Changbin hyung, Chan hyung ve Jeongin bizim namıdiğer altın sekizli. Arkadaşlığımızdan dolayı tamam şaka bu popülerlik tabi ki Kaslı Changbin hyung, yakışıklı prensimiz Hyunjin, Daddy vibe Chan Hyung ve yunan heykeli Minho Hyungdan kaynaklıydı. 4 ü bir araya gelince olanlar oluyordu. Kantine girdikleri an üstüne Meyve suyu döken mi dersin, ayağı takılıp birbir üstüne düşen mi dersin, şakasına birbirine vurarken hızı ayarlayamayıp Osmanlı tokadı atan mı dersin. Şakasız bir keresinde, birbiriyle şakalaşan bir grup vardı bizimkiler içeri bi girdi çocuk hızını ayarlayamayıp arkadaşına öyle bir geçirmişti ki çocuk yüzünde 5 parmak iziyle kantinin ortasında oturup kalmıştı. Günlerce buna gülmüştük.

Ben Felix hyunjin ve seungmin aynı sınıftayız. Changbin hyung, Chan Hyung ve Minho Hyung bir üst Sınıfımızda Jeongin ise bizden bir alt sınıfta buna rağmen hepimizin sınıfları aynı katta bu yüzden takılmamız çok da zor olmuyor zaten hepimiz çocukluk arkadaşıyız. A bir şey söylemeyi unuttum Chan Hyung ve Felix kardeş.

Şu an ne farkettim size bunları yazarken saat baya geçmiş ve ben bir kelime bile hikayeme yazı yazamadan okula gitmek zorunda kalmıştım üç gündür böyle oluyor. Bir türlü yeni bölüm yazıp yükleyemiyorum neyse hazırlanıp okula gitmem gerek.

- anne ben gidiyorum

-tamam oğlum iyi dersler

-öptüüüm

Anneme haber verdikten sonra dışarıya çıktım. Hepimiz aynı mahallede olduğumuz için her zamanki bekleme yerimizde bizimkileri beklemeye başladım. Seungmin ve Hyunjin gecikmişti bir süre daha bekledikten sonra geldiler ve okula doğru yürüdük.

Hyunjin sinirle
" J-one hala yeni bölümü yüklemedi kendimi kesicem artık"
diye hayıflandı. Belli belirsiz bir tebessüm ederken Felix'e yakalandım ona bakan Changbin Hyung da neye baktığına bakarken beni gördü ama bir şey demedi. Diyecek bir şey yoktu çünkü.