Bölüm 3

262 22 8
                                    

"on yıl neredeyse on yıl oldu Ömer! Hangi gizli istihbarattan bahsediyorsun sen ya?"

"O zamanki Demir başsavcı görevlendirmemi yaptı kıvılcım, kimseye söylemememi söyledi. İnan benim için de çok zor bir süreçti."

"Ne kadar zor olabilir? Anlatsana bana ne yaşadın ne gördün ya! Benim çektiğim acıyı çektin mi, sen hiç kendinden bile fazla sevdiğin insanın ölüsüne sarılıp dakikalarca ağladın mı, onu özlediğinde gidip mezar taşına sarıldın mı, haftalarca hatta aylarca o aklına her geldiğinde ağladın mı, yıllarca antidepresan kullandın mi Ömer?"

"Kendimden bile çok sevdiğim kadının beni hemen unutup başkasıyla evlendiği haberini aldım kıvılcım. Yetmez mi?"

Kıvılcım sinirle güler.
"Sen benimle dalga mı geçiyorsun? Ölmüştün sen! Ayrıca hemen unuttuğumu söyleyemezsin sen benim neler yaşadığımı bilmiyorsun. İnan bana ben de çok istedim ölmeyi, senin yanına gelmeyi, denedim. Olmadı..."

Ömer korkuyla kıvılcıma bakar.
.
İzmir/çeşme

Kıvılcım çeşmenin en güzel koylarının, en yüksek tepesinin en ucunda duruyordu. Çıplak ayaklarına batan çakıl taşları bile canını acıtamıyordu kollarını iki tarafa açıp rüzgarla kucaklaştı. Eli karnına gitti
"Ya birlikte yaşayacağız ya da birlikte öleceğiz bebeğim." Kendi kendine mırıldanıyordu.
Kendinden en emin olduğu anda atlamıştı, denizin serin suyu vücuduna değdiğinde sanki aynı anda binlerce iğnenin battığını hissetmişti.
Güçlü dalgaların arasına bırakmıştı kendini, nefesi kesilene kadar orada kaybolmayı diledi. Bebeğiyle birlikte Ömer'e kavuşmayı bekliyordu.
Yarı baygın olduğu anda uzaktan gelen kulaç seslerini duydu, aradan çok geçmeden kendiside suyun içinden çıkmıştı. Hiç bir şey anlamamıştı, bilinci kapanmak üzereydi, tanımadığı biri onu kıyıya doğru götürmüştü, kumların sıcaklığıyla içi ısınmıştı.
Kıvılcımı denizden çıkaran adam hayatını kurtarmaya yemin etmiş gibiydi.
Kıvılcımın daha sonradan isminin emir olduğunu öğrendiği adam Doğru müdahale ederek kıvılcımın daha rahat nefes almasını sağlamıştı.
Kıvılcım kendine geldiliğinde yanında sadece emir vardi, kıvılcıma su uzattı içmesi için ısrar etti. Saatlerce birlikte denizi izlediler. Güneş batıp, hava serinlemeye başlayınca emir kıvılcımı evine götürmeyi teklif etti. Kıvılcım buruk bir şekilde gülümsedi.

"Evim yok ki benim, benim evim öldü. Eğer beni kurtarmasaydın onun yanına gidecektik."

"Gidecek miydiniz, Kiminle?"

"Hamileyim. Öldüğü gün öğrendim."

"Çok zor olmalı senin için ama bu durum.."

"Hayatıma son vermeye değmez değil mi?"

"Aynen öyle."

"Onsuz hayatıma nasıl devam edeceğimi bilmiyorum, ondan önce ne yapıyordum bilmiyorum. Sanki doğduğumdan beri o vardi yanımda, öyle hissettiriyordu bana. Ayrıca bebeğimi babasız büyütmek istemiyorum, babasız büyümenin ne demek olduğunu sadece babasız büyüyenler anlar."

"Ben de çok iyi bilirim babasız büyümenin ne demek olduğunu. Hatta sana bir ortak yanımızı daha söylememi ister misin?"

Kıvılcım kafasını sallar

"Yaklaşık bir yıl önce benim de kız arkadaşım öldü. Neredeyse dört yıllık bir ilişkimiz vardı ve bir ay sonra da nişanlanacaktık."

"Başın sağolsun, eğer özel değilse nasıl atlattın.."

"Emir."

"Nasıl atlattın emir?"

"Atlatamadım. Hatta ilk altı ay çok berbat durumdaydım, antidepresanlar sayesinde uyuyordum. Sonra bu acıyla yaşamayı öğrendim. Çünkü bir yerde yaşamam gerekiyordu."

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: May 26 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

Kıvmer- Ölü KalplerWhere stories live. Discover now