1- yine karşılaşırsak

2.9K 94 19
                                    

Gözlerini araladı, düşünceler hiç vakit kaybetmeden doluştu zihninin her köşesine. Bugün büyük gündü. Vücudunun yorgunluğunun aksine zihni dinçti. Zaten bugün yorgun olmak günü de değildi. Derin bir nefes çekti ve aniden doğruldu yatakta. Bugün kardeşinin en mutlu günüydü, tabii onun da. İçinde bir duygu fırtınası vardı sanki, tüm duygular iç içeydi. Yapılacaklar zihninde bir bir beliriyor, onlar belirdikçe stresi de beraberinde getiriyorlardı. Aylardır beklenen gün gelmişti.

Hemen yataktan kalkıp tuvalete gitti ardından da hızlı bir duş aldı. Altına ispanyol paça bir kot, üstüneyse her zaman giydiği beyaz croplarından birini geçirdi. Saçları hala ıslaktı. Son arananlardan Cesur'u bulup telefonu kulağına götürdü. Uzun uzun çalan telefon sonunda açıldı.

"Heh uyandın mı, ben de seni arayacaktım." dedi Cesur, sesi telaşlı geliyordu. "Uyandım, giyindim bile. Çıkacağım birazdan. Çağla streslidir diye önce seni arayayım dedim. Nerdesin?" Evet Çağla muhtemelen stresten ölmek üzereydi. Onunla konuşmadan önce Cesur'dan durumu öğrenip ona göre bir strateji izlemeyi düşünüyordu. "Sorma hem de ne stres. Son 1 saatte 14 kez aradı. Çiftliğe gidiyorum şimdi, hazırlıkları kontrol edeceğim."

Bugün Çağla ve Cesur nişanlanıyordu.

"Tamam, ben de Çağla'nın yanına geçeceğim. Ters bir şey olursa önce bana haber ver, kızı daha da germe."

Telefonu kapattıktan sonra hızlıca çıktı evden. Birkaç dakikada ana caddeye indikten sonra hemen yoldan bir taksi çevirdi.

Eski evlerinden çıkmış daha merkezi ve eli yüzü düzgün bir eve taşınmışlardı Cesur'la. Ne de olsa ikisi de çalışıyordu ve ellerine onlara yetecek kadar para geçiyordu. Cesur Yaman'ın ona açtığı barı işletiyor, Asi'yse orada sahne alıyordu. Artık mekanın ismi duyulmuş, özellikle onun sahne alacağı günler resmen dolup taşıyordu.

Taksiye biner binmez Çağla'yı aradı. "Çağla, nasılsın güzelim? Her şey yolunda değil mi?" Daha sorarken tedirginlikle cevabı beklemeye başlamıştı bile Asi. "Şimdi kuaför ve makyöz geldi, başlıyoruz. Sen neredesin Asi, geliyorsun değil mi?" Çağla'nın sesi tereddütlü ve bir o kadar da istekliydi soruyu sorarken. "Geliyorum tabii. Siz başlayın ben 15 dakikaya sizde olurum."

Çağla çok ısrar etmişti Asi'nin de gelip onlarda hazırlanması için. Asi hiç istemese de kızın o gün ona ihtiyacı olduğunu bildiği için kabul etmişti. Çağla en kötü günlerinde bile hiç bırakmamıştı Asi'yi. O da onu en mutlu gününde yalnız bırakmayacaktı.

Asi malikanenin bahçesindeydi. O koca heybetli eve bakıyordu son birkaç dakikadır. Kusursuz bir kale gibi görünüyordu. Geçen 2 senenin ardından ilk kez geliyordu Soysalanlar'ın malikanesine. Hem çok tanıdık hem de bir o kadar yabancıydı.

İstese kapıları her zaman açıktı, sayısız kez duymuştu bunu ancak içi almamıştı gelmeyi.

Düşüncelerden uzaklaşarak kapıya doğru yürüdü. Çaldıktan kısa bir süre sonra Ece açtı kapıyı. "Asi Abla, hoşgeldin!" Genç kız tüm samimiyetiyle sarıldı ona. Asi de yüzünde beliren tebessümle karşılık verdi sarılmasına. "Hoşbulduk kuşum!"

Kısa süren kucaklaşmanın ardından içeri adım attı Asi. Hala hiç değişmemiş olan evi incelemeye koyuldu. Sanki hiç zaman geçmemiş, hiçbir şey yaşanmamış gibiydi. Zaman durmuş bu evde diye düşündü.

Ece'nin elini tutmasıyla düşüncelerinden sıyrılıp ufak ve buruk olduğunun anlaşılmadığını umduğu bir tebessüm attı kıza. "Ablam yukarıda hazırlanıyor. Geldiğini görünce çok sevinecek." Gerçekten de öyle olmuştu. Çağla Asi'yi odasına girer girmez kucaklamış, büyük bir coşku ve parıltılı gözlerle karşılamıştı.

AltüstHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin