Dudakların pahabiçilemez, öpesim geldi. [Minsung]

Altında yatmayacağım Minho.

Jisung'un anlatımından;
Lee.. Ne demişti bana? Şaşkınlıkla Minho'nun suratına bakmıştım.. Bana pis pis, sırıtarak bakıyordu. İçimden milyonlarca küfür geçiyordu. Dışıma yansıtamadıklarımı içimde kendi kendime savaş veriyordum. Bu savaşı bitiren şey, makinenin durmasıydı. Korku tünelinden çıktığımızda derin bir nefes vermiştim. Omuzumda bir el hissettiğimde, direkt arkamı dönmüştüm korkuyla. Arkamdaki minik civciv dudak büzmüştü. Felix! Çok tatlı görünüyordu.
"Ne oldu Lixie? Korkuttun beni!" Lix kulağıma yaklaşmış, fısıldamaya başlamıştı. "Hyunjin'le ben gidiyorum, Chan kız arkadaşıyla beraber olacak.. Eğer sorun etmezsen, Minho'yla beraber gidebilir misin?" Nutkum tutulmuştu.. Evet demek zorundaydım, kimseyi bu şekilde rahatsız etmemek için. "Ah tabii! Beraber oluruz onunla." Cümlemi tamamlayamadan omuzumu patpatlamıştı Felix. Yanımdan ayrılırken bakmıştım arkasından. Kafamı diğer tarafa çevirdiğimde yanımda hayalet gibi belirmişti Lee.

Yazarın anlatımından;
Lee Know, Han Jisung'u düşmanı olarak görmüyordu. Sadece annesinin intikamını almak zorundaydı. Bunu Jisung'dan çıkartacaktı. Ama yavaş yavaş yapacaktı. Lee Know Jisung'un belinden tutmuştu. Ji direkt kızarmış, hafif titremişti. Ji Minho'ya sorarcasına baktı. "Belinden tutmam hoşuna gitmiyorsa seni becerirken ne yapacaksın Ji?"
Jisung'un ikinci kez nutku tutuldu. Dilini yutmuştu sanki. Bunu beklemiyordu. Boğazını temizledi, Minho'dan uzaklaştı. Çıkışa hızlıca yürüyen miniği gören Min, ona yapacaklarını düşünerek deliriyordu.

Sonunda eve varmışlardı. Minho'nun evindelerdi. Jisung istemeyerek olsa bile gitmek zorundaydı sorun çıkartmak istemezdi. Minho odasında, Jisung salonda duruyordu. Jisung yukarıdan ani gelen inleme sesiyle ne olduğunu şaşırmıştı. Evet eve girerken kapıda kız bekliyordu, Minho onu beceriyordu. Jisung meraklanmıştı istemsizce.. Ve rahatsızlık duymuştu. Ayağa kalkmış, merdivenleri kullanarak odanın kapısının önüne çıkmıştı. Kapıyı tıklatmıştı. Min sert ve derinden çıkan sesiyle konuştu. "Ne oluyor Jisung? Sen geleceksen kızı kovayım ha?" Sırıttığını ses değişiminden anlayan Jisung ona yanıt verdi. "Ah almayayım Min! Başka insanların değdiği vücudun bana değmesi hoş olmaz! Asla altına yatmayacağım aklından çıkar bunu." Diyerek sinirle aşağıya inmişti Jisung.

Derin bir nefes almıştı Ji. Ne yapacağını bilmiyordu. Evden çıkıp gitse, babası karşısına çıkacaktı. Babasına güvenmiyordu, onun kolunu sıktığından beri.. Bunu nasıl yaptığını hâlâ anlamamıştı minik Jisung. Yerinde öylece oturup bekledi.

Minho'nun ağzından:

Kızı evden yollamıştım. Altımda sadece boxerla odadan çıktım. Jisung'a baktım. O da bana bakıyordu. Gözlerinin dolduğunu görmüştüm. Küçümsercesine bakıyordum.

"Ne oldu Ji? Yoksa korkuyor musun?"

Yazarın ağzından:

Jisung çok korkuyordu. Belli etmemek için elinden geleni yapıyordu. Yavaşça ayağa kalktı, gözlerine baktı ve söyledi.

"Gitmek istiyorum."

Kapıya yaklaşırken Minho onun bileğini tutmuştu. Sıkıca tuttu, sıkıydı.

"Bir yere gitmene izin vermedim Ji."

Jisung bileğini hızlıca çekip Minho'ya tokat atmıştı. Göz bebekleri büyümüştü Jisung'un ne yaptığını sonradan idrak eden küçüğün karşısındaki koca adam deliler gibi sinirlenmişti. Jisung'u duvara tek bir hamlede yapıştırıp gözlerine baktı. Gözleri neredeyse ateş çıkartan koca adam Jisung'a bakarak sırıttı.

"Sen çok kaşınıyorsun Ji."

Jisung nefes bile alamamıştı, aniden nefesi kesilmişti. Kendine geldiğinde büyük bedene baktı.

"Benden ne istiyorsun?"

Minho biraz sakinleşmişti. Jisung'un çenesini yavaşça kavrayıp kendisine bakmaya zorladı. Sırıttı, pislik gibi sırıttı.

"Benimle bir gece geçirirsen katilin olmayacağım, bunu ister misin?"

Jisung şaşkınca baktı, idrak edemedi. Jisung Minho'yla olacak mıydı?