UNUTMAK

47 5 5
                                    

Unutmak. Öncelikle neyi unutmak diye sorabilirsiniz ? bir cismi mi, güzel bir manzarayı mı, göz alıcı derecede hoş olan bir rengi mi, yediğiniz en güzel yemeği mi, yoksa bir insanı mı ?. Bunu okuyan herkesin cevabını tek tek duymak isterdim ama çoğunluğun vereceği cevabı az çok tahmin edebiliyorum. Bir insanı unutmak dışında saydıklarımın hepsini kolaylıkla unutabilirsiniz belki de, belki de sizin için bunlar o kadar önemli değildir. Ama insan en çok kendisinde iz veya yara bırakmış olan bir insanı unutamaz ya da unutmakta zorlanır en azından unutmayı başarabilenler varsa. Önemli olan bir diğer detay ise unutamadığımız insanı hangi duygular üzerinden unutamıyoruz? acı mı, korku mu, keder mi, yoksa yaşanıldığı takdirde dünyanın en tesirli ve iyileştirme gücüne sahip  ilacı olan ama yaşanmadığı ya da yarıda kaldığı takdirde dünyanın en acımasız zehri olan aşk duygusu mu?. Eşi benzeri görülmemiş her gün azar azar insanı yiyip bitiren bir zehir. Peki bir insanı unutmak için ne kadar bir süre gerekir? 5 hafta ? 2 ay? 1 yıl ? 5 yıl ? ne kadar bir süre zihninden ve yüreğinden silmeye yeter?. 1 yıl yeterli bir süre dersek yıllar sonra herhangi bir yerde bir şehirde veya bir sokağın başında onu gördüğümüzde hiç bir şey hissetmemek midir unutmak ? yoksa ilk gün olduğu gibi aynı şekilde kalbinin yerinden çıkacak gibi olması mı aynı duyguların yeniden alev alması mıdır? Kimilerine göre tüm bunların hepsi yani bir insanı unutmanın kolay olmadığı düşüncesi saçma gelir onlara göre unutmak çok kolay bir şeydir ve söyledikleri klişe şeylerden biri kafada bitirmek önemli demeleridir. Kendi yazdığım şiirden bir örnek vermem gerekirse;  Nasıl unutayım ki varlığını? zihnimden düşsen sen, oradan tekrar kalbime tutunur sözüyle unutmanın sanıldığı kadar hiç kolay bir şey olmadığını gözler önüne sermeye çalıştım. Bir insanın hayatının herhangi bir döneminde bir insana karşı tattığı aşk duygusu saf duygular içerisinde kaldığı sürece belki de hayatının sonuna kadar unutamayacağı bir hatıradır. Özellikle de gençlik yıllarında bu duyguyu tatmışsa. Hani bir laf vardır, kiminle yaşlanırsan yaşlan gönlündeki kişi ile ölürsün diye. Şahsi fikrimi söyleyecek olursam; Aşk duygusu ile sevdiğin bir insanı özellikle de bir şey yaşanmadan tozlu hatıralarda kalmışsa üzgünüm ama unutmanın bir yolu yok. Sadece yüreğinde onunla yaşamayı öğrenmek vardır. Gözünün önünde yoktur ama gönlünde onu taşıyarak yaşamayı öğrenirsin. Gözleri, yanakları, dudakları ve yüzü hiç bir zaman yüreğinden silinmez. Ona karşı yüreğin her zaman ateş olmayı bekleyen bir közdür ateş sönmüştür ama közler için için tütmeye devam eder. Belki bazı zamanlar , hatıraları düşünmek sonucunda yoğun duygular eşliğinde közler yanmaya başlayabilir ancak kabullenmişlik duygusu ile eski köz haline geri döner. Söylemek istediğim yüreğindeki ateş ona karşı hiç bir zaman sönmez için için yanmaya devam eder. Bir gencin yakın zamanda yaşadığı bir durumu konuşacak olursak; 21 yaşında bir genç bir akşam gittiği konserde bir kızı görür görmez daha önce hiç hissetmediği duygulara kapılmıştı bulunduğu ortamı unutup yalnızca gördüğü kıza odaklanmıştı. Gence göre kız da bir çok kez arkasına dönüp gence bakmış ve göz göze gelmişlerdi. Genç bunun karşılıklı bir etkileşim olduğunu düşünmüş ve aşk olduğu kanaatine varmıştı. Genç gördüğü bu kıza karşı bir adım atamadan konserden ayrılmak zorunda kalmış ve ismini bile   bilmediği bu kızın kim olduğunu merak etmeye başlamış ve bu kızın aklından çıkmayacağını anlamıştı. Bu gencin yaşadığı duruma bakarsak, kızın ismini bile bilmiyordu aralarında hiç bir konuşma geçmemiş sesini bile duymamıştı hissettiği duygular yalnızca 1-2 dakikalık bakışmaktan ibaretti. Ama ortada gözler diye bir gerçek vardı genç o kızın gözlerini görmüştü bir kere. Gerçi ilk görüşte aşk kavramı çoğu kişiye göre olmayan bir şeydir ve hala tartışılır. Bu durumdan yola çıkacak olursak, hayatımızın herhangi bir yerinde bu genç gibi bir konserde veya bir sokakta yürürken ya da bir toplu taşımada ilk kez gördüğümüz sesini duymadığımız ismini bile bilmediğimiz birine karşı böyle duygulara kapılırsak ertesi gün onu unutur muyuz? oysa gence göre o kızın yüzü ve konserde yaşadığı o sayılı saniyeler hayatının hiç bir evresinde aklından silinmeyecek. Peki böyle birini unutabilir miyiz? yoksa hayatımızda hiç bir zaman aklımızdan silinmez mi? yorumu size bırakabilirim. Herkes sevdiği kişi ile dilediği hayata sahip olsaydı aşk kavramı olur muydu? belki de aşkı aşk yapan acı çekmek, hasret kalmak, ismini bile bilmediğin birini yıllarca gönlünden atamamaktır. Belki de gözlerini , dudaklarını, yüzünü ve tüm benliğini kendinden bir parça gibi usanmadan taşımaktır. Belki de aşk inadına onu gönlünden, zihninden ve ruhundan atamadan onunla bir ömür yaşamayı bilmektir.


UNUTMAKWhere stories live. Discover now