~♡☆~
Sonunda o 2 gün geçmişti ve kamp günü gelmişti ister istemez felixte bende heyecanlıydık. Sabah saat 5 buçukta alarmla uyandım ve sonra hemen bi bavul hazırladım o zamana kadar saat 6 olmuştu ve 2 gün içerisinde Hoca okulda bize şunu söylemişti "kampa gittiğimizde orada 1,5 hafta kalacağız."
O yüzden yanıma çanta değilde orta boy bi bavul almayı tercih etmiştim.
Bi şeyler yiyip hazırlandım derken saat geçmişti ve hızla yetişmek için gerekli her şeyimi alıp okula gittim.Okula gittiğimde çimlerin orda minho ve felixi gördüm. Yanlarına gittiğimde ikisininde mutlu olduğunu gördüm ve benimde yüzüme istemsizce bi gülümseme oturdu.
"Servisler birazdan kalkacakmış hadi binelim" Dedi minho.
Bizde bir şey demeden gidip servise yerleştik servis çok küçük değildi hatta büyüktü bile rahattı.~♡~
2 saatlik yolun ardından kamp alanına yani ormanın ortasına varmıştık herkes indikten sonra çadırları gösterildi. Bizde bizim çadırı bulup içine girdik büyük,ferah ve çok rahat bi çadırdı yani rahatlıkla yatabilirdik, oturabilirdik. Bavullarımızı ise çadırlarımızın yanındaki bize ayarlanan minik kabinlere yerleştirmiştik
Çadıra sadece ihtiyacımız olan şeyleri almıştık ki felixin elinde bi tencere görünce gözlerim hafif açıldı ve şaşkınlıkla sordum "felix tencereyi napıcaksın burda kanka iyi misin?!"
Felixte hiç beklemediğim bi cevap verdi.
"Sarma var içinde sarmaaa kimsenin haberi yok toplanın yiyoruz hadi"
Bi yandan tencerenin kapağını açtı ve mis gibi kokular Etrafa yayıldı. Ağzım açık şaşırmış bi şekilde felixe ve elindeki tencereye bakakalmıştım ki minhonun şöyle bi şaşkın sesini duydum "nE-!?" Ardından devam etti "felix sen şaka falan olmalısın nasıl getirdin onu buraya" diye şaşkınlıkla bi soru daha patladı ortaya. Ben hala tenceredeki sarmalara şok içinde dalıkken felix cevap verdi.
"Çantama koydum hocalar da bakmadı kimse görmeden getirdim"
"Sen cidden şaka olmalısın" diye devam ettim ve felixe baktım.
"Hadi yesenize artık"
Olduğumuz yere çökerken felixte tencereyi ortaya koydu ve çantasından çatallar Çıkarttı.
Üçümüzde yerde bağdaş kurmuş üçgen şekilde oturuyorduk ve ortamızda da sarma dolu tencere duruyordu.Minho bir tane sarma yuttuktan sonra bana bakarak "jisung bu gün iyice konuşkan olmaya başladı bakıyorum ki" Dedi. Bende istemsizce yüzümde bi tebessüm oluşturdum. "Alıştım diyebiliriz."
Herkes biraz sarma yedi ve kendi halinde çadırda takılmaya başladı aradan 1-2 saat geçti ve Hoca herkesi ortak buluşma yerine çağırdı orda kütükler vardı çember halindd oturulması için ve ortasında da ısınmak için bi ateş.
Oraya gittiğimizde üçümüzde yan yana oturduk. Ben felix ve minhonun arasındaydım. Hocalar oranın biraz ilerisinde olan bi yerde oturuyorlardı bütün öğrenciler ise bizim buradaydı.
Öğrencilerden bir kız herkes duysun diye biraz yüksek seste şöyle bi fikir sundu; "Hep kamp yapanların bi adeti olur ya böyle toplandıkları zaman korku hikayesi anlatırlar"
Ordan adını bilmediğim bi çocuk ise şöyle dedi "eğer çok istiyorsanız benim burası hakkında bildiğim güzel bi şey var ve korkunç"
Herkes anlatması için sessizleşti ve o çocuğa odaklandılar. Çocuksa anlatmaya başladı.
"Duyduğum bi şeye göre önceden burası bi köymüş ve burada yaşayan lanetli kadın varmış ona lanetli demelerinin sebebi ise herkes o kadından korkuyormuş çünkü ruh hastası gibi bi şeymiş kendi kendine sırıtıp durduk yere çığlık falan atıyormuş ve geceleri durmadan köyden olmayan birilerini eve çekip öldürüyormuş, kadın ve evi ölü kokuyormuş, köyden birisi onunla konuşmaya kalkıştığında ise ölene kadar başına kötü şeyler geliyor ve en sonunda ölüyor, kadın böyle olduğu için onu öldürmeye çalışmışlar ama hep o talihsizlikler o insanları bulmuş ve o insanlar ölmüş kadın uzun süre sonra ağaca kendini asmış ve cesedini bulduklarında ise vücudu titriyormuş ve kahkaha sesleri geliyormuş ona bakan insanlara kadını burda bi yere gömmüşler ve bütün evleri yıkıp terk etmişler zamanla da ormana dönüşmüş hala o kadını rahatsız edenleri ve onun hakkında konuşanlara ruhu musallat oluyormuş deniyor ama doğru mu yalan mı bilmiyorum hikaye bu" Dedi Ama bu hikaye çoğu kişiyi korkutmuş olacaktı ki herkes birbirine yaklaşmıştı ki bende gerçekten korkmuştum tüylerim diken diken olmuştu, sırayla minho ve felixe baktığımda ise minhonun korkmadığına ve felixin ise sadece ürperdiğine şahit olmuştum.
Uzun bi sessizlikten sonra Bi Hoca yanımıza geldi ve saatin 1 olduğunu artık çadırlara gidip uyumamız gerektiğini, bu kadar sohbetin yeteceğini söyledi. Bizde hocanın dediğini yaptık ve çadırlarımıza döndük.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
bilmem beni sever misin?...
FanfictionOkulda herkesin tanıdığı minho okulun yeni sessiz çocuğunu merak eder fakat hayranları ona izin verecek miydi?