Sonsuzluğun Mavisi

Sonsuzlugun ilk ânı

Karanlik, sessizlik ve huzur gerçek olamazdi değil mi bu? Huzur kelimesi sağolsun benden kilometrelerce uzakta duruyordu. Ve alarm sesi..Saat 7.45 hazirlanmak için tam kirk beş dakikam vardi mâlum herkeste olan dert 'okul' Küçük bir yerde yasamanin dezavantajı olarak küçük bir liseye gidiyordum ama acikcasi pek de şikayetçi sayilmazdim bundan sonuçta ne kadar az insan o kadar az problem değil mi?
Her gün ki gibi tişört ve kot pantalon kombinimi giydikten sonra mutfağa kahvalti yapmaya gittim ve aylardan sonra ilk defa annemi mutfakta kahvalti hazırlarken buldum. Çok fazla sasirsam da bunu ona belli etmemeye calistim çünkü durumu hassasti biliyordum. Neden mi? Tam alti ay önce annem ve babam çok saçma bir nedenden ötürü tartistiktan sonra babam evden cikar ve bir daha da geri gelmez. Anneminde benim de onu son görüşümüz olur bu. Babama ne olduğu konusundaysa en ufak bir bilgi yok sadece arabasi evimizin ordaki yüzlerce derelerden birinin kenarında bulundu. Sizde ayni şeyi dusunmeyin nolur benim babam intihar etmez bu imkansiz ufak bir tartismadan ötürü intihar eder mi bi insan? Her neyse iste annem bu olaylardan sonra kendini tam anlamiyla kapatti hicbir şeyle ilgilenmedi sonuç olarak rolleri degistik ve ben bir anda babamin kaybolmasıyla kocamaan bir kiz oluverdim bu yüzden de iste huzur benden oldukça uzakta.
"Gunaydin" dedim anneme yuzumde hafif bir gulumsemeyle tepkisinden korkuyordum hala ayni miydi yoksa duzeliyor muydu. "Gunaydin" dedi o da tebessümle iyiye işaretti degil mi bu yavaş yavaş duzelecekti annem. Sonunda çok şükür Allahim birşeyler yolunda gitmeye baslayacakti. Annemle başka sohbet etmeden kahvaltimi yapip ciktim evden içimde bugunun iyi geçeceğine dair bi umut belirmişti. Ta ki okulun kapisindan girip Onu görene dek.. Kimi mi? Üç yillik platonik aşkım Mert. Onu her gördüğümde içim çok tuhaf oluyordu aslinda denildiği gibi kelebekler falan yoktu midem de ama gözlerimi alamiyordum ondan ve karsi konulmaz bir çekim hissediyordum Ona e bu durumda bu ask değil de neydi. Her zamanki gibi o beni görmeden ben yoluma devam ettim ve 11-A yazan sinifin önünde bizimkileri gordum. Can dostum güzel insan Naile ve nasi olup da iyi anlastigimizi bir turlu cozemedigim Sevgi. Naile dediğim gibi canimdir benim çocukluk arkadasim ve bana çok benzer onun zeytin tenini saymazsak tabii. İkimizde normal boylarda kivircik sacli kocaman gözlüyüz. Sevgi ise bizim tam tersimiz sarisin uzun boylu ve dümdüz saclidir simdi neden nasi anlastigimizi bilmiyorum dediğimizi anladiniz mi kiz resmen bizim yanimizda Adriana Lima gibi depresyona girmek için alin size bir sebep daha. Kisaca selamlastiktan sonra sinifa girdik ve eziyet raund bir başladı ilk ders Geometri. Çinlilerin insanlara işkence etmek için o kadar uğraşmasina gerek yokmuş aslinda sabahin dokuzunda geometri anlatsalarmis öyle şeylere hic gerek kalmazdi yani. Her neyse dört saatlik işkencenin ardından öğle arasi ve ben Mert'imi gorecektim ah her ne kadar onun benim Mert'im olduğundan haberi olmasa da. Yemekte bi tost ve meyveli maden suyu aldıktan sonra her zamanki masamiza geçtik Mert ise tam carprazimiza oturdu o benden bir yas büyüktü fiziksel özelliklerine gelecek olursak uzun boyluydu aslinda 1.80 vardır herhalde ama onun dişinda göze çarpacak bir özelliği olduğunu söyleyemem hatta gozlukluydu bile ama gözlük bir insana ancak bu kadar yakisabilirdi. Zayifti hem de oldukça zayifti ona sarildigimda kollarim herhalde sarardi onu tamamen hayali bile o kadar güzel ki. Ben bu dusuncelere dalmisken birden Nailenin dürtmesiyle kendime geldim ve kafami kaldirdigimda Mertle göz göze geldim gerçek miydi bu yoksa bana mi bakiyordu. Gulerek kafasini çevirdi ama ben agzim acik hala bakmaya devam ettim bu halimden de Sevginin dürtmesiyle kurtuldum 'Agzinin salyalarini topla istersen ha Ece göle cevirdin kantini' demesiyle kendime geldim. Acaba neden bakmisti bana simdi bu sorular bütün gün içimi kemirecekti. Ne olmuştu da bunca zamandan sonra onun dikkatini cekmistim üstelik hiçbir şey yapmiyorken.