Görünüşüme bakmayın
İçim ölü artık!!!!Hani kimseye zararın yoktur ama!!
Sen ziyan olmuşsundur ya öyle işte ben ziyan oldum!!Ne gece bitmişti ne zaman geçmişti öylece yarı çıplak uzanmış boş tavana bakıyordu Rojda öylesine kurban gibi sabah kesilecek fermanı için bekliyordu göğsünü daraltan nefesle yerinden doğrulanmıştı uzun süre kapıya baktıktan sonra dolaptan çıkardığı pijama takımı giyip kendini odanın dışına atmıştı
Ağır aksak adımlarla konağın en yukarı balkonuna gidiyordu artık herşey onun için bitmişti yarın gelin olup gidecekti bu konaktan artık çakırbeyli değil urazoğlu olacaktı canını en çok yakanda buydu en sonunda merdivenleri arkasında bırakıp çıkmıştı hafif sert soğuk esen rüzgarı yüzünde hissetmişti bilemezdi ki asıl gerçekten yarın cenazesi olacağına herşey den habersiz öylece duruyordu
Yüzüne uçuşan saçlarını eliyle arkaya atmıştı içini titremişti yavaş yavaş gözyaşları firar etmeye başlamıştı ne acısı nede ağıttı kesilmişti Rojdanın
Kimsenin duymadığı işitmediği ağıt vardı içinde
Fırtınlara kıyametler kopuyordu ama sesi çıkmıyordu çünkü o kanadı kırılmış kuştuKanatlarını kırmışlardı!!!!
Artık saat ve zaman su gibi geçmeye başlamıştı yavaş yavaş güneşin doğuşunu izliyordu Rojda!!!
Ne güzel demi sanki hayata tekrar ben burdayım dercesine hergün yeniden Doğan bir güneşi izlemek nede güzeldi ama o güneşin bile sıcaklığı bana buzdu içimi kesen gözlerimi keskinleştiren buzdu
Mardin hayaller şehir değildi Mardin benim hayallerimin katiliydi saçma sapan sırf birileri sevdi için diğerini yakan bir Mardindi!!!
Hayallerimi benden alanların!!
Hayallerinde ahım varr!!Bu Mardin bana!!!
Bir gençlik??
Bir sevda??
Bir hayall borçluydu benden aldığı herşey geri verecek bir umut var Mardin bana borçlu!!
Artık yavaş adımlarla merdivenden inmişti Rojda herşey ona kabus gibi geliyordu birazdan uyup herşey kabustan ibaret olmasını istiyordu derin nefesler alıp odasına girmişti anılarıyla rohşatla vedaşlama zamanı gelmişti bu odayı ebediyen kapatma zamanıydı onca resimleri alıp büyük siyah kutuya koyup ona ait olan herşeyi o kutuya koymuştu derin nefesler alarak
Başını tepeye kaldırıp derin derin nefes alarak koyuyordu kutuya oysaki ne günlerdi ne güzellerdi hayalleri umutları vardı onunla nede koymuştu rojdaya acısı sevdiği adamı bir kutuya kapatmak
Aklında delice sorular vardı ardı arkası kesilmeyen sorular vardır gerçekten rohşat seviyor muydu onu?? Annesi haklı mıydı sevseydi yapar mıydı bişey yapardı tabi seven ne yapmazdı ki seven her koşulda onunla var olmak isterdi onu canı pahasına ne olursa olsun korur inanırdı ama rohşat yapmamıştı ilk engelde kaçmıştı sevdasından...
Ve artık sabah olmuştu herkes uyanmıştı annem elindeki tepsiyle kapımı çalmıştı
Girebilir miyim rojdam "dedi ağlamaktan kısılan sesiyle kendimi toparlayıp
Gel daye" dedim onu üzmekte beni kahrediyordu elindeki kahvaltı tepsisiyle girmişti acı tebessümle
Bişey Yemen lazım güzel kızım gelinlik giyeceksin güçsüz düşme"dedi başını hayır anlamıyla gözlerim dolu dolu sallamıştım kabul etmek çok zordu ama annemi kırmakta istemiyordum yanıma oturan annemin elindeki tepsiyi alıp yemeğe başlamıştım azıcık atıştırdıktan sonra hüzünlü çıkan sesimle