IM YOUR VALENTINE
ÇEVİRİ; BETRİSS
Kyungsoo, sevgililer gününü pek umursamıyordu -yalan- Bunun yanında, insanların ondan hoşlanmadığı söylenemezdi çünkü, bütün kızlar ve erkekler ona çıkma teklifi ediyordu. –kibarca onları reddediyordu-
Aslında onun istediği tek bir kişi vardı ama o kişide onu abisi gibi görüyordu. Bu Kyungsoo için çok sinir bozucuydu.
***
-ÖNSÖZ-
Jongin birilerine abayı yakmıştı.
Jongin'in, birine âşık olduğu duyuldu ve bu haber bütün okula yayıldı. Jongin âşık olduğu kişi yüzünden kalbinin battığını hissediyordu.
Kelimeleri sert ve kendinden emin çıkmalıydı ama bunun tam tersi olmuştu.
"Aptal aptal konuşma Shijuk!"
Zorba çocuğun kartı açıp yüksek sesle okuması ağır çekimde olmuş gibiydi.
"Sevgili Kyungsoo, uzun zamandır birbirimizi tanıyoruz değil mi? Tanıştığımızdan beri, benim için ne ifade ettiğini biliyor musun bilmiyorum. Bu yüzden sana yazarak anlatmak istedim. Sende biliyorsun ki, benim kelimelerle aram pekiyi değil."
Kyungsoo? Kyungsoo?
O mu?
Hoşlandığı çocuk Kyungsoo mu?
Bekle bir dakika! Jongin'in hoşlandığı çocuk Kyungsoo mu?
Onun kime âşık olduğunu gerçeklik kazandığında, onu şuana döndüren alaylı kahkahayı duymasaydı; muhtemelen çığlık atacak, sevinçten zıplayacaktı.-BÖLÜM-
Iyy, Matematik!
Kyungsoo ağır ağır iç çekerek saate göz attığında, bu eziyetten sadece on dakika geçmiş olduğunu fark etti. Dayanmak zorundaydı.
Doğrusu, çok-çok karmaşık sayıları yerine koymak ve arkasından formüllerle uğraşmak için pekte istekli değildi. Buna rağmen günün tadını çıkarmalıydı.
Yine de her konuda iyi olmak ve her konuyu sevmek zorunda değildi.
Kaburgasını dürten dirsek, onu gerçeğe dönmesi için sarstı. Nezaketle yerine oturan dostu –maalesef ki- Kim Minseok'tan başkası değildi. Gözlerini ona çevirdi ve sorarcasına kaşlarını kaldırdı.
"Hey, bu öğle yemeğinde seninle bir şey konuşmak istiyorum..." Son gelen fısıldadı.
Burnunu kırıştırdı. Kyungsoo ise hızla, tahtadaki xli problem veya her neyse onunla uğraşan öğretmeni kontrol etti.
"Bu konu hakkında bekleyemez miyi-"
"Bay D.O, bir şey varsa sınıfla da paylaşmak ister misiniz?" Öğretmen onun adını çağırarak söylediğinde, Minseok'a kaşlarını çatıp ezik bir gülümsemeyle öğretmene döndü.
"Hayır, Bay Lee. Üzgünüm." Özür dilediğinde, Bay Lee sert bakışlarıyla birlikte az önce anlattığı yerden sordu.
"O zaman, X durumunu sınıfa anlatmak ister misiniz?" Önünde bulunan denkleme bakarak, söylemişti.
"Um, X... 24,73.." dediğinde, sınıftakiler gözlerini irice açarak ona baktı çünkü doğru cevabı vermişti.
"Evet, doğru. Fakat lütfen, konuşmalarınızı sınıf dışında yapın." Azarlarcasına söyleyip sınıfa geri döndü.
Kyungsoo onun söylediklerine göz devirdi ve bu sıkıcı dersten bir an önce kurtulmayı diledi.
Sanki biri aklını okumuştu.
Sınıfa biyoloji hocası girdi. "Merhaba, özür dilerim dongha-eehm... Bay Lee." Kyungsoo ve Minseok, Bay Lee'nin kızarmasını görünce göz kontağı kurup kıkır kıkır güldüler.
"Um, endişelenmeyin. Endişelenmeyin. Nasıl yardımcı olabilirim?" hafif kekeledi.
"Şey, şuan eğitim personeli ile ilgili bir sorun var. Bayan Kim gelemeyecek. Personel başkanı, yani sen..."
"Tamam, ben halledeceğim." Bay Lee sınıfa döndü ve genişçe baktı.
''Tamam, çocuklar sayfa 53'teki 3 soruyu yaparsanız gidebilirsiniz.'' Hızlıca söyleyip çıktığında bağımsız değişkenler için yer bırakmadı.
Sınıftan çıktığı an, sınıf rahat bir nefes aldı. Kyungsoo sayfadaki sorulara göz gezdirdi çünkü iyi öğrenci olmak bunu gerektirirdi, fakat biri onu böldü.
''Tahmin ediyorum ki öğle yemeğinde söyleyeceğimi şimdi konuşabilirim? Nasıl söyleyebilirim bugün Jongdae'ye randevu teklifi edebilir miyim? ''Minseok geçen seneden beri okulun muzip çocuğuna âşıktı. Çocuğun troll gözleri onun kalbine işliyordu.
Kyungsoo'ya göre, Kim Jongdae'nin hoşlantısı zamanla büyümüştü hatta Minseok'a âşık bile olabilirdi. Belki de şakaları onun dikkatini çekmek için yapıyordu, ona hayran bırakıyordu ama Minseok onun bu tavırlarını görmemişti.