23

4 0 0
                                    

Jinwoo: Ne söylemek istiyordun?

İşte tekrardan sarmıştı, o anlamsız ve tuhaf his. Eun, sıcaklamış ve gergin hissediyordu.

Eun: Nasıl diyeceğimi bilemiyorum.

Nefes aldı ve devam etti.

Eun: Beni ilk defa görüyor olabilirsin. Ama seni seviyorum.

Çocuk ona açılmasını bekliyordu. Eski sevgiliside öyle yapmıştı. Onu Eun gibi çağırmış ve açılmıştı.

Eun: Eğer kabül etmek istemiyorsan anlarım ama bir şans verip biraz vakit geçirebiliriz, değil mi?

Eun çocuğun düşünmesi için biraz bekledi. Çocuk ela gözleriyle Eun'a bakıyor ve cevap vermiyordu.

Eun: Sanırım bu hayır demek? Öyleyse ben gidiyorum. Vaktini aldığım için özür dilerim.

Sırtında olan çantasını düzeltti ve arkasını yavaşca döndü. Belki yavaş hareket ederse bir cevap alabilirdi. Kırıcı olsa bile.

Jinwoo: Peki, seninle deneyebilirim. Sanırım...

Cevap vermişti. Onunla ne kadar deneyecek olsa bile sevinmişti, Eun. Aşk böyle bir şey miydi? Böyle saçma ve küçük şeyde sevindiren türden miydi?

Eun kafasını yavaşca sarışına çevirdi.

Eun: O zaman yarın görüşürüz! Şans verdiğin için teşekkürler!

Sıcak bir gülümseme sunmuş ve koşarak ayrılmıştı oradan. Heyecanlıydı, hemde aşırı heyecanlıydı. Kalbı küt küt atıyor, nefessiz kalmasına yardım ediyordu. Ama arkasında bıraktığı çocuğun tepkisine bakmamıştı. Yavaşladığında az önce ayrıldığı yere doğru baktı. Çocuk arkasını dönmüş geldiği yöne doğru yürüyordu.

Eun: Çok heyecanlıydı!

...

Kapının yavaşca açılmasıyla hızla içeri daldı Eun. Bu büyük gelişmeyi ekip üyelerine bildirecekti. O kadar yakın sayılırlardı. Birde ekiplerdi. Anlatsa sorun olmazdı, sanırsa?

Felix'le Hyunjin'in evine hızla gezerek koltuklardan birine oturdu. Evi önceden gezmemişti ve ev fazla büyüktü.

Felix: Beğendin mi?
Eun: Elbette! Burası çok büyük ve güzel.

Felix sıcak bir gülümseme sunarak Eun'un yanına geçmişti. Hyunjin tekli koltuklardan birinde otururken elindeki telefondan gelen sesler oyun oynadığını ele veriyordu.

Eun

Eun: Diğerleri ne zaman gelirler?
Felix: Hyunjin haber vermişti. Birazdan gelirler herhalde.

Kafamı geriye doğru atarak gözlerimi kapatmıştım.

"Eun."
"Efendim?"
"Onunla olmanı istemiyorum."
"Onun yanındayken yer değiştirmezsen bir şeycik olmaz. Hem neden olmayayım? Seviyorum onu."
"Sevmedim onu, istemiyorum olmanı."
"İstemediğini anladım. Aynı bedendeyiz ve ben istediğim kişiyle olabilirim. Lütfen anlayışla karşıla."
"Bak bir bildiğim varda istemiyorum. Sen bir katil sayılırsın. Duygularına kapılarak ekibi tehlikeye atmamalısın."
"Yeon, yeter. Ben senin yüzünden katil oldum. Bırakta kısa sürsede sevdiğim kişiyle olayım."
"Bu yüzden sana sinir oluyorum!"

Yeon'un yankılanan sesiyle gözlerimi hızlıca açmış, kulaklarımı kapatmıştım. Şansıma Hyunjin mutfağa giden Felix'in peşinden gitmişti. Gerçekten şanslı sayılır mıyım acaba? Oflayarak kafamı bedenimi eski pozisyonuma bıraktım. Fazla sorumluluğum vardı. Çoğuda Yeon yüzündendi. Ben ne yaşamıştımda içimde ikinci kişilik oluşmuştu? Sevdiğim kişilerin ölümü ikinci kişiliğe yol açacak türden miydi? Neyse, sorun yok. Bugün birine açıldım ve deneyeceğim. Mutlu olmam gerekiyor değil mi? Peki, neden değilim?

iyi iş // StraykidsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin