"Bu daha başlangıç, siz birde asıl oyunu görün."
"Özür dilerim Izgı, çok özür dilerim."
" Neden özür diliyorsun Anson, sen bana ne yaptın ki."
" Özür dilerim kraliçem, sen ve diğer kraliçeler yüz yıllar boyunca değersiz görünüldüğü için özür dilerim."
" Tamam, diz neden çöküyorsun ki. Affettim ben seni."
" Affettin mi sahiden ?"
" Affetim Anson, merak etme affettim."
" Ama çok üzgün görünüyorsun?"
" Yorgunum ya, o yüzdendir. "
"Dur bekle ! Ben seni mutlu edicem. Burada bekle sakın bir yere kıpırdama olur mu ?"
"Tamam bekliyorum..."
4-5 dakika sonra
" O merdivenlerden inen Anson mu bana mı öyle geliyor?" diyordu Zeynn. Ama gülmekten neredeyse karnı yarılacaktı.
" Aldırış etmeden merdivene baktım ve gözlerim yerinden çıkacak gibiydi. O Anson'un üzerindekiler neydi öyle? Bale kıyafeti miydi onlar? Anson ve Bale? Akılalmaz ikili."
" Bak, Izgı seni güldürmek için girdiğim hallere bak bir kerecik güler misin lütfen? "
Krallar ve kraliçeler olarak toplanmıştık ve neredeyse herkes gülmekten ölmek üzereydiler.
" Yahu tamam güldüm işte." diyip sahte bi gülüş gösterdim ona karşı.
" Bak, bak şimdi şuna bak." diyip etrafında bale yaparcasına dönemeye başladı. Parmak uçlarında dönerek iki elini havada bale yaparcasına birleştirdi. Hatta direkt bale yapıyordu. Ama içimden çok gülmek geliyordu. Arada kaçamaklar bile atmış olabilirdim.Kraliçem.. Uyanın kraliçem.. Gözümü açtığımda karşımda hizmetçi duruyordu. " Kraliçem.. Bakın size kahvaltı getirdim, hadi kahvaltınızı yapın ardından da üstünüzü giyinip aşağıya inin, Kralım sizi bekliyor. " dediğinde başımı salladım. Ve hizmetçi odadan çıktı. Bende biraz daha yatakta yatıp güzelce bir esnedikten sonra kahvaltımı yaptım ve hazırlandım. Üzerime beyaz, boyu uzun ve kısa kollu sade bir elbise almıştım. Aşağıya indiğimde Anson beni bekliyordu. " Hayır, tüm Kral ve kraliçelerin önünde bale yapan Anson gerçek değil. Hayır hayır. " diye içimden geçiriyordum. Anson " noldu?" diye sorduğunda " hiç " dedim ama yemedi. " bana bakarak delicesine sırıtıyorsun da, niye?" Anson diyene kadar ona bakarak delicesine sırıttığımın farkında bile değildim.
" Yok birşey Anson, uzatma. Ee sen beni buraya neden çağırdın?"
" Unuttun mu? Bugün önemli bir toplantı var ama dışarıda." yine mi diye sormadım çünkü artık haftanın yedi gününde de toplantı yapıyorduk. " iyi tamam, hadi çıkalım." dedim. "Hadi ama bu sefer yürüyerek gideceğiz." dediğinde şaşırmıştım. Çünkü toplantılar başka bi yerde ise oraya her zaman at ile giderdik. Neyse diyip pek de önemsememeyi seçtim.Anson ile ormana doğru ilerliyorduk ve bu zamana kadar hiç ormanda toplantı olmamıştı. Ayrıca neden yanımızda hiç muhafızlar yoktu. Her toplantı da olan muhafızlar şimdi yoktu. Anson anında durdu. Ve elinde daha yeni gördüğüm sepeti yere koydu. Anlamsız bakışlarımı görünce " Toplantıdan sonra söylediklerin biraz içime dokundu, bende sana böyle bir jest yapayım dedim. Kötü mü yapmışım?" diye sordu. " Yok, yani iyi yapmışsın " demiştim ama sesim biraz kısık çıkmıştı. İlk önce sepeti bi ağacın köşesine koydu ve ağacın yakınlarına da oturabilmemiz için bir bez sermişti. Yiyecekleri sepetten çıkarıp bezin üzerine koydu ve birlikte oturduk. Bi kaç şey atıştırdıktan sonra Anson'un sağ çarprazında Sarrny krallığının Kraliçesi Assyy ve Kralı Morry duruyordu ve onlarda bizim gibi piknik yapıyorlardı. Ne tesadüf ki bir tek onlar değil tüm krallıklar bize yakın bir köşede piknik yapıyordu. Onları aldırış etmemeye çalıştım çünkü eğer kraliçeleri yanına gidip konuşursam bizim görüştüğümüz anlaşılırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Krallıkların Yok Oluşu
FantasyYüz yıllardır krallıkları erkekler yönetir. Bunun nedeni erkeklerin gücü, zekası, ve kadınlara göre daha çok seslerini duyurabilmeleridir. Şimdi bi kırallığa gitseniz o krallıkta kralın dediği olur. Kraliçe'nin istekleri yerine getirilse de onun sav...