Hakan bey komutanının bu diretmesini anlayamamıştı " Emir demir'i keser" diye geçirdi içinden. Bu emir i zaman kaybı olarak değerlendirdi hala neden böyle birşey emredildiğini anlayamamıştı "saat geç olduğundan hava karardığından belki böyle bir şey emredilmişti yada komutanı elindeki değerli şeyi istemişti hemen onu görmek ne bileyim tatmak istemişti" böyle mantıksız abzürt şeylerde aklından geçmiyor değildi bunlar aklından geçerken fark etmeden karargaha gelmişlerdi. Bu karargah bir kale gibiydi ancak yerin altında bir kale. Bu kalenin garajı sadece 3 uçak hangarı genişliğindeydi ve bunların hepsi yerin altındaydı sonuçta 2. Dünya savaşı zamanında yapılmıştı ve Japonlar bu tip askeri üslerin deşifre olmasını istemiyordu haliyle hesaba katmadıkları tek şey amerikanların Atom bombalarıydı. Araç garajına asansörle inip çıkılıyordu asansör sistemi içeriden kontrol ediliyordu peki araçların geldiği nasıl anlaşılıyordu nasıl olacak araçlar haritada işaretlenmiş bölgeye gelip duruyorlardı bu iş çok zahmetliydi zaten savaşların kolay olduğunu söyleyen yok demi. Şans eseri aynı bölgede düşman aracı durdu o bölgede ve aşağı indi. Garajın girişinde 5 tankları seven top, 10 makineli tüfek ve 50 tane piyade giriş de bekliyor olurdu. Araç garı zaten karargahın 3 de 2 sini kaplıyordu. Geriye kalan 3 de 1 ini ise 4 katlı bir bina kaplıyordu. En alt cephanelik ti tamı tamına 2000 metre kare idi bu cephanelik. Giriş katı yatak hane idi ve mutfak buradaydı, 2. kat Haberleşme katı idi 3. kat ise komuta merkezi idi. Böyle kolay değildi bu karargah girişi etrafı 5 metrelik duvarlarla çevriliydi ve duvarların üstünde 1 metrelik dikenli teller vardı. tek bir girişi vardı ancak bilinen ve bilinmeyen bir sürü çıkışı vardı. Girişinde köpekli bekçiler ve 100 tane piyade vardı. Herşey düşünülmüştü tanksavar ve roket atarlı adamlar ve kaçınılmaz olarak makineli tüfekli adamlar ve özel komuta merkezinin askerleri vardı.
