Il passato non va dimenticato 1-

29 2 0
                                    

Jungkook.

Cenaze evi, aslında çoğu çocuğun
bilmediği, merak etmediği yerler. Tabii bu kendi annenizin cenazesi olunca farklı, ben annemin cidden öldüğünü öğrendim. Babam tarafından, yemek masasında, 3 el silah sesiyle.

Demediler. "Kook, annen derin bir uykuya yattı." Basit ve netti, annen öldü.
7 yaşındaydım. Ağlamaya fırsatım olmadı, öldü dediler. Ben o kelimeyi yaşadım o zaman.

Cenazede yer bile edinmeme izin verilmedi benim, ben köşede kalan oldum. Herkes bir elden annemi anıyor, ağlıyorlardı. Beni görmediler bile.

Kimsenin ne olacak bu çocuğa dediğini bile hatırlamıyorum.

Annem öldüğünde ağlamadım ben.

Uyuşmuş beyin, sağlıksız beden. Çelimsizdim, pasiftim. Bana seçme hakkı bile verilmezdi, babam mühendis olacaksın derdi ve biterdi o laf orada.

Düşüncelerimin arasından karşımda kırışmış yüzlü, bacak bacak üstüne atmış psikoloğumun sesi ile sıyrıldım.

"Atlattın mı?"

"Bekledim sadece."

Deftere bir şeyler yazdı.

"Neyi bekledin Jungkook?"

Omuz silktim.

"Belki bir şaka olmasını, annemin gelip beni babamdan kurtarmasını, iyi bir yaşamım olmasını bekledim. Öldü dediler, o yaşta daha oyuncak oynamaya fırsatım olmadı. Belki yalandır diye bekledim."

Yine bir şeyler yazdı, psikoloğun bana yaradığı falan yoktu. Ben sadece şirket zorunluluğundan buradaydım. İlişki konuları ve geçmişimi konuşurduk çoğu zaman.

"Taehyung ile nasılsınız?"

Gergince arkama yaslandım.

"Nasıl olmamız gerekiyorsa öyleyiz, bir samimiyet yok."

Vardı.

"Hmm, uyku problemlerin nasıl? İlaç veya madde almıyorsun değil mi?"

"Hayır, asla."

Sert bir ifadeyle baktı bana.

"Jungkook, bunu böyle halledemeyeceğiz. Zaten her şey bu yüzden oluyor, sen bu maddeleri aldıkça uyuyamıyorsun."

Sustum, her zaman yaptığım gibi. Benim anlatabilecek bir şeyim var mıydı cidden? Sadece azar yiyordum, nedenine, gidişatına bakmaksızın sonuca odaklıydı Bayan Park.

"Eğer bu şekilde giderse artık seni hastaneye yatıracağım, ikiniz de birbirinizden beteriniz. Hiç sözlerime takmıyorsunuz, sağlığınıza bakmıyorsunuz bile."

Öylece yüzüne bakıyordum, yani cidden benden nasıl bir performans bekliyordu? Ben aha kendimi düzene sokamazken benden bunu istemeye hakkı olduğunu düşünmüyordum. Saatime bakıp ayağa kalktım.

"Size iyi günler gilerim."

Laflarını daha fazla dinlemeden oradan ayrıldım.

Of merhaba saat 2.02 bu saatte böyle bir şey çıktı ortaya, bu part bir olarak uyarlanacak geri kalanını yarın devam ettireceğim.
Tilkili geceler.
🦊

Look at you, than look at me.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin