0.1

492 18 3
                                    


Herkese Merhaba,

Bu aralar fazla bir şekilde yabaniye takınca özellikle Alaz'a, hikaye yazmaya karar verdim bende.

Ve işte karşınızdayım 👉👈

Biraz duygusal ve psikolojik sorunları ele alan bir hikaye ile karşınızdayım. Yazarken dibine kadar duyguları hissettiğim bir yazı oldu umarım sizde bu yoğun duyguları tatarsınız.

Umarım o güzel yorumlarınızı benden eksik etmezseniz ve şimdiden iyi okumalar <3


༉‧₊˚.


Alevler içinde yanan bir beden, nefes alamamaktan kızıl tonlara bulanmış bir surat, yüze çarpan leş ama tanıdık gelen o iğrenç kokular ve birbirine düğümlenmiş ip parçaları gibi gözüken titreyen eller...

Yüzüne çarpan soğuk ona daha iyi gelmişti. Dışarının ayazı içinde yanıp tutuşan ateşi bir nebzede olsa söndürmeye yetmiş ve bu da ona rahat bir nefes aldırıvermişti. Gözleri anlık olarak etrafı kolaçan ederken hala elleri titremeye, kalbi sıkışmaya devam ediyordu. Göz ucuyla etrafın güvenli olduğuna karar vermeye çalışırken dayanamayan vücudu kendini salıverdi. Bütün savunma mekanizması yerle bir olurken aldığı nefesleri düzene sokmaya, bu lanet atağın geçmesini dilemekten başka çaresi yok gibi duruyordu. Destek almak için titreyen ellerini soğuk kaldırıma koyduğunda vücudu birden ürperdi ve o bir anlık ürpertide, kasvetli bir karanlık duygusu bir gölge gibi üzerine örtüldüğünü hissetti. Bu duygunun kaybolması sadece bir an sürse de bedeni hala etkisini yaşıyordu.

Yavaş yavaş kendine gelirken etrafında ki gürültü de artık daha da netleşmişti kafasında. Arabaların korna sesleri, kedilerin ciyaklamaları, bardan çıkarken insanların tiz kahkahaları sıra halinde beynine hücum ederken gerçek dünyayla bağını kurmaya başlamıştı. Aldığı nefesler düzene girmeye ve kendini toparlamaya çalışırken kafasında ağırlık yapan sesler ağzında zehir gibi bir tat bırakmıştı. Sadece tek yapması gereken aldığı solukları düzene sokabilmekti ama bu bile yoruyordu onu. Sanki nefes aldığında onu çeken kukla iplerini görebiliyordu. Hastalık gibi onu öldürmeye çalışıyordu ve o bunu her nefes aldığında hissedebiliyordu.

Beyni gittikçe çorba kıvamına gelmişti. Hissettikleri, zihninin ona anlattıkları ve vücudunun söyledikleri diye 3 parçaya ayrılmıştı. Bunların aksine ona en çok zarar veren şey ise ateşler içinde yanan ve saldırırda bulanan kiniydi. Şu an bu durumda olmasının nedeni ise yine bu kiniydi.

Sokak çocuğu olma kini.

Birden tüm bunlar ona fazla geldi ve acı acı haykırmaya başladı. Avazı çıkana kadar, içinin ateşi sönene kadar bağırıp çağırmaya başladı. Her şeyi yıkıp yakmak, parçalamak ve gebermek istiyordu. Daha demin yaşadıklarının gerçekten uzak olmamasını istiyordu. Ona bir sokak çocuğu olduğu için seks teklifinde bulunmamaları istiyordu. Ya da dokunmamalarını, ya da hırpalamamalarını istiyordu. Normal biri olmak, birisinin çocuğu, abisi ya da kardeşi, ailesi falan olsun istiyordu.

Ama o sokak çocuğuydu. Yaşayacakları ve yaşadıkları buydu işte.

Zihni berraklaşıp, haykırışları küçük iniltilere dönerken arkasında ayak sesleri duyması ile toparlanmaya başladı.

" İyi misin? " gür ve net bir ses kulaklarına dolduğunda yavaşça ona doğru gelen kişiye döndü. Karşısında içeride onunla zevkle uğraşan arkadaş topluluğundan birisini görmeyi beklemiyordu. Şok duygusu bütün uzuvlarına yayılırken yaşadığı atak yüzünden olmayan ağzının tadı bu herifi gördüğünde mide öz suyunun ağzına kadar gelmesi yüzünden yüzü ekşimek zorunda kaldı.

Bir Küçük Ölüm Meselesi | Alaz SoysalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin