1|don't leave

38 12 6
                                    

Ellerini tutup gözlerine baktığımda karlar eriyormuş gibi her şey kayboluyordu.
Seni silebilecek miyim?
Kendimden emin değilim.

。☆★━━━━★☆。

20 OCAK 2017, BLACKPINK YURDU

Koltuktan kalkıp beni ve hayaletimi rahatsız eden güneşten kurtulmak için perdeleri çektim. Kızlar uyuduğu için ortak alan yerine odamda takılmak istemiştim. İzin günümüzdü ve istedikleri kadar uyuyup dinlenmek en büyük haklarıydı, salonda ses çıkartmak istemiyordum. Ama onların aksine ben uyuyamıyordum, her ne kadar dünkü dans pratiği vücudumu felç etmiş kadar beni yorsa da.

Kafamın içindeki küçük arkadaşlar susmuyor, benden uyuyamıyordum.

Telefonuma gelen mesaj sesi kafamı kitabımdan kaldırmama sebep oldu. Ekranda parlayan mesaja ve gönderen kişiye baktığımda cevap yazmadan oturduğum yerden kalktım.

[Günaydın! Bugün izin günün olduğunu hatırladığım için geç yazmaya çalıştım. Uyandın mı? Vien-ah?

Aman Tanrım.

Saat dokuzu geçerken mutfağa girdim ve ocağa çay için su koyduktan sonra buzdolabından beş yumurta çıkardım. Kilerden aldığım üç bardak pirinci yıkadıktan sonra pişmesi için makinaya boşalttım. Yeşil soğanları doğrarken bir yandan da Lana del Rey'den Art Deco'yu mırıldanıyordum. Kulaklığımı takmadığım için birazcık pişman olmuştum.

Mutfağı tembel ayak sesleri doldurmaya başlamıştı. "Mükemmel bir şey kokuyor." dedi Jennie.

Ona gülümsedim. "Yüzünü yıkamadın mı unnie, iğrenç görünüyorsun."

"Yeryüzünün en kaba insanı." dedi Jennie gülerek ve saçlarımı karıştırdı. "Tereyağı kesmemi ister misin?"

"Dün gece hepsini küp küp doğradım."

"Küçük Şef, bize de yapacak bir şey bırak."

"Akşam yemeğini beraber hazırlayabiliriz." diye önerdim bitki çayını demlerken.

"Tabii ki." dedi onaylayarak ve ben diğerlerini uyandırmaya giderken onu kahvaltı hazırlamakla baş başa bıraktım. Terliklerimi giymediğim için ayaklarım üşümeye başlamıştı ama aldırmadım. Lisa'nın odasına geldiğimde ışığı açmak yerine balkona bakan perdeleri çektim ve böylece günışığı odayı doldurdu.

Homurdanışı kulaklarıma dolduğunda gülümsedim ve ayak ucundaki yastığı yüzüne attım. "Uyan Manoban." dediğimde yorganını yüzüne çekmek için hareketlense de onu durdurdum ve yorganı tamamen üstünden çekip attım.

"Vien, bırak uyuyayım."

"Vien kim?" Dedim pijamasını çekerek.

Pes etti, "Vien unnie."

"Aferin."

"Güzel bir şey kokuyor." dediğinde sırıttım ve peluş oyuncağını suratına fırlattım.

"Kahvaltı hazırladım." dediğimde hareketlendi. O sonunda yataktan çıkarken diğerlerini kaldırmaya gidecektim ama içeriden gelen seslere göre diğer ikiside uyanmıştı.

"Günaydın Vien~" dedi Chaeyoung hala esnerken.

Amma uykuculardı, en azından birilerinin uyuyabilmesi fena değildi.

"Günaydın Chaeyoung, günaydın unnie." Dedim Jisoo'ya hitaben. Jennie unnie tabaklara pirinç koyarken bende yumurtaları tek tek tavaya kırdım ve ters düz edip pişirmeye başladım. Jisoo tabakları dizerken Chaeyoung da ona yardım etmek için kaşıkları diziyordu.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 30 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

don't leave |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin