1.1

560 58 36
                                    

bertuğ'nun omzundan kolunu çekip sebastian'ın yanına ilerleyerek yanağından makas aldı ferdi. "iyi seb, hızlıca gelirim." diyerek tuvalete çevirdi adımlarını.

biliyordu ferdi, arkadaşları önemsiyordu onu ama o koca bir yalanda yaşıyordu sanki. iyi taklidi yapıyor, hayatına devam ediyormuş gibi gözüküyor, kısa cümleler kuruyor, acılarıyla başa çıkabildiğine inandırmak istiyordu herkesi. sebastian'ın onu güldürmek için kurduğu saçma cümleler, ryan'ın verdiği akıllar, emre'nin sonsuz desteği, bertuğ'nun empatisi.. yalnız değildi belki ama eksikti. arda'sızdı. çok yanıyordu canı.

arkadaşlarını geride bıraktıkça asılan yüzü ve her adımında fark etmeden sıktığı yumruğuyla kapıyı kırarcasına açıp içeri girdi. şimdi başbaşa kalmıştı kalp ağrısıyla. olan bitenin verdiği mide bulantısı ve baş dönmesinin durmayacağını anlaşmasıyla mermerden destek aldı. tek başına ayakta durmaya çalışmaktan çok yorulmuştu.

bakışları aynadaki kendisiyle kesişince yumruk yaptığı elini mermere hızla vurdu. neden yaptığını bilmiyordu bile. sadece öfkeliydi herkese, her şeye ve kendisine. öfkesi beklemediği anda öylesine hızlı çıkıyordu ki içinden, çekiniyordu kendinden. böyle biri değildim, diye düşündü ferdi.

sızlayan bileğini umursamadan sakin olmak için kendine telkinler vermeye devam etti içinden. ancak başarısız oluyordu. aklına arda ve kenan'ın yan yana halleri geldikçe öfkesi artıyordu.  arda onun kolunun altında olmalı, arda onun kucağında oturmalı, arda onun gözlerinin içine bakmalı, arda onu öpmeliydi. olması gereken buydu ferdi'ye göre. arda, ferdi'sine geri dönmeliydi.

"sakin ol. erenay, sakin ol."

ona göre olması gereken arda ve kendisiydi ancak arda'nın mutluluğunu her şeyin üstünde tutuyordu kıvırcık. arda'nın kenan ile mutlu olduğunu her görüşünde, arda için uğraşma isteği köreliyordu çünkü arda'nın kenan ile mutlu olması ihtimali yüzüne bir tokat misali çarpıyordu.

bu tokat, ferdi'yi daha da öfkelendiriyordu hayata karşı.

öfkesini çevresinden çıkaran biri hiçbir zaman olmamıştı ferdi, olamamıştı. annesi bunun yanlış olduğunu, kibar biri olması gerektiğini söylemişti hep kıvırcığa. böyle büyümesinin verdiği dürtüler yüzünden, çevresinden gelen öfkeyi kendi içinde seyreltmeye çalışıyor ve kendisine zarar veriyordu. 

elini saçlarından geçirip çekiştirirken, kapıdan girenden bihaberdi. algıları kapanmış gibi, açılıp kapanan kapının sesini duymamıştı bile.

"erenay.."

kulaklarını dolduran tınının sahibini görmek istememesiyle gözlerini sıkıca yumdu. olanların bir rüya olması için yalvardı.

"iyi misin?"

ferdi, adım seslerinden anlıyordu arkasındaki bedenin ne yapacağını. arda, birkaç adım atıp durmuştu. birkaç adım daha, ve dur. aldığı nefes sesleri bir şeyler söylemek istediğini işaret ediyordu.

"ne var arda?"

"şey, iyi misin erenay?" diyerek yavaş adımlarla ferdi'ye yaklaştı.

"iyiyim."

ferdi'nin yanına geldiğinde, neden olduğu enkazı izlerken derince yutkundu. karşısındaki yıkıntı tamamen onun yüzündendi ve biliyordu arda bunu. reddetmeye çalışsa da hissediyordu suçlarını.  

"değilsin."

arda, lavaboya doğru eğilmiş olan ferdi'nin kıvırcık tutamlarına elini korkaklığının verdiği yavaşlıkla yerleştirip okşadı.

"iyi değilsin erenay."

histerik bir gülüş firar etti ferdi'den.
"değilim arda ama seni ilgilendirmez bu. ben annemi kaybettiğimde başkalarıyla birlikteyken, şimdi neden önemsiyorsun? yanımda olacak mısın sanki?"

indigo night  | arferHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin