Bugün mandalina beni deli gibi bağırıp kucağıma atlayarak uyandırdığı için yatağımda doğuracak sandım Badem çok korkunç bir andı 😭(Oyun istio)
_______________________________________________
Neden böyle olmak zorundaydı?
Zayıf halinden bıkmıştı Arif. En güzel anlarda bile bi anda midesinde boy göstermeye başlayan huzursuzluğun enerjisini içmesini, kahkahaları arasına karışan kara düşünceleri istemiyordu artık.
Organlarına kadar sıcak bir sızı, soğuk bir kesinlikle ulaşan titremeleri görmek istemiyordu. Bu kadar zayıf olmak onun suçu muydu? Beyninin köşesinde bir yerlerde içten içte hiçbir şeyin kendi suçu olmadığını biliyordu, fakat bu düşünce kara bulutların ardından kalbine dokunamayacak kadar zayıftı, bu yüzden buna hiç inanamıyordu.
Gürültüyle çalan şarkı değişip yerine insanların çığlık atmasına sebep olacak tempoda bir melodi geldiğinde, ağlamamak için alt dudağını ısırmak zorunda kaldı Arif.
Her şey güzel gidiyordu. Cenan'ın da yardımı ile atlattığı son atağından sonra, sarsıcı hiçbir şey yaşamamış, hatta kendisini tuhaf bir hisse sürükleyecek kadar sakin geçmişti bu iki haftası. Egemen ile huzurlu saatler geçirmiş, sevgilisi onu ilk defa bu kadar büyük bir anlayış ve şefkat ile dinlemişti. Hatta Arif onun anksiyete hakkında küçük bir araştırma yaptığını gördüğünde uzun bir süre sonra ilk defa huzurlu yaşayacağına bile inanmıştı.
Kalabalığın arasında deli gibi zıplayan bir yabancı, kocaman sırıtışı ile bulundukları ayaklı masaya geldiğinde, bir saatte bambaşka bir insana dönüşmüş gibi görünen sevgilisinin derdinin ne olduğunu anlamaya çalışıyordu Arif.
Tatlı kahvaltıları, film saatleri, anlayışlı muhabbetleri, flört dönemindeymiş gibi sınırları tekrar belirleme çabası bi anda yok olmuştu sanki. Arif birlikte film izleyeceklerini sandığı gecede Egemen'in tutup da kendisini neden bir gece kulübüne getirdiğini anlayamıyordu. Anksiyete hakkında araştırma yapan kendisi değil miydi? Böylesine renkli ışıkların ve gürültülü müziklerin olduğu yerleri tamamen anksiyeteden bağımsız olarak sevmeyen Arif'i hiç mi tanımamıştı?
"Naber?"
İnsanların birbirine çarpıp durduğu ve kimsenin tanımadığı insanları ellemek ile derdinin olmadığı ortamda, alkolü fazla kaçırdığı kızarmış yanaklarından belli olan kız, Egemen'in masaya yasladığı kolunu boydan boya okşayarak sorduğunda, midesinin bulandığını hissedebiliyordu Arif.
Gram bir şey içmemiş, bırakın dans etmeyi masadan ayrılıp lavaboya gitmek için bile tek adım atmamıştı lakin kalp çarpıntısı kendisini maraton koşmuş gibi yorup terletmiş, dönüp duran renkli ışıklar ve kalabalığın içinde olma düşüncesi korku ile başını döndürecek kadar sarhoş etmişti kendisini.
"İyidir, senden naber?"
Egemen'in yüksek müzikte kendisini duyurabilmek için uğraşan sesini duyduğunda, bacaklarının karıncalanmaya başladığını hissedebiliyordu Arif.
Sevgilisi onu sürükleyerek buraya getirdiğinde, girmek istemediğini bütün hücrelerini sızlatarak belli eden vücuduna rağmen, neden Egemen'in yanında kalmayı seçtiğini kendisi bile bilmiyordu. Olacaklar belliydi çünkü? Kalabalık nefesini kesecek, Egemen'in garip tavırları kafasını karıştıracak, sakinleşmek için bir köşe bulmak istediğinde bütün bedeni ağlayarak titremeye başlayacaktı.
"Yanında ki kim? Kardeşin mi? Tatlıymış."
Yabancı kızın hedefini şaşıran gözlerini tam yüzünde hissederken bile bakışlarını, sıkıca kavradığı su bardağından çekmedi Arif. Seğiren kasları yüzünden bardakta ki sıvının arada sırada dalgalandığını görebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
missed call? | arcen
Fanfic[mandalin] cenan: bir kez daha gecenin bir yarısı beni arayıp açtığım ilk anda ağlamaklı bir sesle 'cenan sana ihtiyacım var' dersen işler hiçte istemeyeceğin yerlere gidebilir güloğlan.