Arkadaşlarımla son iki dersin bitmesini sabırsızlıkla beklemiştik. Jeongini çok kez aramış olmamıza rağmen geri dönüş alamamıştık. Bu bizi daha da çok endişelendiriyordu.
Sonunda günün son zili çalmıştı. Seungmin ve changbini önden gönderirken kendim Minhonun sınıfına gidip onunla konuşacak ve Hyunjini aramasını isteyecektim.
Sürü şeklinde eve gitmek için hızla aşağı inen öğrencilerin arasından sıyrılarak ezilmeden üst kata çıkmayı başarmıştım.
Sonunda aradığım sınıfın kapısına geldiğimde Minhonun henüz çıkmadığını görmemle derin bir nefes vermiştim.
Beni gördüğünde çantasını tek omzuna alıp egoist tavrında yanıma adımlarken konuştu.
"Yine mi sen. Ne oldu bu sefer?"
Neyin kafasını yaşıyo acaba yine
"Ne anlatıyorsun ya? Hyunjin de Jeongin de yok okulda. Jeongini aradık açmıyor. Hyunjini arayabilir misin?"
Düşündüğünü belli eden bir ifadeyle kaşlarını kaldırmış ve gözlerini etrafta gezdiriyordu.
"Bilemedim şimdi, arasam mı?"
Bu çocuk şaka mı
"Git Hyunjinin gps konumunu bul demedim. Alt tarafı iki tuşa basıp arayacaksın."
Alaylı bir ifade takındı bu sefer yüzüne ve kıkırdayarak konuştu.
"Maalesef arayamıyorum. Telefonum Felix de kaldı. Gel onu bulalım ararız o safları."
Ben göz devirirken o yanımdan geçip gitmiş ve merdivenlere ilerlemeye başlamıştı.
Arkasından yetişmeye çalışırken bir taraftan da söyleniyordum.
"Telefonun neden Felixde ki?"
Merdivenleri inerken cevapladı.
"Kendi telefonuna bir şeyler yüklüyordu benimkinden. Bitmeyince de dersde devam etmek için yanında aldı."
Ne yüklüyor olabilirdi ki
"Telefonunu öylece başkalarına mı veriyorsun? Gizlin saklın yok mu senin?"
Yine alaycı bir kıkırtı dökülmüştü dudaklarından.
"Ben gizli kalması gereken şeyleri telefonum yerine nerde tutarım biliyor musun Ji"
Bir anda bana döndüğünde kendimi üzerine düşmekten son anda kurtarmıştım. Benden bir kaç basamak aşağıda durduğu için boylarımız tam eşitti.
Hadi ama neyin havasıydı bu.
"Tam burada."
Diyip parmağıyla başını gösterdi oraya bir kaç kez hafifçe dokunarak.
Bilerek demişti bunu. Zihnini okuyamamam beni ne kadar çıldırtıyorsa onu da o kadar şımartıyordu.
"Aman ne güzel."
Gözlerimi devirerek verdiğim cevapla istediğine ulaşmış gibi tekrar önüne dönmesiyle ilerlemeye devam ettik.
Aptal.
"Aptal bacaklarını biraz daha hızlı hareket ettirsen, aptal merdivenleri hemen bitirsek, aptal okulda Felixi bulup, aptal telefondan bir an önce aptal Hyunjini arasak nasıl olur?"
Yavaşlığı zaten bozmuş olduğu sinir sistemimi çökertirken ufak bir patlama yaşamıştım. Hafif şaşkınlık ifadesiyle son katın merdivenini inerken bana bakmaya başladı.
"Sensin aptal" diyip önüne döndü tekrar
Lan sana aptal diyen bile olmadı dut beyinli.
Sinirden dudaklarımı kanatacak şekilde ısırırken artık bunları beni kışkırtmak için söylediğini anlamıştım. Bu yuzden bir şey demeyip istediğini ona vermemiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
forget// Minsung
FanfictionJisung dunyadaki her kesin zihnini okuyabilirdi, bir kisi haric...