Kıyak

15 3 0
                                    

      Derste diken üstündeydim. Dün gördüklerimden sonra her şeyi eskisi gibi düzenlemiş ve odadan çıkmıştım. Okula giderken tek planım uyanık kalıp saçımı keseni bulmaktı ama dün gece düşündüğüm için uykusuz olduğunu bana belli edercesine yanan gözlerim bana hiç yardımcı olmuyordu. Etrafta şüpheli hiç bir şeyin olmaması da canımı iyice sıkarken sınıfın kapısının çalınmasıyla öğretmenin  anlattığı kaza halleri yarım kaldı. Sınıfa giren çocukla kaşlarım havalandı. Bu doğal afetde kimdi amına koyayım? Ben bu çocuğu niye hiç görmemiştim? Önümdeki kardeşimi hafifçe çekiştirdim.
    "Bu kim lan?Bizim sınıfta böyle birisimi vardı?"
      Aysu gözleri yerinden çıkacakmışcasına gözlerini devirdi. Bayıl istersen Feriha?
      "Geçen hafta geldi. Bir haftada sadece iki gez gelmesine tezad fakültede baya konuşulmaya başladı. Türkmüş çocuk Savaş Ateş ismi.Boyu posu devrilsin fena bir şey. Uyumasan görürsün aslında."
     
      Cevap vermeye tenezzül etmedim. Genel olarak agresif takılırdı zaten. Dönüp öğretmenle konuşan çocuğun yan profilini inceledim. Gerçektende fena bir şeydi. Kıvrımlı,kaydırak gibi olan dik burnu,sert çene hatları,dolgun dudakları,uzun kiprikleri,dalyan gibi olan kasları,upuzun boyuyla tanrı gibi dikiliyordu. İsmi bile yakışıklıydı zaten.

     Ben manyak gibi ona kitlenmişken çocuk gözlerini bana dikerek önümden geçtiğinde dumura uğradım. Ne diye gözlerimi ayırmamıştım yakalanmıştım işte. Çocuk gelip arkama oturdu. Tekrar derse odaklandığımda daha doğrusu 2 dakikalık odaklandığımda sonrada uyuya kaldığımda polat alemdarla olan rakı sofrası rüyamdan kardeşimin beni çekiştirmesiyle uyandım. Laf atmak isterken sınıftan çıktığını farkettiğimde homurdanarak çantamı toplamaya başladım. Yana 180 derece dönüp montumu alıp çıkmayı planlarken uyuyan çocuğun saçlarıyla göz göze geldim. Hadi ben uykusuzdum o ne diye uyanmamışdı o kadar sese? Uyandırmak aklıma geldiğinde kendime fazla düşünmemeye zorlamıştım. Yavaşca işaret parmağımı saçlarına dokundurdum. Elektrik çarpmış gibi titredim. Parmağımı hızla çekmek isterken bileğimi yakalayıp elimi saçlarının arasına sokarak homurdanan bedenle nefes almayı bile durdurdum. Napıyordu bu lan?
    "Kalksana ders bitdi."
  Beni gram tınlamayarak bileğimi tutan hala uyuyan bedene hafif bi alıcı gözüyle bakış atdım. Gerçi az önce alıcılığı bırak almış gibi süzmüştüm ama tekrar süzmekten zarar gelmezdi sonuçta. Yüzündeki kipriği gördüğümde istemsizce yüzüne hafifçe yaklaştım. Diğer elimle yanağındaki kipriği alsam uyanırmıydı?
Fazla düşünmemeye karar vererek diğer elimi yavaşça yanağına yaklaştırdım tam yanağına dokunduğumda yine bileğimi sertçe yakalayıp gözlerini açtı. Bu adamın benim bileklerimle alıp veremediği neydi? Gözlerine baktığımda çok yakınında ve garip bir pozisyonda olduğumuzu farkederek hızla doğruldum. Bileklerimi kendime çekmeye çalışsamda bırakmamaya yeminli gibi bileklerimi tutuyordu. Hafifçe doğrulup esnedi. Yüzüme bakarak usulca sırıttığında kaşlarımı çatdım. Bu rahatlıktan bende niye yoktu?
    "Napıyorsun ufaklık? Beni taciz mi ediyorsun?"
    "Ne saçmalıyorsun seni uyandırmaya çalışıyordum! İyilikde yaramıyor. Hem ne ufaklığı aynı sınıfta olduğumuza göre aynı yaştayız."
    "Kaç yaşındasın çocuk?"
  Öyle müzip bir şekilde konuşuyordu ki gözlerimi devirmemek için kendimi zor tuttum. Bileklerimi ne zaman geri verecekti?
    "18?"
    "Güzel. Bende 21 yaşındayım. Her aynı sınıfta olduğunla aynı yaşta olmak zorunda değilsin ya ufaklık."
  Niye böyle boş bir sohbetin içindeydik? Ve ben neden bileklerimi hala geri alamıyordum? Ofladım.
    "Bileklerimi geri ala bilirmiyim?"

       Daha geniş bir şekilde sırıtarak sağ elimi kaldırdı. İşaret parmağımdaki kipriğe bakarak gözlerini kapatdı. Duyamayacağım bir şekilde dudaklarını kıpırtdatdı ve parmağıma doğru yavaşça üfledi. Ben şok olmuş bir şekilde ona bakarken o tek gözünü açıp parmağıma baktı. Kipriğin olmadığını görünce gülerek işaret parmağıma hızla minik bir öpücük kondurdu. Telefonunu alıp sıradan kalktı.
    "Umarım dileğim gerçek olur ve bana şans getirirsin ufaklık."
   
      O sınıftan hızla çıkarken kendime geldiğimde arkasından koşup kapıdan dışarıya baktım. Ne çabuk gitmişti. Hala beynim uyuşuk bir şekilde koridora bakıyordum. Telefonumun sesiyle kendime gelerek cebimden telefonu çıkardım. Aysu arıyordu. Ne için aradığını bilerek telefonu kapatdım. Sırama yaklaşıp çantamı aldım montumuda alacağım sırada sıramın üstündeki makas,ufak bir kağıt ve tüylerle günün ikinci uyuşmasını yaşadım. Titreyen ellerimle hızla notu alıp açtım. Korkuyla notu okuduğumda bedenimin soğuduğunu hissetdim.

      "Saçlarının kokusu beni benden alıyor ufaklık. Şaşkın bakan minik gözlerinin şerefine ufak bir torpil geçerek 4 cüyü erteliyorum. Uyuma böyle eğlenemiyorum. Ay yanaklarından öpüyorum :)"

  Gözlerimi notdan ayırarak saç tellerime bakarken yavaşca mırıldandım.
     "Hassiktir..."

  
    

       Umarım Savaş manyak bir şey çıkmaz...
           Okul yüzünden kitabı bırakmıştım artık düzenli bölüm atacağım.
             Yemin ederim hangisini daha cesur yazacağımı şaşırdım.
                           Medyadaki şarkı🤝🏻Savaş
  

                         

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 04 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Bu Aşk Fazla SanaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin