Bugün Esin Sayel'in Teksoy Kolejinde ilk günü. İçeri adımını atar atmaz üzerine bir ilgi çöker. Tüm gözler ona döner. Esin, güzel bir kızdı. Simsiyah gece gibi saçları, ay gibi bembeyaz teni, kahverengi gözleri, kum saati gibi fiziği... Zaten nereye gitse gözler hep üzerindeydi.
Okula adımını attığında, müdür yardımcısının yolunu tuttu. Odaya girdiğinde arkasından hemen konuşmalar başlamıştı bile.
"Yeni kız kim?"
"Neden buraya geldi acaba?"
"Adını çok merak ettim, kesin kendisi gibi adı da güzeldir.
"Yazık olacak kıza.".
Bu dedikodulardan tabiki Enes'in haberi olmuştu. Enes Teksoy. Okulun prensi, okulun sahininin oğlu, uzun boylu, gece gibi kapkara saçları, ela gözleri ve haddinden fazlaca olan cüssesi ile okulun göz kamaştıran çocuğu. Onun bu dış görünüşüne kanmayın. Yakışıklı olduğu kadar acımasız da. Kimse ona ters bir hareket yapamaz, hocalar bile.
Enes'in, tabiki önceden haberi olmuştu geleceğinden. Diğer gelen her öğrenciden haberi olurdu. Bu da diğerleri gibidir diye umursamamıştı. Tam incelememişti bile öğrenci dosyasını. Ama bu kadar üzerinde ilgiyi olmasına şaşırmıştı. Basit bir kız öğrenci bunda ne abartılacak var diye düşünmüştü. Ama vardı. Ne kadar inkar etse de gözlerini alamamıştı Esin'den. Bu onu daha da sinirlendirmişti.
Esin, müdür yardımcısının odasından çıktı ve ilerledi. Ama sağ tarafında bir hareketlilik gördü. Enes, oradaydı ve Esin'e bakıyordu. Neden böyle bakıyordu? Esin, bu bakışlarla karşılaşmayı beklemiyordu. Enes, Esin'in önünden bir hışımla geçti. Esin, Enes giderken arkasından bakakalmıştı. Esin, bu tavırı anlamamıştı. Ve geçen diğer günlerde de bu anlamsız tavırı devam etti. Esin'i gördüğü yerde göz devirmeler halbuki okula geleli 1 hafta olmuştu, Esin, bu tavırları geçer diye ummuştu ama devam etmişti.
Esin, öğen arası bahçede Enes'i yakaladı. Bir anda önüne geçti. "Neden bana karşı böyle davranıyorsun? Ben sana ne yaptım?"
Enes, bakışlarını Esin'e çevirir. "Seninle uğraşmamın sebebi, senin burada olman. Sanki çok önemli birisi gelmiş gibi kıyamet kopardılar. Gözlerimi üzerine diktim ve seni seçtim. Ne oldu, korktun mu yoksa?"
Esin, gözlerini kaldırarak Enes'e baktı. Bakarken biraz zorlanıyordu çünkü Enes, Esin'den bi hayli uzundu.
"Hayır senden korkmuyorum" Enes, dudağının kenarını kıvırarak Esin'e doğru eğildi.
"Ah, kendine güvenen bir kız var karşımda, ilginç. Cesaretli olduğunu bilmek hoşuma gitti ama korkmayı da öğrenmelisin."
Esin, alaycı bakışları Enes'e çevirdi. "Eğer karşımdaki bu kadar yakışıklıysa korkmam." Enes'e biraz daha yaklaştı.
"Ama bana karşı bu gereksiz nefretin çok saçma. Senin yüzünden okuldaki çoğu kişi benden hoşlanmıyor. Ya okulda erkekler tuvaletine kitlediler okul çıkışında. Allah'tan birisi beni duydu da kapıyı açtı."
Esin, yüzünü görememişti açan kişinin. Sadece kilit açılma sesini duydu ve çöktüğü yerden kapıya doğru yaklaşmıştı ve kapıyı açtığında kimse yoktu. Esin, Enes'in gözlerine bakmayı sürdürdü.
"Ah, karşındaki kişi benim. Evet, belki de yakışıklılığım seni korkutmayabilir fakat benim için o kadar da kolay değil. Nefretim, kendi köklerimde, kendi acılarımda yatıyor. Senin durumun üzücü, canım sıkıldı desem yalan olur. Ama her durumun bir iyisi vardır değil mi? En azından birisini kurtardı seni. Belki bir sonraki sefer bu kadar şanslı olamazsın, kim bilir?"
Esin, geri çekildi. Enesle konuşmak saçmaydı. Hem neden bir insan sebepsizce birisinden nefret ederdi ki? Esin, hızlıca Enes'den uzaklaştı. Enes, bunu beklemiyordu. Esin, yavaşça okula doğru gidiyordu.
Enes, içinden gitmesini istemiyordu biraz daha konuşmak istiyordu. İlk defa konuşacak birisini bulmuştu onu da kaybetmek istemiyordu. Esinle konuşmak için Esin'e sebepler yaratmalıydı.
Esinle uğraşmalıydı ki, Esin ona kendisi gelmeliydi.
Bölüm sonuuuu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadece Sen
Teen FictionTeksoy Kolejinde ilk günün ve okulun acımasız prensinin dikkatini çektin bile...