Bölümü uzattım kısa olduğu için. Sınav yılım olduğu için öyle aklıma fazla bir şey gelmiyor yazarsam güzel bir sonuç çıkarırım herhalde:/Aşk, iki insanı yan yana getirebilecek en son şey..
Neden mi? Mesela Kelebek ve papatyanın hikayesi;
Kelebeğin bu dünyada sadece üç günlük bir ömrü var, ve kalan üç günlük ömründe papatya'ya aşık olup, sadece ona ölümüne saatler kala, 'seni seviyorum' der.
Papatya ise sadece, 'bende' diyebilir. Ve kelebek ölür..
Papatya, 'neden bana, beni sevdiğini daha önceden söylemedin' diye düşünerek hastalanır..
Ve papatya, üzüntüsünden solu verir. Ve aynı kelebek gibi sonsuz olur. İşte bu yüzden insanlar, karşısındaki kişinin onu sevip sevmediğini anlamak için papatyanın yapraklarını kopararak sorarlar,
seviyor mu?
sevmiyor mu?
★'
Sam'den;
Yirmi iki, şimdiki yıl ile kıyasla, yirmi beş yıllık hayatımda tek dileğim, güzel bir hayat yaşayıp; güzel bir ölüm'idi. Çünkü bilirsiniz, bu dünya geçici. İnsanlar bu dünyada güzel günler geçirip ölmek ister.
Ama bazı insanlar yüzünden bu, pekte mümkün değildir.
Deseler ki, 'bir tarih silmek iste misin' hiç düşünmeden söyleyebileceğim tek bir tarih var.
8 Mart 2018
Ben Sam Hwang. Gerçek ismimle Hyunjin. Siz bu satırları okurken, ben sevdiğim adamın aşkından kahrolmuş; her ne kadar sevmiyorum desem de, onu deliler gibi seven bir varlığım.
Her şey, 8 Mart 2018'de, kendimden dört yaş büyük olup, içinde hep insanlara iyilik yapmak isteyen, -benim öyle sandığım- psikologla tanışmam, hayatımın değişmesi ve ona aşık olmam ile başlamıştı.
Sanki herkese mükemmel bir zeka verilip de, bana balık hafıza verilmiş olan ben, bu yaşadığım dokuz ay içerisinde yaşadığım her şeyin, her dakikasını hatırlıyor oldum.
Buna sebep olan o
Neden zamanı geri alamıyorum? Ya da neden bunlar bana Tanrı tarafından unutulmayacak bir ceza gibi?
Enayi gibi hissediyorum kendimi. Hissediyorum da değil, direkt enayiyim. Çünkü ben, sözde beni her şeyden koruyacak, her şeyden çok seven bir adamın lafına güvenip bir yılımı mahvetmiş bir insanım.
Tek suçum çok sevmekti. Her şeyden, herkesten.
Ben, Seul'ün en iyi psikoloğuna danışarak, sözde hayatımın daha iyi olacağını düşünmemin aksine, daha bombok ettiğim ve buna sebep olan herkesten nefret ettiğim, en çok da ondan nefret ettiğim -edemediğimin- gerçekler ile yaşıyorum.
Uykularımdan, yemek yememden, daha doğrusu her şeyimden vazgeçip; ona gittiğim kapılardan nefret ediyorum. Ama gururum, buna rağmen hala onu deliler gibi seviyor.
Bir yıldır anlatamadığım, her günümü bugün burada anlatacağım. Nefret dolu bakışlar, hüzünlü bakışlar ve daha nicesini eminim ki bunları anlattığımda yüzünüzdeki ifadeden tahmin edebileceğim.
O zaman, başlayalım.
Ben, Hwang Hyunjin. Ve deliler gibi sevdiğim, ilk ve son olan biricik aşkım, Lee Minho.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
I can't forget, Hyunho
Fanfiction"Söylesene Hwang Hyunjin, daha yaşadıklarını unutamazken; benim söylediklerim, ya da yaptıklarım karşısında da bu kadar dirençli olabilecek misin?" "Seni tanıdığım güne lanet olsun.."