İşim başımdan aşkınken yetmiyormuş gibi karşımda kıpırdanıp duruyor, içinde artık bana anlatmak isteği her neyse daha fazla tutamıyormuş gibi derin derin nefesler veriyordu. Buna rağmen sabırla uğraştığım kağıtlarla odaklanıp ona dönmemi bekliyordu.
"Çıkar ağzındaki baklayı Jeon. Beni rahatsız ediyorsun."
Ellerini kalçalarının altından çekip gözlerini hızlıca bana çevirdi. Dakikalardır bu anı beklemesine rağmen alık alık bana bakması dudaklarımın kenara kıvrılmasına sebep oldu. Aklında buraya geldiğinden beri bana söylediği şeyleri tekrar ettiğine emindim fakat bakışından hepsinin uçup gittiği anlaşıyordu.
Onun her bir tepkisini kitap gibi okuyabilirdim. Her bir hareketini, bakışını, söyleceği kelimeleri ezbere biliyordum.
Özür dilerim, rahatsız etmek istememiştim.
"Özür dilerim, rahatsız etmek istememiştim."
Kıkırdadım. Muhtemelen neye güldüğümü bilmiyordu. Tam düşündüğüm gibi cevap vermesi komik gelmişti sadece. Asi kişiliği bir şey isteyeceği zaman yok oluyor, normalinden oldukça sakin oluyordu.
Kemik gözlüklerimi geriye ittirdim. Tamamen ona odaklanmışken söze girmesini bekledim çünkü gerçekten dakikalardır kendine ettiği işkenceye şahit oluyordum.
"Annenle, şey konusunu konuştun mu?"
Gözlerimi devirdim. Belliydi. Yine aynı konuyu açacak ve ben ona olumlu bir cevap verene kadar beni rahat bırakmayacaktı. Jungkook'dan kesinlikle nefret etmiyordum ama bu ısrarcı tavırları beni deli ediyordu.
"Neyi?" Bilmemezlikten geldiğimi biliyordu. Çünkü o da gözlerime baktığında kalbimden, aklımdan ne geçiyorsa okuyabilirdi. En az onu tanığım kadar iyi tanıyordu beni.
"Anlamamazlıktan gelme."
"Emin olmak istemiştim sadece."
"Evlilik meselesini Taehyung. Sikeyim bu sana neden bu kadar normal geliyor?"
"Normal çünkü." Demiştim omuz silkip umursamadığımı belli ederek.
"En yakın arkadaşınla evlenmemin nesi normal?" Cevabım onu sinir etmiş olacak ki sakin ses tonunu yükseltmişti.
"Bu kadar güzel olmasaydın."
Ani iltifatımla dudakları aralandı. Terslemek için bir cevap arıyordu fakat sırıtarak ona baktığımda dalga geçtiğimi anlamıştı. Umarım beni öldürmezdi. Neyseki çabuk toparlanıp boğazımı temizledim ve oturduğum sandalyede dikleşerek gözlerinin içine baktım. İrisleri öfkeden alev alıyordu.
"Jungkook, annem anneni kırmak istemiyor. Defalarca konuştum fakat işe yaramadı. Asıl senin bu ısrarla istememenin sebebine bir anlam veremiyorum."
"Çünkü başkası var anlamadığınız şey bu."
"Annenin hastalığından bile çok mu değer veriyorsun?"
Durdu. Yutkunma sesini odamın sessiz olmasına rağmen duydum. Konuşmadığında tekrar önümdeki çizime döndüm. Omuzları düşmüş, morali oldukça bozulmuştu. Fakat vereceğim cevabı zaten tahmin ediyordu. O yüzden çokta hayal kırıklığına uğramış gibi değildi. En azından ilk duyduğu zaman ortalığı velveleye vermişti. Annesiyle tartışmış, odama gelip önce onları vazgeçirmem için bana yalvarmıştı. Kesin bir cevap alamayınca ortalığın anasını sikmişti. Heryeri dağıtıp özenle dizdiğim biblolarımı paramparça etmişti.
"Ben denedim. Annemle konuştum fakat kabul etmedi. Hayatımda bir başkası olmadığından seninle evlenmekte çok da bir sakınca göremiyorum. Defalarca konuştuk, hayatını kısıtlamayacağım. En azından annenin hastalığı geçene kadar evli kalmamız fevkalade bir trajedi değil diye düşünüyorum. Daha fazla ne seninle ne de ailemle bu konuyu konuşmayacağım. Tek başına halledersen ne mutlu sana."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
free butterfly
FanfictionÖzgür olacaksın Jungkook. Benim ömrü uzun özgür kelebeğim olacaksın.