Yeni taşındığımız eve getirdiğimiz kolileri taşırken resmen belimin kopmasına ramak kalmıştı.
Elimdeki ağır koliyi bırakıp gerinerek belimi kütlettim ve bir oh çektim.
Tam o sırada camdan dışarıya bakan gergin kocamı gördüm.
Resmen dudaklarının içini kemiriyordu."Of bu yağmur dinmeyecek herhalde!"
Diye isyan eden kocama gülerek baktım.
Bugün oğlumuz ile yeni taşındığımız
evin çevresinde ki güzel bir parka gidecektik fakat malum hava şartları,buna izin vermiyordu.Yavaş adımlar ile camdan bakan kocam Emre'nin beline sarılıp kafamı sırtına yasladım.
Sarıldığımı fark edince o da öne dönerek bana sarıldı ve iç çekti.
-Kerem çok üzülecek.
Dediğinde onun yanağına uzanarak büyük bir öpücük bırakarak gülümsedim.
-Kafana takma hayatım başka gün gideriz.
Tam o sırada sadece yağmur sesinin doldurduğu odayı bir başka ses daha doldurmuştu.
-ANNEE!
Bir anda gelen ses ile irkilip kafamı sesin geldiği yere doğru döndürüp bana seslenen oğluma doğru baktım
Ve ona sorgulama bakışlarımı attım.Oğlum ise elinde tozlu bir kumanda ile yanıma doğru yaklaştı.Oğlumun elindeki bu kumandayı görmeyi beklemiyordum tabi.
Kumandayı görmem ile gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.-Anne bunu minik bir televizyonun yanında buldum,lütfen bana o televizyondan çizgi film açar mısın!
Bu kumanda eskiden ailem ile yaşarken benim odamda duran minik bir televiyondu.
Şimdi ise anı olsun diye evlendiğim zaman da kendi evime tekrar getirmiştim.
Fakat bu televizyonu eve taşınımadan önce bazı eşyalar ile birlikte çatı katına götürmüştüm.
Ve onun çatı katına gitmesini yasaklamıştım.Bunu düşününce sinirli sinirli oğluma baktım.
-Kerem,sana çatı katına çıkmamanı söylemiştim değil mi annecim?
Bunu demem ile birlikte oğlum mahcup bir ifade ile kafasını eğdi.
-Özür dilerim annecim,birdaha çıkmayacağım sadece merak etmiştim.
Bunu demesi ile yumuşadım ve kocamdan ayrılarak yüzünü ellerimin arasına aldım.
Oğlum için bu televizyonu açmak isterdim fakat artık eski yıllardaki gibi çalışmıyordu.
-Ah tatlım o televizyon çalışmıyor üzgünüm.
Dediğimde kerem mızırdanmaya başlamıştı bende ona doğru eğildim ve ellerimi yüzünden çekerek ellerini ellerimin arasına aldım.
Tam konuşacakken Emre konuşmaya başladı.
-Tamam ben yarın işten gelir gelmez tamir ederim oğlum.
Emrenin bunu demesi ile Keremin yüzünde güller açmıştı,hızlıca gidip babasını kucakladı.
-Seni çok seviyorum baba!
Ben ise gülerek sarılan hayatımın iki anlamına bakıyordum.
"Neyse hadi kolileri taşımaya devam!"
Dedim ve ikisinede komut vererek bana yardım etmelerini sağladım.
Kerem paytak paytak yürüyerek yerdeki oyuncak kolisini alarak kendi odasına doğru götürmeye başlayınca kahkahamı tutamamıştım.
----------------------------------------
Sabah 6 gibi alarmımın cehennem melodisi gibi gelen sesi ile oflayarak kalktım.Emreye doğru baktım fakat o hala mışıl mışıl uyuyordu.Mahmur gözler ile ayağa kalkarak banyoya doğru ilerledim.
Banyoda dişlerimi fırçalayıp yüzümü yıkadım,aynaya baktığımda gördüğüm mor halkalar ile şok geçirdim.
Hemen makyaj malzemelerimin olduğu çantayı alarak kapatacımı çıkardım.
Yüzümdeki belirli bölgeleri kapattıktan sonra kıyafetlerimin olduğu kolye giderek mor üniformalarımı çıkardım.Üniformamı giymek için lavaboya doğru ilerlerken kocamın telefonundan bir bildirim sesi geldi.
Başta takmasamda tekrar tekrar bildirim gelmeye başlayınca bezmiş bir şekilde komidine doğru yürüdüm.
Fakat gördüğüm mesaj ile beynime kan sıçramıştı.
Mesajın geldiği kişi Emrenin ofisinde sözde "yakın arkadaşı" Melisten gelmişti.
Sinirle soludum ve görmemişim gibi davranarak Emreyi dürterek uyandırdım.
-Hadi işe geç kalacaksın!
Emre ise mızmızlanarak yatağa daha da sinmişti daha da sinirlenerek omzuna vurdum.
Acı ile inleyerek doğruldu ve yeni yeni açmaya başladığı gözlerini odada gezdirmeye başladı.
-Keremi 8 gibi uyandır ve okuluna götür.
O ise beni onaylarak mırıldandı ben de çantamı alarak hızlıca evden çıktım.
---------------------
-Tekrar geçmiş olsun.Diye gülümseyerek hastanın odasından çıktım.
Hemşire olmak gerçekten çok yorucuydu,resmen ölmek üzereydim.
Kafamı masaya yaslayarak gözlerimi dinlendirmeye çalıştım.
Omzuma dokunan el ile yavaşça kafamı kaldırdım.
-İstersen sen eve git ben senin yerine kalırım.
Ali'nin dediği şey ile gözlerimi fal taşı gibi açarak bir hışımla ona sarıldım.
-Sen birtanesin!
Dedim ve teşekkür etmeye devam ederken bir yandan da eşyalarımı topluyordum.
O ise bana gülüyordu.
Kapıdan çıkmadan önce ona el salladım ve çıktım.
------------------
Eve geldiğim gibi Keremin anne diye bağırarak üstüme koşması bir oldu.-Oğlum!
Diyerek bende ona sarıldım ve kafasını öptüm.
Kerem benden ayrılıp elindeki kumandayı yüzüme doğru salladı.
-Anne bak babam tamir etti!
Arkadan buraya doğru gelen emreye baktım ve gidip ona da sarılıp öptüm.
-Bu işte de becerikliymişsin.
-Başka işlerde de becerikliyim,bunu en iyi sen bilirsin.
Diyip bana göz kırpınca gülerek onu ittim ve Kerem'e döndüm.
-Hadi televizyonu izlemeye gidelim!
Dedim ve Keremin sevinç nidaları arasında elini tutup hızlıca merdivenlere yöneldik.
Emre ise arkamızdan gelip bize yetişmeye çalışıyordu.Onu görünce güldüm ve Keremi durdurarak onu bekledik ve hep beraber çatı katına çıktık.
--------------------
Çatı katında televizyonu açmak istemiştik fakat maalesef ki bir anda başlayan fırtına yüzünden televizyon açılmıyordu.Kerem mızırdanmaya başlayınca ağlamasın diye onu oyalamaya çalışmıştık.
-Hadi tatlım aşağı inip oyun oynayalım!
Kerem başta istemesede sonunda kabul etmek zorunda kalmıştı.
Emre aşağaya ilk kim gidecek yarışı yapınca önden hızlıca giden ikisini gülerek izledim.
Tam bende onlara katılmak için yanlarına gidiyordum ki televizyondan gelen sesler ile duraksadım.
-Imm merhaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Void State|Kerem Aktürkoğlu
Science FictionTam bende onlara katılmak için yanlarına gidiyordum ki televizyondan gelen sesler ile duraksadım. -Imm merhaba? Fırtına Anı adlı filmden esinlenilmiştir