★ | Oneshot.

28 5 7
                                    

3 Ocak 2024
Akşam saatlerindeyiz, doğrudan konuya gireyim; Bu bir intihar mektubudur.
__________

Sevgili sevgilim Han Jisung'a,

Bugün sen gideli tam bir yıl oluyor ama gittiğin gün hala dün gibi geliyor bana. Aklımdan hiç gitmiyor konuşma şeklin, bakışların, hareketlerin.

Bir şeyler olduğunu biliyordum ancak ne olduğunu bilmiyordum, öğrendiğimde ise her şey için çok geçti zaten.

Olmuyor, yapamıyorum. Senden kalan her şey yük gibi geliyor bana, senin gibi kokuyor yatağımız hala.

Artık boğazımdan geçmiyor sensiz yediğim hiçbir lokma, artık huzur vermiyor sensiz geçtiğim hiçbir sokak, artık hayat vermiyor sensiz aldığım hiçbir nefes ve artık zevk vermiyor bana sensiz yaşadığım hiçbir saniye.

Beni tekrar hayata bağlayıp nasıl sen koptun bir anda, nasıl kıydın kendi canına, nasıl bıraktın beni böyle burada bir başıma?

Hani yarın tekrar görecektim seni, hani yarın tekrar sarılacaktım sana, hani yarın tekrar öpecektim seni. Hani, hani hani?
Hani neredeler sevgilim?

Bir yıldır belkiyorum ben o yarınları, bir yıldır bekliyorum ben seni tekrar görmeyi, bir yıldır nefes almaya çalışıyorum ben sensiz. Ne kadar zor biliyor musun?

İçine çektiğin hava boğazında düğümlenip kesti mi hiç nefesini, baktığın yerlerde gördün mü hiç gerçekten olmadığını bildiğin benleri, sırf kokum duruyor diye sarıldın mı hiç kafanı koyduğun her yastığa?

Ben yaptım, sen tutmadın ama ben tuttum sana verdiğim her bir sözümü. Ne oldu bir anda? Ne değiştirdi fikrini? Seni o evden kurtarmak için tuttuğum elini neden bıraktın bir anda?

Her gece kafamı koyduğumda yastığa, gözümün önüne geliyor kanlar içindeki halin. Banyoda yerler hala kanlı biliyor musun? Silmeye kıyamadım.

Senden kalan son şeyin zemini kanlı bir banyo olması canımı çok yakıyor ama elimden bir şey gelmiyor.

Banyo tıpkı senin bıraktığın gibi, bir orayı dağıtmadım aklıma her sen geldiğinde bir de içinde senden kalan şeylerin olduğunu kutuyu.

Her gece dinliyorum bıraktığın ses kaydını, ezberledim artık söylediğin her bir kelimeyi, yaptığın her bir vurguyu.

Denedim, çok denedim ama olmuyor, bu tarafta işler sensiz yürümüyor. Bana nasıl adım atacağımı sen gösteriyormuşsun ben sensiz dışarı bile çıkmıyorum, bana yemeğimi sen yediriyormuşsun ben sensiz yemek bile yemiyorum en önemlisi beni sen gülümsetiyormuşsun ben sensiz gülümseyemiyorum bile.

Ben evim yapmıştım seni, sana ev bile olmuştum ben. Söyle bana sevgilim, insan evini bırakıp gidebilir mi hiç bir yere? Senden sonra kimseye olmadım ev, kimse de bana olamadı senin kadar güzel ev.

Ben hep bırakıp gideceksin diye korkardım senin doğum gününden, sen bırakıp gittin beni ve ben soğudum o gün kendi doğum günümde. Evet, bugün ben doğdum ve evet, bugün sen yok oldun.

Herkes kutlama yaptı çünkü benim doğum günümdü, ben ise evdeydim çünkü senin ölüm günündü.

Hiç kimse seninle ilgili bir şey söylemiyor bana, korkuyorlarmış benden, vereceğim tepkilerden. Ben korkunç biri miyim sevgilim? Bu yüzden mi bıraktın beni ve gittin öylece?

Lafı fazla uzattım sanırım, sen hep beni dinleyeceğini söyleyeyince bende uzun uzun konuşayım dedim sana ama diğer tarafta dinleyecek biri yok artık, diğer tarafta nefes alan kimse yok artık.

Ben, senin bana bıraktığın gibi zemini kanlı bir banyo bırakmayacağım sana, şayet eğer bulunursa, koca cesedi sırtlanmış ufacık bir ruh bırakacağım sana.

Ölüm günü || MinsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin