"Hyung, neden bu kıza ulaşmak konusunda bu kadar ısrarcısın?"
Derince iç çekerek yutkundum. Nasıl açıklayabilirim ki bunu amına koyayım?
"Ah, sorgulama Jeongin. Yoksa bana yardım etmek istemiyor musun?"
"Jisung hyung, aradığın kız uzun süredir buraya uğramıyor bile. Nerede olduğunu da inan ben bilmiyorum, buradakiler de hiç bilmez."
"Tanrım.."
Bar sandalyemi döndürerek ayaklandım ve etrafta volta atmaya başladım. Henüz öğle saatleri olduğundan dolayı boştu bar. Yüzünde endişeli bir ifade ile bana bakan Jeongin'e döndüm ve ellerimle şakaklarımı ovuşturmaya başladım.
"Bak, Haewon benim kız kardeşimin eski sevgilisi ve onu omzunda büyük bir yükle ortada bıraktı. Kardeşim için, Jiwoo için onu bulmak zorundayım."
"Anlıyorum ama dediğim gibi hyung, buradakilerin o kızı tanıyacağınu hiç sanmıyorum. Zaten buraya sık uğramazdı, uzun süredir ise hiç gelmiyor."
Aptal Jiwoo, bu kıza nasıl kandın da böyle bir sorumluluğu alabildin? Aklım almıyor gerçekten.. İçimdeki sesleri bastırdım ve nefes vererek çıkış koridoruna doğru ilerlemeye başladım.
"Teşekkür ederim, eğer kızı görecek olursan yapman gerekeni biliyorsun?"
"O iş bende hyung, hiç merak etme. Gördüğüm an yakasına yapışıp sana haber vereceğim!"
Arkamda kalan kızıl saçlı çocuğa döndüm ve el salladım. Şirin ya, yerim.
"Şapşal, yolma kızı sakın." Bana bırak.
.
-flashback-
."Ya kızım sen aptal mısın? Nasıl güvendin ona da ilişkinizi açtın ya!"
"Kızma.. Özür dilerim of, gelme üstüme zaten berbat hissediyorum. Beni sik gibi bırakıp kayboldu ortadan."
"Bebeğim benim, ne yapar ne eder o kızı bulurum ben. Sakin ol tamam mı?"
"Ya! Bir yükselip bir yumuşacık oluveriyorsun Jisung."
"Alışman lazım sanki, beraber 19. yılımız sanırsam?"
"Yaşımı unutmadın herhalde?"
Yaşanan kısa bir sessizlik sonrası kafamı mahcup bir şekilde eğdim ve dudak büktüm.
"Yaşlıyım ben yaşlı!"
"Jisung, ben 17 yaşındayım."
"Hah? Veletsin Jiwoo!"
.
.
.Kardeşimin intiharının ikinci ayı doluyor bugün. Maruz kaldığı psikolojik, yer yer de fiziksel şiddet dolayısıyla ağır bir bunalım geçirdi ve sikeyim ki bunlar olurken ben onun yanında olamadım! Kendimi yiyorum, tam bir aydır o kızı bulacağım diye kendimi yiyorum. Her şey bir hiç uğrunaymış gibi geliyor... Tanrım, ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum ben. En değerlimi aldın benden.. Bu oyun hiç adil değil ki ama..
"All you can hear is your own voice."
Sikeceğim ya! Dolu gözlerimi elimin tersiyle silerek ayaklandım. Bu işe düzgünce bir el atmanın zamanı geldi. Üstüme başıma çeki düzen verdikten sonra kulaklıklarımı alarak sevdiğim şarkılardan biri olan "Forgotten"ı (1) açtım.
.
.
.Şimdi bir bakalım, Lee Haewon. Benden en değerlimi aldın, ben senden ne alsam ki? Ah, bir abisi var demek..
"Jisung, ne düşünüyorsun böyle derin derin? Kızın evini basmayacaksın herhalde?"
Kıkırdadım. Hayır, daha iyisini yapacağım.
"Hayır tabii ki aptal, her neyse. Bir erkeği nasıl tavlayabilirim biliyorsundur sen."
"Ne? Ne erkeği oğlum akıl sağlığımla oynama."
"Lee Minho, onu tavlamak istiyorum. Hyunjin, bana yardım edeceksin değil mi hayatım?"
Yüzüme yerleşen alaycı gülümsemeyle karşımda duran kızıl saçlı çocuğun belini kavradım ve dudaklarımı uzattım. Uğraşmayı o kadar seviyorum ki seninle..
"Jisung-ah! Çek kirli patilerini üzerimden."
Hyunjin'in toplu saçlarını biraz çekiştirerek diğer elimin parmağına doladım ve parmak ucuna yükselerek dudaklarımı karşımda bana sahte bir sinirle bakan -yakında yüzüme bir tane geçirmesi olası- çocuğun burnuna bastırdım.
"Patilerimden kurtulmak istiyorsan bana yardım etmen gerekiyor hayatım."
"Salak!" Göğsüme yediğim pekte sert olmayan yumrukla kıkırdayarak geriledim. Bu çocuğu seviyorum.
"Hadi ama, yardım edeceksin değil mi?"
"Bir alt dudak verirsen düşünürüm."
"Ya geri zekalı!" Bu sefer onun omzuna bir tane patlatarak göğsüne yaklaştım ve kollarımı sırtına doladım.
"Lütfen aptal, bu benim için çok önemli"
"Sen iste yeter yavrum, bulacağım sana o çocuğu."
.
.
.Öncelikle merhaba, zaman atlaması yaparak yazdım ilk bölümü çünkü bir ölüm ve bir depresyon süreci yazmak fazlasıyla sıkıcı olurdu. Diğer bölümler bu şekilde atlamalı devam etmeyecek ve uzun uzun olacak, Minsung konuşmasından alacağım bir dahaki bölümü. Giriş kısmında fazla anlaşılır olmamış olabilir diye açıklama gereği duydum. Jisung'un kardeşi Jiwoo ve Haewon sevgililer. Eh, homofobik bir ortamda bunu açıklamakta cesaret ister. Haewon ve Jiwoo ilişkilerini açıkladıktan sonra Haewon bu sorumluluğu almak istemediği için tüm yükü Jiwoo'ya bırakrak ortadan kayboluyor. Jiwoo bu süreçte psikolojik ve yer yer fiziksel şiddet görüyor. Bir süre sonrasındaysa bunalıma girerek intihar ediyor. Kardeşinin bunalım sürecinde Jisung Haewon'u bulmaya o kadar odaklı ki kardeşine yeterince destek olmuyor. Şimdiyse Haewon'dan farklı bir intikam almak için kafasında ona abisine aynı şeyi yaşatabileceği tarzında şeyler kuruyor. Acımasızca lakin o da kardeşini yeni kaybetmiş bir abi ve biraz dengesiz. Her neyse, Hyunsung arkadaşlığı diye ölüyorum!!!
(1) The Plot In You - Forgotten.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Drama | Minsung
Fanfiction"Parmak uçlarınla Dünya'ya dokun ve hareket edişini izle."