Çocuklar gülerken sinirle başımı eğdim, çıldıracağım şimdi!
"Tekrar."
"Her seferinde yeniliyorsun ama."
"Bu sefer kazanacağım!"
"Hadi tamam."
Bir süre parmaklarımla gözlerimi açık tuttuktan sonra birkaç kez kırpıştırıp Tom'a yaklaştım.
"3, 2, 1 başla."
Georg'un bıkkın sesinden sonra ikimiz de odaklandık, asla kırpmamaya çalışarak birbirimizin gözlerinin içine bakıyorduk. Bir süre sonra bana yoğun acı gelirken Tom ise aşırı rahat görünüyordu. BU ÇOCUK NASIL ZORLANMIYOR?! Hadi Ranny... Dayan, dayan, dayan...
"Yine kaybettin."
Oflayarak geri çekildim ve oturduğum koltuktaki yastıklardan birini Tom'a doğru attım, gülerek tutmuştu o da.
"Hile yapıyorsun di mi?"
"Hayır, sen kaybediyorsun."
"Git."
"Tamam ağlama gel buraya."
Aynı koltukta olduğumuzdan rahatça kendine çekip sarıldı, sinir eden çok huyu olsa da fazlasıyla seviyordum Tom'u. Hatta bazen bu sevgi...
"Boğazım kurudu ya."
Bill'in dediğiyle bir yandan yanaklarımı sıkan Tom'un kollarından ayrılıp ayağa kalktım.
"Ben içecek bir şeyler getiriyim."
"Boşver kalkarız şimdi."
Masada duran bıçağı alıp Georg'a doğrulttum.
"Efendim?"
"Git getir diyorum kardeşim. Ne duruyorsun, kurudu çocuğun boğazı."
"Evet, getireyim."
Yaptığım şakanın ardından gülümseyerek içeri girdim. Soldaki mutfakta dolaptan yetecek kadar kola ve cips alıp tepsiye yerleştirdim. Elimdekilerle saatlerdir oturduğumuz bahçeye döndüğümde masaya bırakıp çocukların sohbetine tekrardan dahil oldum.
"Sağol. Ee, yarın bizim fizik sınavı var."
Ne? Niye hatırlattı ki şimdi?
"Sınavı Bayan Anna yapıyorsa geçmiş olsun size."
Bayan Anna gerçekten korkunç, sınavından düşük almamız cehenneme bilet almamız demektir. Gustav da ondan çok çektiğinden şimdi bize gülüyordu.
"Valla ben tüm hafta kıçımı yırta yırta çalıştım." ~Bill
"Benim fiziğim de o kadar kötü değil." ~Ranny
"E ben amk?"
Gülerek Tom'a baktık.
"E çalışsaydın amk." ~Georg
"Sıçtım yani."
"Sıçtın yani." ~Bill
"Durun durun!" Bir anda oturduğum koltukta ayağa kalkıp yumruk yaptığım elimi havaya kaldırdım. "Kahramanınız burada! Sana kopya vereceğim."
"Biz sınıfın ayrı uçlarındayız."
"Sorun yok, ben halledeceğim, güven bana."
"İkiniz beraber sıçacaksınız." ~Gustav
"Hayır hayır, halledeceğim."
Gururlu bir şekilde aşağı inerek geri oturdum. Daha fazla konuştuk, muhabbet ettik ve saat büyük ihtimalle gece yarısını geçmişti. Çocuklar kalkarken ben de peşlerinden kapıya kadar gittim.
"İyi geceler." ~Bill
"İyi geceler, yine gelin."
"Ben gelmem." ~Georg
"Sen gelme zaten!"
"Gelmem zaten."
"Şaka yaptım abicim gel"
"Gelirim geliri-"
"Of ne boş yaptınız, yürü. İyi geceler Ranny."
Bana gülümsedikten sonra Georg'u arabaya doğru iteklemeye başladı Bill, Tom yanımda duruyordu o sırada.
"İyi geceler, yarın görüşürüz okulda."
Adım atmadan önce kafamın üstünü patpatladı. Acımıştı!
"Hey! Ne yapıyorsun eşek?!"
"Eşek mi?"
Kıkırdayarak diğerlerinin peşinden gidip arabaya bindi. Uzaklaşırken el salladım hepsine. Ardından masadaki çöpleri atıp içeri geçtim, annemler çoktan uyumuş olmalıydı, odama çıkıp rahat bir şeyler giyindim ve ışığı kapatıp kendimi direk yatağa bıraktım. Yorganın altına girmiş tavana bakarken öylece düşünüyordum. Tom'un bedenimi sıcak sarışı her an aklımda, iyi de neden böyle oluyor? Kardeşim sayılmaz mı? Tanıştığımız gün dün gibi aklımda. O zaman da çok tatlıydı. Engel olamadığım düşüncelerim yüzünden yorganı kafama kadar çektikten sonra gözlerimi sıkıca yumup uyumaya çalıştım, o kadar da zor olmamıştı.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.