Henüz 16 yaşındaydım- En başa alabilir miyiz? Teşekkürler. 14 yaşımda çoğu kişi gibi liseye başladım. Kaynaşmamız uzun sürmedi. 3 hafta içerisinde okulun en popüler kızlarından biriydim. Fakat, hayatım da herkesinki gibi değişiklikler oldu. 15 yaşına bastığımda başladı. Sürekli sorun çıkartıp ceza almaya başlamıştım. Ama en kötüsü kendimi sık sık kendimi kaybediyordum. 16 yaşımda daha da kötüleşti. Artık popüler değildim ve dışlanan öğrenciler bile beni dışlıyordu. Ben daha ne olduğunu anlayamadan arkadaşım o beni bırakmaz dediklerim beni zorba lamaya başlamışlardı. Okuldakiler beni severlerdi, eskiden...
Fakat okuldan olmayan bir arkadaşım vardı beni asla bırakmazdı. O bencil, kendini beğenmiş biri değildi. Küçüklüğümden beri onu tanırdım. Her kötü ve iyi günüm de yanımda olmuştu. Tabi bende onun. Bu gibi günlerde sadece o yanımda dururdu. 3 yıl tek arkadaşım Jake'di.
Popülerliğimi onlar, güzelliğimi ben mahvetmiştim. Hazırlanmak için harcadığım 2 saati uyumak için kullanmaya başlamıştım. Eskiden okula özene bösene giderdim çünkü dikkat çekmek isterdim. Biri gelsin de " A, ne güzel elbise nereden aldın?" desin isterdim. Ama şimdi anlıyorum özenmeyince daha çok dikkat çekiyordum. Özensiz kıyafetler seçip saçımı dağınık bir şekilde topuz yapardım. Daha okulun kapısından adım atar atmaz bana bakmaya başlardılar. Hemen su, süt, meyve suyu ne varsa dökerlerdi. Eve gidip değiştirmeme gerekirdi. Ve okulda sadece ben konuşulurdum. Herkes benim dedikodumu yapardı. Ama hayatımdaki terslikler bitmedi. Akrabalarım. Beni zaten sevmezlerdi. Halam ve eniştem dışında onlar beni çok severlerdi. Ama diğerleri, bu hallerimden sonra sanki aramızdaki o kan bağı kopmuştu. Genelde ya beni ezerler ya da göz teması bile kurmazlardı. Böyle oluncaya odama kapanırdım. Her iki durum içinde aynıydı. Ama en azından onlar vardı. Beni asla bırakmayacak annem ve babam...
Annem dayanamayıp psikiyatriste götürmüştü. Kişisel değişimim normaldi ama eğer hapları kullanmazsam ve kontrole gelmezsen kişilik bozukluğuna kadar gidebilirdi. Bunları ben uydurmuyorum. Psikiyatristim söyledi. Aslında ilk başta ailem için kabul ettim ama sonra bende hasta olduğumu kabul ettim. Artık kendi isteğim ile hap alıyor, kontrollere gidiyordum. Ama yine de sorun bende olmadığı için arkadaşlık ilişkilerim düzelmemişti. İyileşmemde çok yavaştı. Bu yüzden odasına kapanık ergenlere sönmüştüm. Tatile gideceğimizi öğrenene kadar!
Her sene tatile giderdik ama bu sefer benim içindi. Hep benim için olurdu ama bu sefer gerçekten farklıydı. Çünkü orada değişmeyi planlıyordum. Bunun için yanıma biraz para alıp çıktım. Avm ye gidiyordum. Birkaç şey alıp değişecektim. En azından özensiz kıyafetler giymeyecektim. Yaz bitene kadar özgüvenim yerine gelirse belki üniversitede eskisi gibi olmazdı. Zaten orada daha olgun kişiler olacaktı. Bazen ya orada da aynı şeyler olur diye korkardım. Zaten lisedekiler zeki değildiler. Yani benim üniversiteme gelemezlerdi.
Alışverişimi yapıp eve dönmüştüm. Merdivenlerden hızlıca çıkıp odama geçtim. Dolabın üstündeki valizi indirdim. Daha 2 gün vardı ama ben duramıyordum. Valizime ihtiyacım olacak her şeyi koydum. Sonrasında aldıklarımı koydum ve bir köşeye kaldırdım. Sonrasında bir küçük çanta daha çıkardım ve ona da orada okumak isteyebileceğim bir kaç kitap koydum. Ve yatağıma geçip gün bitene kadar yarım bıraktığım kitabı okudum. Bazen annem gelip atıştırmalık koydu. En son kitabı bıraktığımda saat sabah altıya geliyordu. Su içip yattım.
Uyandığımda sanırım akşamüstüydü. Tabi normaldi. Sabaha karşı uyursan böyle olacağı belli idi. Acıkmıştım mutfağa doğru yürüdüm ve annemleri gördüm. Yemek yapıyorlardı. Akşamüstleri yemek yapılır. Akşamda yenirdi. Yemek hızlı hazır olsun diye onlara yardım etmeye karar verdim. Dünyanın en zengin ailelerinden biri idik fakat sadece temizlikçimiz vardı. Açıkçası onlar da yorulmasın diye hepsine birer oda vermiştik fakat bütün evi temizlemişler var sayıp para veriyorduk. İlk başta itiraz ettiler hiçbirinin paramızda gözü yoktu. Zaten bizim ile yaşıyorlardı. Ve paraya ihtiyaçları olursa çekinmeden sormalarını istiyorduk. Tabi ki çekiniyorlardı çünkü onlara fazlasıyla para verdiğimizi düşünüyorlardı. Ben bunları düşünürken yemek çoktan hazırdı. Masaya oturduk ve yemeye başladık. Temizlikçi ablalar kendi aralarında yapıp yerlerdi. Fakat bazen babam onları bizim soframıza davet ederdi.
Yemeğimi bitirince odama geri döndüm. Bazen böyle olurdu. Yaşadıklarımı unutup giderdim ama sonra tekrar odama kapanırdım. Ailem anlasa da söylemezlerdi çünkü hatırlamış olurdum. Odam da kitap okurken zil çaldı. En sinir olduğum şey idi şu. Bölünüyordum. Koşarak aşağı indim ve kapıyı açtım. Karşımda Jakeydi. O kadar mutlu olmuştum ki. Ona çok ihtiyacım vardı. İçeri geçti ve oturma odasına oturdu. Annemde oradaydı.
Jake: Madam Helen, merhabalar majestelerim.
Helen(annem): Prens Jake, merhabalar. Hayrola, buranın yolunu unuttun sanıyorduk.
İkisi böyle şeyler oynamaya bayılırdı ve annem haklıydı. Kaç haftadır gelmiyordu ve benim çıkamayacağımı da biliyordu.
Jake: Affedin beni majestelerim. Kral Ronald(babası) ve Kraliçe Linda(annesi) bana ceza verdiler. Ne arayabiliyor. Nede gelebiliyordum.
Helen: Nedir bu cezanın aslı?
Jake: Açıkça konuşmak gerekirse majestelerim, kral artık şatoda durmadığımı ve şatoda olsam da lady Violet ile konuştuğumu öğrendi. Ve buna çok kızdı. Kraliçenin izni ile ev anahtarım alındı ve telefonumu da bırakmadılar.
Helen: Cezan bitti mi prens?
Jake: Hayır majesteleri.
Helen: Neden buradasın o zaman Prens Jake.
Jake: Lady için izin aldım majestelerim.
Helen: Dışarı mı, içeri mi?
Jake: Dışarı majestelerim.
Helen: Nereye?
Jake: Lady ye bağlı.
İkisi de bana dönmüştü. Karar bana mı kalmıştı.
Violet: Gittiğimiz yeri haber veririm.
Helen: Geç kalma.
Bu bizim zafer cümlemizdi. Biraz beklemesini istedim ve çıktık. Sahile gidiyorduk. Telefonumu açıp anneme haber verdim. Benim için en rahat yer sahildi. Deniz seslerini dinlemeyi seviyordum. Biraz muhabbet ettik ve neler olduğunu konuştuk. Hayat benim için zordu ama insan 3 yılda alışıyordu ama Jake hayla alışamamıştı. Hep yanımda olduğunu bilmek güzeldi. Hava karanlık oldu için yıldızları izlemek istemiştim. Jake arabanın üstünü açtı ve ikimiz de koltukları geriye yasladık.
Uyandığımda evdeydim. Saat geç olunca Jake beni evegetirmiş olmalıydı. Sabah olmuştu. Jake ye haber vermeyi unutmuştum.Onu aradım ama açmadı. Doğru ya telefonu elinden alındı. Zaten şu saatte uyuyor olmalıydı. Saat daha 4.30 idi. Çok erken olduğunu anladım ve öyleye doğru annesini arayıp iletmesini istemeliydim. Bu şekilde cezasının ne zaman biteceğini de sorabilirdim. Aslında aynı mahallede oturuyorduk. Aramızda sadece 1-2 villa daha vardı. Onlara yürüyerek giderdim. Ama artık ben gidemiyordum. Bizim okulun yarısı bu mahallede oturuyordu. Dışarı çıkarsam olacakları biliyordum. Tabi Jake de biliyordu. Bu düşüncelerimden annem kurtardı. " Bayan Violet, Bayan Violet. Uçağınız kalkmak üzeredir. Lütfen en kısa sürede aracınıza bininiz." Dedi. Tabi ben büyüdüğüm için ona ben yapamıyordum. O da hem moralimi düzeltmek için hem de eğeleniyordu. Aşağı ağır valizimle nasıl ineceğimi düşündüm. Ve merdivenin kulpuna koydum. O kayarken bende aşağı iniyordum. Çok basit olmuştu. Bir benim valizimin eksik olduğu bagaja koyması için babama valizimi verip arka koltuktaki yolculuk yatağıma yerleştim. Annemde kapıyı kilitleyip geldi. Temizlikçi ablalara veda edip yola koyulduk.
Telefondan bir şarkı açtım ve kitap çantamdan bir kitap alıp okumaya başladım. Müzik ile kitap okumak daha güzeldi. İkisi de bu dünyadaki en sevdiğim şeylerdendi. Sahte arkadaşlardan daha iyilerdi ve tercihimde müzik ve kitaplardan yanaydım. Sabah erken olduğu için uykum vardı ve uzanmıştım. Uyuya kalmıştım. Saat 5.26 idi. Playlistim çoktan bitmişti. Biraz dışarı izlemeye başladım. 2-3 dakika sonra bir araba geldi. Tam hizamızda duruyordu. Ne önde ne arkamızdaydı. Tam hizada. Camı açtığında yüzü gözükmüyordu. Sadece siyah giyinmişti. Yazın ortasında siyah mı giyinilirdi. Eminim yanıyordu. Bize bir göz atıp önüne bakmaya devam etti. Maskesi olduğundan sadece gözünü görebildim. Kapkaraydı. Bizimde camımız açıktı. Saate bakam gereği duydum. 5.29 geçiyordu. Tam 3 dakikadır bizimle aynı hizadaydı. Saat 5.30 olmuştu ve adanda eline bir silah aldı ve bize doğrulttu. Anneme bir el ateş etti...