"ULAN YARRAK KAFALI CHANGBİN!"
Jisung, iki saat içinde dördüncü defa oturduğu koltuktan Changbinin üstüne atlamaya çalışırken Minho yine onu havada yakalamış ve koltuğa geri oturtmaya çalışmıştı."YA YETER BEN HAYATİ TEHLİKE YAŞIYORUM ŞU AN!"
Changbin bağırdığında Jisung daha da alevleniyordu.
Aslında Felix'e sinirliydi başta ama o mesajlar her şeyi değiştirmişti ve şu an sinirli olduğu tek kişi Changbindi. Çünkü anlıyordu felixi.Aslında başından ilişkilerini gözden geçirince kimin haklı, kimin haksız olduğu anlaşılıyordu. Son iki yıldır çıkıyordu ikili, Felix, Changbinin onu sevdiğini anladığında sevildiği bir ilişki içinde olmak adına başlatmıştı her şeyi. Evet doğru bir hareketten çok uzaktı ama sevilmeye ihtiyaç duymuştu. Zaten zamanla o da Changbini sevmişti ama birinci yılın sonunda bir şeyler değişmeye başamıştı.
Felix aradığında telefon hep meşguldü, Changbin'in zamanı asla Felix için bulunamıyordu ve artık bu Felixi düşünürüyordu. Felix zaten paranoyak bir kişiliğe sahipti ve bu hareketleri onu tetikliyordu.En sonunda arkadaşının aslında ona iyi niyetle yaklaşam sevgilisine bakarken bulmuştu kendisini. Aslında felix ve Chan öncedem tanışıyorlardı ve Felixin başından beri bir yanıklığı vardı ama bunu hep göz ardı etmeye çalışmıştı Changbin için. Hem sevgilisinin arkadaşının sevgilisiydi o, bu hiç bir şekilde kabul göremezdi.
Felix bunu en yakını dediği kişye, Jisunga anlattığında Jis bir şey dememiş ve sadece yaptığının yanlış olduğunu ve bu tarz bir senaryoda kendi de dahil herkesi kaybedeceği hakkında bir nutuk çekmişti. Şimdi düşününce aslında bunun ne kadar gereksiz olduğunu anladı, Felix zaten her şeyin farkındaydı, bir destek aramıştı, Jisung onu çekip çıkarsın bu durumdan istemişti ama Jisung bunu anlayamamıştı.
Şimdi paranoya yapan Jisung'du, 'ya felix kendine bir şey yaparsa' düşüncesiyle yanıyordu, kendini suçluyor, Changbin'den hırsını almak istiyordu. Sonuçta en başta suçlu olandı Changbin.
Seungmin'in pek suçu yoktu...
Aptal Changbin söylemişti sevgilisi oldugunu ilk başta, söylediğindeyse iş işten geçmiş, Seungmin çoktan abayı yakmıştı bile. Gerçi denemişti uzaklaşmayı, Changbin'den ayrılmayı ama söz geçirememişti içindeki arzuya, her saniye onun yanında olmak istiyordu sanki, sanki içinde bir mıknatıs vardı da Changbin'de onu çeken demirdi.
Jisung oturdugu yerde dirseklerini dizine dayadı ve kafasını avuçları içine koydu, düşünüyordu, "şimdi ne bok yiyeceğiz? Ya kendine bir şey yaparsa?" Sesi az önceki bağrışına göre çok cılız ve güçsüz çıkmıştı. Ne olursa olsun sevmişti Felix'i, hayat enerjisini, her şeyini.
"Bilmiyorum" Changbin mırıldandı, ağzının içinden konuşması sanki Jisung'u daha da sinir ediyordu, içindeki o kor alevi daha da harlıyordu.
Jisung yavaşça ayaga kalkıp kapıya yürüdü, "bir süre karşıma çıkma" kısaca konuşup kapıyı açtı ve kapıdan çıktı, Minho her ihtimale karşı takip etti peşinden, sessizce yanında yürüdü, konuşmadı, ses çıkarmadı ama yanındaydı.
Seungmin sessizce Changbin'e baktı, o da emin olamıyordu hareketlerinden, ya aynısını ona da yaparsa düşüncesi dört dönüyordu kafasında. E lanet duygular yüzünden bitiremiyordu da. Araftaydı, ne gidebiliyor ne kalabiliyordu.
"Yarın görüşürüz..." seungmin düz bir sesle konuştu, bu git demekti, kovuyordu resmen Changbin'i.
Changbin kafasını salladı sadece ve kalkıp bir daha yüzüne bakmadan çıktı evden.Evden cenaze cıkmış gibiydi, ölü ruhu geziyordu sanki küçük apartman dairesinde...
~~
Yazım yanlışlarının kusuruna bakmayın...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Teddy bear 🧸// Minsung
FanfictionAnaokulunda Jisung'un oyuncak ayısını çalan ve geri vermeyen Minho yıllar sonra tekrar Jisung'la karşılaşır ve Jisung Minho'yu hâlâ hatırlıyordur... !!! yetişkin olarak işaretleme sebebim küfür olması, onun dışında hiç bir şey yok