Ben bir insanı öldürmek nasıl bir duygu biliyordum...
"Bengü!"
Dışarıdan gelen sese önem vermedim,düşünmeye devam ettim. Bunu neden yapmıştım?
"Bengü! Uyan artık yoksa olacaklardan ben sorumlu değilim."
Tabii ya! Sesin kime ait olduğunu anlar anlamaz kafamı hızlıca kaldırıp etrafa baktım. Boynuma hızlı hareketimden dolayı ağrı girmiş olsada elimi enseme koyup ovalayarak kendimi zorlamaya çalıştım. Tam karşımda şirketin patronu Yiğit Bey kollarını göğsünde birleştirmiş bana kısık mavi gözlerle bakıyordu. Siyah katlı saçları her zamankinden göre biraz daha dağınıktı ve daha iyi görünüyordu. Yeni mi banyo yapmıştı acaba? Avuçlarını masaya koyarak bana yaslanırken düz beyaz gömleğinin en üstte açık olan bir kaç düğmeden dolayı kasları gözüküyordu ve üstüme eğilirken kasları daha da göz önüne seriliyordu.
"Neden bu kadar yorgun gözüküyorsun?" Kafasını sağa doğru hafifçe eğdi ve gözlerinde ki ilgiyi okuyabiliyordum. O her zaman çalışanlarına ilgi gösteren bir patrondu.
Elimi saçıma götürdüm. Dağınık topuz yaptığım saçım iyice dağılmıştı. "Kusura bakmayın bu aralar çok işim var. Hepsini halletmek için gece geç uyuyorum o yüzdendir." Sesimden ne kadar uykulu olduğumu anlayamaması mümkün değildi dün gerçekten geç uyumuştum ve her yerim ağrıyordu. Umarım bana acır ve işimi hafifletir diye düşünmeye başladım ama kimi kandırıyordum ki hangi patron sırf çalışanı yorgun diye işini hafifletirdi ki? Öyle olsaydı şuan dünya üzerinde kaç tane şirket kalırdı acaba?
"Öyleyse eve git ve dinlen işlerini ben hallederim." Söylediği kelimeler gözlerimi açarak ona bakmama yetişti bile. Bu adam ciddi mi? Cidden bana izin veriyor. Anne karnından bir melek olarak mı doğdu acaba? Abartma Bengü Abartma...
"Gerçekten mi?!" Sevincim her halimden belli oluyordu,uykum bile o an kaçmıştı. Sırıtmama engel olamadım. O da bana sırıtma ile karşılık veriyordu. Dişleri inci tanesi gibi parlıyordu resmen,acaba dişleri için özel bir bakım yaptırıyor muydu?
"Sana yalan söyleyeceğimi mi düşünüyorsun?" Dudaklarını büzerek bana bakmaya devam etti.
"Tabii ki de hayır!" Hemen ayağa kalkarak üstümdeki yeşil bluzum ve mini eteğimi ellerimle düzelttim. Yiğit Bey gözlerini hâla üzerimden ayırmadan beni izliyordu. El çantama uzananıp Yiğit Beye iyi günler dileyerek odadan çıktım. Ne iyi bir adamdı ama...
Şirketin çıkış kapısına ulaştığımda insanların paniklediğini fark ettim. Herkes etraftan etrafa koştururken birine çarpmamak için çaba sarf etmeye çalıştım. Neler oluyordu böyle?
Gözlerimi kalabalıkta gezdirirken Yiğit Beyin sekreteri Almira'yı gördüm. Elinde kahve olduğunu düşündüğüm içiceğiyle etrafa bakıyordu,ama o aksine çok rahat gözüküyordu. Ona neler olduğunu sormak iyi bir seçenek olabilirdi.Yanına giderken tanımadığım 2 adama çarpsamda umursamadan devam ettim. Yanına yaklaşırken yeşil gözleri bana odaklandı. Yanına vardığımda oldukça rahat görünüyordu ve bu benim oldukça sinirimi bozuyor. Tanrım bu kadını zaten kim sevebilir ki? Doğru ya kendisi Yiğit Beyin Sevgilisi. Hem dünyaca ünlü bir şirkette sekreter olup hem patronu ile sevgili olmak nasıl bir duyguydu acaba? Kızıl kıvırcık saçlarını omzundan geriye atarak bana 'ne var?' Bakışı attı. Bu kadını Yiğit Bey nasıl sevebildi anlamıyorum. Kadının bakışları resmen beni gelde yol diyor.
"Almira hanım,burda neler oluyor?" Bir süre öylece yüzüme baktı,bende onun yüzüne baktım. Keskin yüz hatları vardı. Burnu ise ben estetiğim diye bağırıyordu. Kaşlarıda saçları gibi kızıl ve o kadar inceydi ki zor görünüyordu. Böyle kaş mı olur? Sonunda sessizliği bozmaya karar vermiş olacak ki "Şirkette birisi ölmüş." Dedi. Bir dakika...NE!? Tanrım Kafayı yiyeceğim şaka falan mı yapıyordu bu? "Nasıl yani?" Sabırsızca sordum ama o ise yine bana dik dik bakmaya karar verdi. Makyajına soktuğumun karısı. Her gün iğrenç bir makyajla geliyor,nasıl utanmıyor anlamıyorum. Ben böyle bir makyaj yapsam evreni terk ederdim.
"Anlamadın mı birisi ölmüş işte bir şey olmaz." Tanrım bu kadın şaka yapmıyordu ama neden bu kadar rahattı? Kafayı yemek üzereyim ŞİRKETTE BİRİ ÖLÜYOR VE BU KADIN BANA BİR ŞEY OLMAZ DİYOR! Daha fazla bu kadını çekemeyeceğim için yanından hemen ayrıldım. Makyajı kadar kıyafetleri de iğrençti. Kocaman Yiğit Gümüş ile sevgili ve giydiği tek şey düz tişört ve kot pantolon.
Kalabalıkta ilerken tüm sesler birbirlerini bastırmak için savaşıyordu.
Başım dönmeye başladığında bir elimde duvardan destek almaya başladım. Ben hiç bir zaman gürültüyü sevmedim. Sevmemde.Büyük ve sıcak bir el omzuma dokununca arkama döndüm.Yiğit Bey tam karşımda bana gözlerini kısmış bana bakıyordu. "Sen neden hâla buradasın!" Kalabalıktan dolayı sesini duyurmak için bağırıyordu. Bende sesimi duyurmak için bağırarak cevap verdim. "Birini öldürmüşler bu doğru mu?!" Sadece kafasını salladı. "Ne yapacaksınız peki!?"
"Sen sadece buradan git!" Şuan onu dinlemem gerekiyordu ama merakıma yenik düşerek o kişinin kim olduğunu öğrenmek istedim. Öğrensem ne olacaktı ki?
"Kim öldü merak ettim!" Bana 'şimdi bunun sırası mı?' Bakışı atsada meraklı biriydim. Hemde çok. O bana bunu söylemeyene kadar gitmeye de niyetim yoktu. En sonunda pes ederek derin bir nefes verdi. "Yasemin,en yakın arkadaşın!" Kelimeleri en başta kulağım işitmedi. İşitmek istemedi. O ciddimiydi? Yasemin ölmüş olamazdı,bunu kim yapardı? Hayır. Belki Yasemindir,ama bana en yakın arkadaşın dedi. Hayır hayır olamaz... ölemez. O benim buradaki iyi geçindiğim tek kişiydi. Ölmüş olamazdı.
Ben olayları sindirmeye çalışırken her şey o an benim için bitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Akrep Taç Takmaz
ActionDünyaca ünlü bir şirkette en fazla ne olabilir ki? Saf ve masum olan ama aynı zamanda yüksek bir zekaya da sahip olan Bengü bu şirketin bir çalışanıdır. Şirkette yaşanan gizemli olaylar Bengü'nün canını sıkmaya başlar.