D

12 1 2
                                    

Dosdoğru evime geldim. Aslında normalde trafiğe yakalanırdım ama bu sefer trafiği görünce taksiden inmiştim. Bu şekilde eve tam yarım saat önce varmış olacaktım. Kapının önüne geldiğimde her şey sıradandı. Kocamdan önce eve gelmiştim. Anahtarla kapıyı açtığımda içeride görmeyi beklediğim ne kocamın ayakkabılarıydı ne de nude rengi parlak topuklu ayakkabılardı. 

Her zaman spor ayakkabı giyerdim bu yüzden bu ayakkabılar beklenmedikti. Ayakkabılardan gözlerimi ayırmadan evde yürüyordum ama ev sanki benim evim olmaktan çıkmıştı. Beş yıl geçirdiğim bu evi tanıyamıyordum. Kulaklarıma gelen gülüşme sesleriyle şok oldum. Didem, kızım sanki az önce her şey normaldi.

Çikolatalı Pastam. Nedim'in sesini  nerede duysam tanırdım. Bana seslendiği gibi ona seslenmişti. Kıkırdamalar arasında boğuk sesi tanımaya çalıştım. Kadını da tanıyormuşum gibi hissettim. 

Yatak odasının aralı kapısına gelince boğazımı temizledim. İkisi de bana dönünce başım dönmeye başladı. O kadın, benim arkadaşım sandığım İdil çıktı. Biri bunu bana daha önceden söylese, arkadaşıma iftira atmamalarını söylerdim. 

Nedim ağzında bir şeyler gevelerken, İdil uzun tırnaklarına bakıyordu. Ben de odaya girdim. Yatağın yanında, yerlerde kıyafetleri vardı. İkisi de çıplak değildi. Nedim yataktan çıkıp bir yandan boxerı olduğunu gizlemek için bir elini bacak arasına koyarken, öbür eliyle beni durdurmaya çalışıyordu. Herhalde onlara saldıracağımı falan sanmıştı. 

İdil, ben onun yanına gelince kısa bir an bana bakıp sonra Nedim'e bakmaya başladı. Nedim şövalyesiymiş gibi aramıza girip:

"Ona dokunma, her şey benim hatamdı." dedi. Sonra dediklerine inanmamış gibi kafasını salladı. "Sen iyi bir eş değildin. Benim de ihtiyaçlar..." 

Cümlesini bölecek şekilde yüzüğümü parmağımdan çıkardım. Ve ona fırlattım. Tavşanın dağa küsmesi; dağı ne kadar etkilerse, bu da onu o kadar etkiledi. "İkiniz de birbirinize layık boklarsınız." Dedim. 

Gitmeden önce de eşyalarımı bavuluma koydum. İdil'in ağzının kenarı yukarı doğru kıvrılırken annemin yirmi yıl önce söylediği şey aklıma geldi. 'O kızın bakışı bakış değil, yavrum. Senin sadece iyi zamanında yanında olur.' 

Kendi kendime gülümserken bu, İdil'in kafasını karıştırmış olmalı ki dudaklarını sımsıkı bastırırken omzuma vurdu.

"Dul olacak bir kadın için fazla neşelisin." Ona daha da gülümseyerek hiç bir şey demedim. Elime ayakkabılarını da alıp gittim. O arkamdan o benim ayakkabılarım derken, ona tek hediyemi bırakıp gittim.

Sadakatsiz kocamı, elbette.

Bu arada ayakkabıları da hediye almıştım ama düşündüm de bana daha çok yakışır. Ortak banka hesabımızın banka ekstrelerine bakınca ne kadar da aptal olduğumu anladım. Hem yüzüme gülüp hem de benim paramı harcamışlardı. Banka hesabındaki bütün parayı bir atm'den çektim. Belki de uzun zamandır yaptığım en heyecanlı şeydi. 

Paraları çantaya koyup ilk kez araba almadığım için pişmanlık hissettim. Annemin yanına gitmek istedim. Bu yüzden otobüse binmek için otogara  gittim. Elbette otobüsle gidecektim. Taksi, bilmediğin yollar için tehlikeliydi. Taksici, soymak için bir yolunu bulurdu. 

Otobüsün kalabalığının içinde, bunalmıştım. Anneme dönmek için her şeyi yapacağımı aklımdan geçirdim. Bu nedense beni rahatlattı. Otobüs, otogara gelince, anneme giden o bileti aldım. Hala biraz vakit varken, otogarda dolaştım. Kahve, su ve çay satılıyordu. Dondurma dolabına yöneldim. En sevdiğim olan vanilyalı dondurmayı aldım. 

Dondurma Hazır !Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin