1

28 3 4
                                    

Elini bilgisayarın kenarlarında gezdirdi.

Yıllardır açmaya cesaret edemediği bilgisayarına ellerini yeni sürüyordu. Nefret ile sonuçlanan aile ilişkilerinden sonra bu bilgisayarı tamamen kapatmış ve odanın en ücra köşesine kaldırmıştı.
Bilgisayar onlara dair çok şey taşıyordu ve o zamanlar Jeongin'in açık yaraları vardı. Herşey yeni yaşanmıştı ve onların dahil olduğu en ufak şey bile canını yakıyordu.

Ama artık umrunda değildi. Zaten olması gerekenin de bu olduğunu düşünüyordu. Bilgisayarı sıfırlayıp yeniden kullanıma geçirmişti. İçindeki kendi bilgileri çok da umrunda değildi. Zaten basit bir insandı ve teknolojik aletlere de çok güvenmezdi. Bu yüzden önemli bilgilerini bu tür cihazlarda saklamazdı. Yani sıfırlarken içi gayet rahattı.

Bilgisayar açılmıştı. Bir süre yeni açılmış ekrana boş gözlerle baktı. Daha sonra aklına ilk gelen şeyi yaptı. İnternete girecekti.

Jeongin'in bu bilgisayarı açmasının bir sebebi vardı. Onu yeniden kullanıma geçirmişti çünkü araştırma yapacaktı. Ve bu bilgisayarı sadece bunun için kullanacaktı.

Eski bir gizem.

2 yıl önce yaşanan bir olaydı. Arkadaşı Felix hakkında.

İkisi aynı okula gitmişlerdi ve aynı yerde çalışmışlardı. İşe başladıktan 2 ay sonra Felix artık gelmemeye başlamıştı. Bir hafta boyunca hiç gelmeyince Jeongin endişelenmiş ve ailesine sormak istemişti. Felix'in annesi Bayan Lee, Felix'in rahatsız olduğunu söylemişti. Jeongin de yanına Jisung'u alıp arkadaşını görmeye gitmişti.

Gerçekten kötü halde gözüken Felix, onlar geldiğinde uyuyordu. Rahatsız etmek istemedikleri için uyandırmamışlardı ama göz altları gerçekten çukurlaşmıştı. Dudakları ve cildi kupkuru gözüküyordu.
Ziyareti kısa tutup eve dönmüşlerdi. Ve Felix'in ortalıkta gözükmediği iki hafta daha geçmişti.

İkinci haftanın sonunda ölüm haberi gelmişti.

Jeongin onun ölmediğini düşünüyordu. Onu görmüştü. Ya da gördüğünü sanmıştı ama hiç değilse emin olmak istiyordu.

İnternet sayfası tamamen boştu. Alakasının olmadığı bir kaç haber başlığı vardı sadece.

Bilgisayarı kapattı. Elinde henüz hiçbir şey yoktu. Elinde bir şey olmadığı için bu bilgisayar herhangi bir işine yaramayacaktı.

Tek başına iş açmak tehlikeliydi. Özellikle basit olmayan bir konuda. Yardım isteyebileceği biri vardı fakat onun da kendisine inanıp inanmayacağını kestiremiyordu. Sonuçta ölmüş birini gördüğünü iddia ediyordu.

Konuyu arkadaşlarına açmayı düşündü. Eğer inanmazlar ise fazla zorlamazdı. Konuyu kestirip kendi işini kendi hallederdi.

Mesaj atmak en doğru seçim gibi gözüküyordu.

/

                 Hızlı ve Mübarekler

Felix'i gördüm.
(22.46)

....

Attığı mesajı defalarca okudu. Bir kere, iki kere, üç kere..
Artık kendisine bile saçma geliyordu. Ölmüş bir insanı gördüğünü iddia ediyordu.
Mesajı çok ani attığının da farkındaydı. Ama bu sayede dikkatleri çok çabuk çekilecekti.

Telefonunu masasının üzerinde bırakıp mutfağa ilerledi. Mutfak dolaplarını karıştırdı. O an eve alışverişin gerekli olduğunu farketti. İşaret parmağının tırnağını dişledi. Çikolatası bitmişti.

Oflayarak tekrar odasına girip telefonunu aldı. Ekranı açtığında gruptan mesaj geldiğini görünce biraz olsun moral gelmişti.


             Hızlı ve Mübarekler

Han

Ne demeye çalışıyorsun?
Jeongin.

Seungie

Felix'i gördün.
Felix'i mi gördn?

Evet.

Han

Felix öldü.

Emin değilim
Yanıma gelirseniz sizinle
Konuşmak istiyorum.

Han

Ne yani.
Sırf bunun için oraya kadar
gelicek miyiz sence

...

Jeongin karşısında oturan iki arkadaşının önüne su koydu. Sincap suratlı olan ellerini saçlarının arasından geçirdi. "Dinliyoruz Jeongin. Akşam akşam buraya ölü birini gördüğünü dinlemek için geldik."

"Gördüm ama.. "

En azından Seungmin Jısung kadar acımasız değildi. Merak içinde bakıyordu.
" Tam olarak nerde gördün? "

"Meydanda."

Bir anlığına Jisung da ilgili gözükmüştü. "Şehir meydanı mı?"

"Evet.Beni görünce kaçtı. Tekrar kalabalığa girdi. Tüm o insanların arasında takip edemedim."

"Ne zaman gördün Jeongin? " Diye sordu Seungmin. Detay istiyordu. Gizem severdi. Hemde arkadaşı hakkında?

Jeongin düşündü. Arkadaşının ondan ayrıntıyla anlatmasını istediğini biliyordu. Bu hafta içinde. Gün? Salı mı? Hayır. Çarşamba günü sabah vakitlerinde görmüştü.

"Bu çarşamba. Saat sabah 07.30'da."

Jisung birden gözlerini Jeongin'e dikti. Endişeli ve de dikkatli gözüküyordu.
"Senin o saatte meydanda ne işin vardı Jeongin? "

"Sabah erken uyanınca yürüyüş yapmak istedim. Yorulunca da meydandaki en sevdiğim kafeye uğramak istedim. Kahvemi aldıktan sonra eve gidecekken Felix'i gördüm."

Jeongin iki arkadaşınında birbirine gergince baktığını farketti. Biliyordu. Onlar Jeongin'den bir şey saklıyorlardı.

İki arkadaş Jeongin'in onlara baktığını fark edince oturdukları yerde kendilerine bir düzen verdiler. Jisung telefonunun ekranına göz attıktan sonra arkadaşına döndü.
"Geç oldu. Sabah ***** kafesinde buluşalım. O zaman daha rahat konuşuruz."

Seungmin reddeder şekilde kafasını salladı. "Evet. Kafede onlarca insanın arasında ölü arkadaşımızı nasıl gördüğümüzü çok iyi konuşuruz değil mi? Biraz akıl yürütün. Benim evime. Saat akşam 07.00' da. Bekliyorum ikinizi de."

Jeongin ile Jisung onaylayınca ayaklandılar. Yang Jeongin arkadaşlarına veda ettikten sonra odasına çıktı.

Kendini yatağına attı.

Kalabalıkta ona endişe ile bakan sarı saçlı arkadaşını gözlerinin önüne getirdi. Hızla arkasını dönüşü, kalabalıkta koşar adımlarla kayboluşu..

Onu bulacaktı.

...

• Çikolata •  ~JeongBin~Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin