Sabah Taehyung ne kadar uğraşırsa uğraşsın Jungkook'u kapıdan gönderememiş ve artık pes etmişti. Salonda oturup düşündüğü esnada kapı çalmış, Taehyung ne kadar bakmak istemese de belki başkasıdır diyerekten kapıyı açmaya gitmişti. Gelen bir kuryeydi ancak Taehyung hiç bir şey istememişti ki. Kapıyı açıp kargoyu aldığında kapıda Jungkook'u görememişti. Nereye gitmişti? Hemencecik mi vazgeçmişti? Bu kadar erken mi? Taehyung bunları düşünürken kapı önünde kalmış , içeri henüz geçmemişti. Bir anda önünde beliren kocaman çiçek buketi ile neye uğradığını şaşırmış , daldığı için irkilmiş ve gözleri ile çiçeğin arkasındaki kişiyi görmek için arkayı görmeye çalışmış ancak görememişti. Çiçek buketi bayağı bir büyüktü. Buketi sonunda yüzünden indirdiğinde arkasından Jungkook çıkması ile Taehyung hemen kapıyı kapatmak için harekete geçmiş ancak bu hareketi ayağını kapı arasına koyan Jungkook ile başarısız olmuştu.
"Ah! Ah Taehyung dur ayağım acıyor!"
Taehyung duyduğu ses ile hemen hızlı bir biçimde kapıyı geri açmış ve endişe ile Jungkook'un ayağı ve yüzü arasında mekik dokuyan gözleri ile gerçekten bir sorun olup olmadığını kontrol ediyordu. Ancak en son Jungkook'un yüzünde herhangi bir acı çeker ifade olmadığını görünce onun kendisini kandırdığını anlamış ve sinirle kapıyı kapatacakken bu sefer de girişimi yine Jungkook tarafından Jungkook'un eliyle engellenmişti.
"Taehyung yalvarırım dur bir kere beni dinle, sana yalvarıyorum bana bir kez şans ver yalvarırım."
"Jungkook senin yaptıklarının haddi hesabı bile yokken sen gelmiş burada bana şans ver diyorsun. Sana verebileceğim bir şans bırakmadın ben de."
"Taehyung lütfen."
Taehyung onun bu yalvarışlarına daha fazla dayanamamış ve artık terbiyesini koruyamamıştı.
"Jungkook siktir git şuradan! İstemiyorum diyorum! Yaptıklarının bahanesi olur mu sanıyorsun sen! Yeter ya yeter!"
Gözyaşlarıyla haykırarak söylemesi Jungkook'un canını yakarken Taehyung sonunda yaşadığı patlama yüzünden daha iyi hissetmişti. Ona bağırmak içindeki yangının ve öfkenin ufacık da olsa hafiflemesini sağlamıştı. Böyle bir patlamaya ihtiyacı vardı. Hatta daha büyüğüne ihtiyacı vardı rahatlamak için. Bir adım öne attıktan sonra Jungkook'un yakalarına yapıştı ve onu biraz sarstı. Ellerini yumruk yaptıktan sonra Jungkook'un göğsüne vururken sürekli içindekiler döküyordu.
"Pislik herif , sen beni mahvettin , sen bana çok büyük zararlar verdin, ne istedin benden? Ben ne yapmıştım sana da sen bana bunları yaşattın? Sürekli laflarınla , sözlerinle her dakika hatta her saniye canımı yaktın! Sen beni ölen annemle vurdun, sen benim ruhumu bedenimden çekip aldın! İstemiyorum seni git artık başımdan pislik herif! Nefret ediyorum senden pislik!"
Ağzından dökülen sözler bunlardı. Vurduğu yumrukları Jungkook'un canını yakmıyordu çünkü Taehyung'un küçük yumrukları ona zarar vermezdi. Ancak Taehyung'un sözleri kalbini paramparça edebilirdi. Şu anda da tam olarak böyle oluyordu. Taehyung'un yaptıklarını yüzüne vurması canını yakıyor , kahrolmasını sağlıyordu. Çok pişmandı. Yaptıklarından çok pişmandı gerçekten de. Taehyung'a kendini açıklamak istiyordu ancak Taehyung son derece haklı olarak onu dinlemek istemiyordu. Bunu biliyordu. Ayrıca söyleyecekleri yaptıklarına karşın asla bir bahane olamazdı yine de kendisini açıklamak , hiç değilse yapma sebebini belli etmek istiyordu. Kendini aşık olduğu kişiye affettirmek istiyordu.
"Taehyung , yalvarırım sana dur , dur ve beni bir kez dinle ne olursun sadece bir kez dinle beni."
"Hayır dedim! İstemiyorum seni anla artık istemiyorum! Çık git evimin önünden ve bir daha da sakın , bak sakın asla buraya gelme! Artık seni görmek dahi istemiyorum!" Pislik!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lovely / Taekook
FanfictionOkulun zorbası Jeon Jungkook ve lisenin ilk yılından beri ona platonik olan Kim Taehyung