Kafamı yastığıma koyup gözlerimi kapattığım zaman her zaman kendimi boşlukta bulurum. O boşluk nedir bilmiyorum orada kendimi kaybederim,orada rahatlarım günümün yorgunluğunu orada geçiririm.
Gece derin bir uykunun içindeyken bir bardak kırılma sesiyle o karanlık boşluktan kendimi kurtarmıştım,yatağımdan kalkıp bardağın kırıldığı tarafa gittiğimde mutfakta açık pencerenin önünde duran beyaz kediyi gördüm,sanki bana pişman olmuş gibi bakıyordu patisinin üstleri minik kan damlalarıyla doluydu. Kedinin yanına doğru yavaşça gittim, benden kaçmamıştı resmen kucağıma atlamıştı. İlk Yardım setimdeki gerekli şeyleri alıp kediyi odama götürdüm yatağın üstüne koydum. Narince cam parçalarından zarar görmüş patilerini temizledim onun için küçük bir yatak hazırlayıp malzemeleri koymak için tekrardan mutfağa geri dönmüştüm. Etraftaki tuzla buz olmuş bardak kırıklarını toparlayıp odama geri dönmüştüm fakat beyaz kedi yoktu. Kediyi bulmak için bütün evi aramaya başladım fakat hiçbir yerde yoktu. Çok fazla yorulunca koltukta uyuya kalmıştım tekrardan o boşluk vardı fakat o boşluk pekte karanlık değildi. İleriden parlayan bembeyaz bir ışık vardı göz alıcıydı göz acıtıyordu,dayanamayıp o ışığa doğru ilerledim ben ilerledikçe ışık beni kendine çekiyordu.
Beyaz ışığın sonuna geldiğimde tahtadan oyma bir kapıyla karşılaştım içimden bir ses açıp girmemi söylüyordu ama korkuyordum,karanlıktan korkmayan Amie bundan korkmuştu. İçindeki sese yenik düşüp açtı ışık onu içerisine çekti.
Korkudan gözlerimi açamadım,birisi gelip sakince koluma dokunduğu zaman gözlerimi aralamıştım,omzuma dokunan kişiye baktım o bir periydi güzel bir peri kızıydı."Buraya hoş geldin Amie! Bizde seni bekliyorduk. Ben sana rehberlik edici perinim adım Une"
Karşımda uçan peri kızına şaşkınlıkla bakıyordum neler oluyordu,gözlerimi yere çevirdim ellerim bir sisin altında buğultulu şekilde gözüküyordu. Ayağa kalktım etrafa baktım burası harikaydı. Gökyüzünün maviliğiyle etrafta yeşeren bitkilerin yeşilliği, çiçeklerin renkliliği,kuş cıvıltıları burası resmen cennetti,gözlerimi alamıyordum.
"Hoşuna gitti demek bunu görmek onurlandırıcı, kendini cennette sanıyor olabilirsin ama burası cennet değil."
Küçük peri kızına odaklanmaya çalışıyordu ama bunu pekte beceriyor gibi değildi. Peri kızı biraz yavaşça uçarak ilerlemeye başladı, bende arkasından gitmeye başladım.
"Burası Herriyau krallığı"
anlam veremiyorum. Neler oluyor hala çözemiyorum.
"Ne yani burası farklı bir evren mi peri kızı?"
Bana gülümseyerek baktı.
"Peri kızı.. hmm bu da olabilir ama ismimi kullanmanı tercih ederim. Evet burası farklı bir evren diyebiliriz."
"Üzgünüm anlık olarak her şeyi unuttum Une."
Une etrafımda dönerek uçtu ve biraz daha yanına yaklaşmıştı.
"Unutman normal daha çok şey unutucaksın"
Bir şok daha yaşadım. Çok şey mi unutucaktım. Beni nereye götürüyordu. Bana ne yapıcaklardı. Neden buradayım. Bunların hepsi bir rüya olmalıydı. Olduğu yerde durdu ve yere oturdu.
"Sana güvenmiyorum,Sen kimsin beni nereye götürüyorsun,çoğu şeyi neden unutucam,ben neden buradayım ne işim var burada!"
Une durdu ve Amie'ye baktı derin bir nefes verdi.
"Bana zorluk çıkarma lütfen. Bana verilen emir bu. Sana neler olduğunu bizzat kendileri anlatır."
Kendileri derken,onlarda kimdi bu şapşal peri neyden bahsediyordu kafayı yemek üzereyim. Derin bir nefes verdim boşuna inat yapmamalıydım neler olduğunu öğrenip buradan gidecektim ne de olsa bu bir rüya ne de olsa.
"Kendileri derken kimi kasdediyorsun?"
Une bana bomboş bakan gözlerle baktı. Bunu gerçekten sorduğuma inanamıyordu.
"Krallarımızdan bahsediyorum.."
"Benim bildiğim kral bir tane olurdu ama siz çoktan seçmeli yaptınız heralde,biri olmazsa birisi olur mantığı."
Une bana dahada boş bakan gözlerle baktı. Yaptığım espiri onun sinirine bile gitmiş olabilirdi. Ben ise kendimi gülmemek için zor tutuyordum.
"Bence komikti."
Une iki kez el çırptı ve ağzımda güçlü bir bant belirdi. Une'nin üstündeki sinir gitmiş kendisini gulmemek için zor tutuyordu. Bacaklarından tutup yakaladım ve salmadım. Neşesini hemen kaçırmıştım.
"of aman! Tamam beni bırak ağzındaki bantları geri çıkartıcam"
Ona güvenmedim gözlerimi kısarak baktım yalan atıyordu. Bırakmadım ilk önce onun bantları çıkarmasını bekledim ve biraz bastırdım. Dayanamadı 2 kez ellerini çırptı ve bantlar gitti,bende Une'yi bıraktım.
"Gıcıksın.. keşke ben yerine Okira'yı
Seçselerdi."Pekte umursamadım amacım onu sinir etmekti ve de başarmıştım. Biraz daha yürüyünce durduk. Une elini 2 kez çırptığında bir sarahın önüne ışınlanmak. Karşımızdaki büyüleyici saraya baktım. Göz alıcıydı, mimarisi harikaydı,duvarın üstündeki motifler çok hoştu. Une kapıyı açıp girmemi beklemişti inceleyerek içeri girmiştim içerisi de dışarısı kadar bir o kadar güzeldi. Geniş ve ferahtı.
"Şimdi seni odana götüreceğim krallarımızın bugün müsait olmadığını haberini aldım. Beni takip et"
"Krallarımız" bu bana hala komik geliyordu ne yani bu krallığı bir kişi yönetemediyse 4-5 kişi nasip beraber yönetsinler ki. Une'nin dediği gibi onu takip ettim. Kapıyı açtığı zaman gözlerim içerinin güzelliğiyle şoka girmişti. Odanın penceresinden dışarısı çok güzel gözüküyordu,duvara işlenmiş motifler,tüllerle çevrili güzel bir yatak,duvardaki tablolar hepsi birbirini tamamlıyordu.
"Evet efendim, burası sizin odanız akşam yemeğine inmek isterseniz gün batımında doğru aşağı kata gelebilirsiniz. İhtiyacınız olduğu zaman iki kez adımı fısıldamanız yeter. Güzel dinlenmeler madam!"
Une odadan çıkınca kendimi yatağın üstüne attım. Benim bedenime uygun bir pijama vardı onu inceledim. Beyaz saten kumaş ve çevresi pembeyle çevrilmiş ipler vardı. Aklıma binlerce soru geliyordu sorular kafamı çok fazla meşgul etmiş durumdaydılar bunu durdurmak istedim. Üstüme çıkartıp pijamaları giydim ve yatağa yattım. Beynimi meşgul eden sorulardan uzaklasmak için gözlerimi kapattım bir zaman sonra olan o boşluk karanlık yer artık olmuyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BLUE
FantasyGökyüzünde saklı olan bir diyarlığa neden Amie'yi seçtiler, bu krallarda kimin nesi kim bilir...