Gözlerimi açtığımda zifiri karanlık farelerle dolu bir odanın içerisindeydim. Kim getirmişti beni buraya? Benden ne istiyorlardı? Oturduğum yerden yavaşça ayağa kalktım. Hiçbir şey göremeden odanın kapısını bulmaya çalışıyordum. Ellerimle duvarlara dokunarak ilerlerken arkamdan gelen bir sesle irkildim.
-Asel!
Kimdi bu? Adımı nerden biliyordu? Burada ne işi olabilir ki? Doğrusu benim burada ne işim var onu bile bilmiyorum. Kim bu? Neden buradayım? Kim getirdi beni buraya? Kafamda dolaşan bir sürü soru işaretiyle arkama döndüm;
-Sen kimsin?
Cevap gecikmedi
-Bunları sonra konuşuruz. Buradan çıkmamız lazım.
Dalgamı geçiyordu bu benimle sanki ben burada kalmaya bayılıyorum. Kimdi bu? Ne konuşacaktı benimle? Nasıl geldim ben buraya? Diye düşünürken dışarıdan gelen ses korkmama neden oldu. Sanki korkulmayacak bir yerdeydim. Yanımda kim olduğunu bilmediğim bir adam, zifiri karanlık penceresi bile olmayan farelerle dolu kutu gibi bir odanın içindeydim. Neden buradayım sorusu aklımda hala cirit atıyordu. Kapı açıldı içeri giren soğuk rüzgarla tüylerim ürperdi. Bi anda içeri doluveren ışık gözlerimi acıttı. Gözlerimi kısarak kimin geldiğine bakmaya çalıştım. Uzun boylu genç bir adam, geniş omuzları simsiyah giysileriyle çok gizemli duruyordu.Tam karşımda öylece dikiliyordu boş gözlerle onu izliyordum.
-Karnın açmı?
Kimdi ki bu ben buraya nasıl geldim diye düşünürken ağzıma doluveren soruyu sordum;
-Sen kimsin?
Sorulabilecek en mantıklı soru buydu..
Elini hafif kirli sakallı yüzüne götürdü.Baş parmağıyla çenesini sıvazlarken boş gözlerle odanın içine baktı.Kafasını kaldırıp umursamaz bir gülümsemeyle yüzüme baktı .
-Karnın açmı?
Yine aynı soru. Başka bir şey bilmez miydi bu? Kendimi karşısında çok ezik hissetmiştim üstüm başım pislikten kaybolmuştu adeta. Çokta acıkmıştım ne diyeceğimide bilmiyordum. Oda karanlık olduğu kadar da soğuktu.Soğuktan titrediğimi fark ettim.Arkama baktım ismini bilmediğim o adam öylece donmuş gibi duruyordu.O niye konuşmuyordu ? Kim bunlar kiiim ? Açlığıma ve üşüdüğüme aldırmadan karşımdaki o adamı itelemeye çalıştım.Kolumu tuttu kaşlarını çatarak yine alaycı bir gülümsemeyle;
-Nereye?