~Leviathan İncil'de adı geçen bir deniz canavarıdır. Cehennem'in yedi prenslerinden biridir ve bekçidir. Leviathan Orta Çağ'da şeytanın bir simgesi ve Tanrı'nın yaratıklarına bir tehtid olarak görülmüştür.~
Tık tık tık.
"Vilen? Vilen uyudun mu? Vilen?" Genç adam daha fazla sabredemeyecekti. Fark edilmesi an meselesi olsa da pencereyi açtı ve içeri girdi.
"Adrian?"
"Uyudun sandım Vilen, neyse sana muhteşem bir haberim var. Galya' yla konuştum. Yarın Pirene' ye gidiyoruz." Vilen' in tam anlamıyla dili tutulmuştu. Uyku mahmurluğundan sıyrılmış, olayları yeni fark ediyordu. "Nasıl yani? Bizi Pirene' ye almazlar ki. Hem sen nasıl girdim buraya? Pencereyi kilitlememiş miyim ben? Şeralar seni nasıl görmedi? " Adrian Vilan' ın sorularını cevaplamakla vakit kaybetmeyecekti. "Bak, Şeraları boşver, Galya' yla konuştum, mutfaktan tanıdığı varmış. Bizi bu cehennemden çıkaracak. Var mısın?"
Genç kızın gözleri heyecanla parladı.
"Varım."
1. Bölüm
Deren, uzak diyarlar diyebileceğimiz bir yerde, büyük bir ülke, gezegen, hatta boyut. Deren yıllardan beri iki farklı bölge barındırır içinde: Koloni ve Pirene. Pirene, resmen bir cennet. Dağlar, yeşillik, ahşaptan evler...
Peki ya Koloni?
Koloni ise bir hapisane. Soylu olmayan herkes köledir Deren' de. Köleler de Koloni' de çalıştırılır. Tüm kraliyet ailesinin bulunduğu Pirene' nin ihtiyaçları Koloni' den çıkar. Pirene' nin şirin bungolovlarının aksine beton surlarla çevrili iki anlamsız bir yapıdır Koloni. Beton yığınlarının birinde erkek köleler, diğerinde kadın köleler kalır. Surları Pirene ordusundan olan Şera askerleri korur. Yıllardır bu düzen böyledir. Bu hapishanenin içinde doğarsan yine Koloni' de ölürsün. Ama bu sefer istisnalar kaideyi bozacak. İstisnalar ise Galya, Vilen ve Adrian. Ve asıl mesele: bu üçlü, Koloni surlarını aşıp Pirene' nin gizli güzelliklerine geçebilecekler mi?
