Poke Claw

Başlangıç!

 Ah, merhaba ben Absol. Hani şu boynuzlu olan havalı pokemon. Aslında diğer absollardan birazcık farklıyım, diğerlerinin aksine benim derim kırmızı renkli. Neyseki bu ana kadar renk farkımla ilgili hiç bir sorun -dışlanmak gibi- yaşamadım. Poke Claw isimli pokemon loncasının bir üyesiyim. Lonca arkadaşlarım genelde geveze olduğumu söyler ama ben pek de öyle düşünmüyorum.
 
 Herneyse, geçen günlerde şehirde dolanıyordum ama normal günlerin aksine tek başımaydım. Tam en sevdiğim cafe olan CafeePika'ya adımımı attığımda arkamdan birisi bana seslendi:
-Eh, p-pardon bakar mısınız?
 Bana seslenen pokemon hayatımda hiç görmediğim kadar tatlı bir Eevee'ydi. Bende hemen ona yardımcı olmaya çalıştım:
-Öhöm, evet bir şeye mi ihtiyacınız vardı?
-Aslında evet, buralarda gideceğim güzel bir cafe biliyor musunuz?
 Bu soru da neydi ki şimdi? Birincisi bir cafenin kapısında duruyorduk, ikincisi de hangi pokemon birine durduk yere böyle bir soru sorar ki? Ama ciddi anlamda çok tatlı olduğu için onu tersleyemedim:
-Zaten şu an bir cafenin tam kapısında duruyoruz, yani kısmen içerisinde ayrıca burası benim favori cafem. Dilerseniz burada beraber oturabiliriz?
-Ah, neden olmasın. (utanmış bir şekilde)
 Beni tanıyan cafe görevlileri durmadan bana bakıyordu çünkü kimse daha önce yanımda bir kız görmemişti, özelliklede böyle bir kız. Garson gelip:
-Bu özel çiftimiz ne ister acaba? (dalga geçer bir ses tonuyla)
 Buna cidden sinir olmuştum hiç durmadan cevabımı verdim:
-Hey! Elektrikli şey daha fazla laf edersen üzerinde çok güzel pençe izleri bırakırım!
-Ha? Cidden hiç şaka kaldıramıyorsun... Herneyse daha fazla uzatmayalım bunu, ne istersiniz?
-Bana her zamankinden getir.
Eevee de utançtan kızarmış bir şekilde ne istediğini söyledi:
-B-ben de salata ve su istiyorum.
 Bu da neyin nesiydi ki şimdi? Bu pokemon cidden çok garip. Rastgele birisinden cafe önerisi almak ve cafede sadece salata yiyip su içmek? Ne kadar doyabilirsin ki?
 Akşama kadar oturduk o salatasını yavaş yavaş yedi bense önümdeki yemek bittikçe yenisini istiyordum. Sonunda salatasını bitirdi ve kalktık. Zaman geçirmek için yediğim yemekler bana cidden pahalıya patlamıştı. Normal bir yemek yediğimde 300 ile 500 pokedolar arasında değişiyordu ama bu sefer, tam 3250 pokedolar! İçim acıya acıya parayı verdim. Kendi kafama da küçük bir not yazdım, "Bir Eevee ile asla cafeye gitme." çünkü çok yavaş yemek yiyorlar ve yapacak hiçbir şeyin de olmadığından sende durmadan yemek yemek zorunda kalıyorsun...
 Loncaya geri dönerken içimde Eevee ile ilgili kötü bir his vardı. Koşa koşa loncaya gittim ve en iyi arkadaşım olan Zangoose ile birlikte Eevee'nin kokusunu takip ettik. Tahmin ettiğim gibi başı belada olmalıydı. Geldiğimiz yer pek hoş bir mekan değildi. Ayrıca tanıdık başka kokular da alıyordum. Kapıdan içeri girdik, ve içinde olduğumuz odanın içinde tek bir şey vardı, başka bir kapı. Zangoose'un içinde de kötü bir his vardı... Karşımızdaki kapıdan da içeri girince önünde bir aşağıya doğru merdiven beliriyor, neden bu kadar oda harcamışlar bilmiyorum ama merdivenlerden inerken kokular iyice belirginleşiyordu. Ah! Tabi ya, Seviper! Bu koku Seviper'ın idi. Yine Zangoose ile düşmanlık içindeydi. Ancak bu sefer beni kullanmıştı, Eevee'yi kaçırarak...
 Neyse ki Eevee sadece bağlanmış ve ağzı bantlanmıştı, Seviper normalde bundan daha vahşi ama sanırsam o da bu tatlılığa kıyamadı... Aramızda şöyle bir konuşma geçti:
-Hey! Zehir torbası o Eevee ile ne yapıcaksın?
-Hehe, görünüşe bakılırsa fazla umursuyorsun ha? Aranızda bir şey mi var yoksa?
-Ha!? Bu da ne şimdi. Boynuzumu gövdenin içinde görmek istemiyorsan daha fazla böyle konuşma!
-Demek aranızda bir şey yok ha? O zaman onu köle olarak satmam da da sakınca yoktur ha?!
 
  1. Bölüm Sonu
 Okuduğunuz için teşekkürler.
 2. bölüm yakın zamanda gelecektir.